15 Aralık 2025, Pazartesi
15:56
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Sorunun cevabını en iyi bilen, elbette insanı yaratandır. Çünkü bir makineyi kim yapmışsa, onunla ilgili tüm bilgileri o daha iyi bilir. Cenab-ı Hak, insanın niçin yaratıldığını ve dünyaya gönderiliş gayesini Kur?an-ı Kerim?de şöyle açıklamış:                       

?Cinleri ve insanları ancak bana iman ve ibadet etsinler diye yarattım.?(1)

Bu ayette Allah insanların ibadet etmeleri için bu dünyaya gönderildiğini ifade buyurduktan sonra, kâinat da yaratılan bütün varlıklar içinde özellikle insanlara ve cinlere hitap etmesi, vazifelerinde gösterdikleri tembellik ve lakaytlıktandır. İnsanların ve cinlerin sair varlılardan geri kalmamaları ve Allah?tan gayriye ibadet etmemeleri için Rabbimiz uyarıda bulunuyor.

Konumuzla ilgili olarak Muhyiddin-i Arabî?den (ra) nakledilen bir hadis-i kutside şu ifadeleri görüyoruz:

?Rabbimiz, ?Ben gizli bir hazineydim, bilinmek ve tanınmak için mahlûkatı yarattım.?buyuruyor.? (2)

 Bu hadis-i kutsiden anlıyoruz ki; insan bu dünyaya Rabbine ayna olmak, onun isim ve sıfatlarını yansıtmak için gönderilmiştir.

İnsan yiyip içmesiyle Allah?ın Razzak ismine ayna olduğu gibi, acizlik ve fakirliğiyle onun Kadîr ve Gani isimlerine ayna olur. Allah?ın kendine verdiği rızktan muhtaçlara vermek suretiyle, onun Kerim ismine ayna olur. 

İnsan, ihtiyaçlarını Allah?tan istemesiyle O?nun varlığına şahitlik eder ve ona sığınırsa, kulluk görevini yerine getirmiş olur.

Selimiye Camiine bakan ondaki güzelliği görünce onun ustasını beğenip takdir ettiği gibi, insana bakan da Allah?ı beğenip takdir ve takdis eder. Selimiye Camii sanat olarak ustasını nasıl tanıtıyorsa, gözümüzün önündeki bir sinek de ustasını öyle tanıtır. O caminin ustası ne kadar harika ise sineğin ustası ondan daha harikadır. Sineğe, bir sanat eseri olarak bakıldığında Allah?ı hatırlarız. Zira insanoğlu teknolojide pek çok harika şeylerin altına imza atmış, ama henüz Hz. Kur?anın ifadesiyle, kara sinekteki harika sanata denk bir sanat sergileyememiştir.

Rabbimiz, Hacc suresi 22/73 ayetinde ?Bir karasineği bile yaratamazsınız? buyuruyor. Kâinattaki mevcut varlıkların üzerinde görülen imzaya, dikkatle bakılırsa Allah?ın eseri olduğu okunur. Akıllı insan eşyayı ve üstünde görülen sanat harikalarını okuduktan sonra, bu eseri sergileyen zata yönelir ve görür ki bir Sâni?-i Zülcelâl, böyle mucizeli sanatlarıyla kendini tanıttırmak ve sevdirmek istiyor. Buna karşılık akıllı insan, Allah?ı sevdiğini, iman ve ibadetiyle mukabele ederek göstermeye çalışır. Bütün varlıklar, aralıksız ibadet ediyorlar. Sair varlıkların ibadetleri, yaratılışlarının gereğini yapmaktır.

 Mesela küçük bir çocuk, koskoca dananın boynuna ipi takıp götürüyor. Çünkü Allah ona itaat edeceksin demiş, o da itirazsız itaat eder, onun ibadeti odur. Bütün varlılar insanın hizmetine koşturuluyorlar. Acaba insan kimin hizmetine koşması lazım?  Şu varlıklar intizamla çalıştıklarına göre başıboş olmaları imkânsız, çünkü akılsız ve şuursuz oldukları halde, akıllı ve şuurlu iş görüyorlar. Bunlar başıboş olmadığına göre, insan da başıboş olamaz.

Bu kadar hizmetçiler, insanın etrafında bedava gezdirilmez. O zaman insan kendi nefsine ve aklına Üstat Bediüzzaman?nın dediği gibi şöyle demeli:

?Ey insan sen başıboş değilsin, ölümsüz değilsin bir vazifen var. Gururu bırak, seni yaratanı düşün, kabre gideceğini bil, öyle hazırlan.? (3)

Yukarda geçen ayet ve hadisin beyanından anlaşılın şu ki, insanların ve cinlerin asıl vazifeleri şu kâinatın yaratıcısını tanımak ve onun varlığını ve birliğini tasdik ederek tam bir kanaati katiye ile itirazsız teslim olmak ve ona gerçek manada kulluk yapmaktır. Bundan sonra onu isim ve sıfatlarıyla tanımak, katında derece kazanmaktır.

Allah?a iman, yalnız Allah vardır, birdir şeriki benzeri yoktur demekten ibaret değildir. Bir çekirdekten büyük bir hurma ağacına kadar, imanda mertebeler vardır. Bin bir Esma-i İlâhiye ve sair iman esaslarının, kâinat hakikatleriyle alâkadar çok mertebeleri vardır. İnsanın mahiyetine konulan cihazlar, kabiliyetlerde de öyle mertebeler vardır. İnsanın bu dünyada vazifesi, mahiyetine konulan o cihazların gelişmesi için gayret göstermesi ve ümmet-i Muhammed içinde yerini almasıdır. Hatta tüm insanlığa güzel bir örnek olmak için çalışmasıdır.

 (1) Zâriyat sûresi, 51/56)

(2)  Ed-Dürer-ülMüntesire Suyutî sa:125;El-Esrar-ul Merfua Aliyy-ül Karî:273: Risa Nurda, kutsi kay, 653 A.Kad Badillı,Env Neşri 1992, İstan)

 (3)  25. Lem?a 3. Deva

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı