Bir Cuma sohbetinde muharrem ayı ve fazileti hakkındaki konuşmamdan sonra bazı gençler ?Muharrem ne demek?? diye sordular
Muharrem, hareme kökünden türetilmiş bir kelimedir, haram olmuş manasına gelir. Cenabı Hak yer ve gökleri yaratırken bir seneyi on iki ay olarak, yaratmış ve bu aylardan dördünü de haram aylar olarak takdir etmiş.(1)
İslam öncesi cahiliye dönemi Araplar devamlı birbirleriyle harp ediyor, mal ve namuslarını yağma ediyorlardı.
Çok vahşi bir yaşam sürdürüyorlardı. Yalınız Hz. İbrahim ve İsmail (asm) zamanından beri devam ede gelen bir âdete göre, bu Arabî aylardan dördünü kendi aralarında mukaddes ve haram aylar olarak kabul edip bu aylarda savaştan ve her türlü şiddetten uzak dururlardı. Bu haram aylar, sırasıyla şöyledir. ?Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep?tir. (2)
Muharrem ayında, özellikle 10 Muharremde çok farklı olayların cereyan ettiği söylenir, fakat bu olayların gerçekten 10 Muharremde olduğu hakkında kesin bir ayet ve hadis bilinmemektedir.
Yalınız şu kadar var ki; rivayet edilen fakat kaynağı bilinemeyen her hadisenin aslı yok demek değildir.
Allah Resulü (sav) Medine?ye geldiği zaman Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu; cevap olarak şöyle dediler: ?Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrail oğullarını Firavun?un zulmünden kurtarmıştır. Musa (a.s.m) Allah?a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Onun için bizde tutarız dediler. Hz. Peygamber; ?Biz Musa?nın sünnetine sizden daha yakınız? dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. (3)
Aşure Ne Demek?
Aşere kelimesini Türkçede karşılığı on demektir, halkımız onuncu gün manasına aşure şeklinde telâffuz ederek muharrem?in onuncu gününe aşure günü ismini vermiştir. Muharrem ayının onuncu gününe, bu ismin verilmesi tesadüfî değildir. Hz. Ayşe?den (ra) nakledilen şu hadis?i şerif?ten, Efendimizin Mekke döneminde de aşure orucu tuttuğu anlaşılır.
?Cahiliye devrinde Kureyş, aşure gününde oruç tutardı. Hicretten önce Peygamber efendimiz de (sav) aşure orucu tutardı. Medine?ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti; ashabına da tutmalarını emretti. Ertesi yıl, Ramazan orucu farz kılınınca, aşure günü orucunu bıraktı, isteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı.?( 4)
İslâm âlimleri aşure orucunun sünnet olduğunda görüş birliği etmişlerdir. Ayrıca Yahudilere benzememek için Muharrem?in 9 ve 10 veya 10 ve 11?nci günlerinde oruç tutmak güzel görülmüştür.
Bu günde, sadaka hayır hasenat yapmak, ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunmakta güzeldir. Bunun gibi güzel âdetlerin de yaşatılması isabetli ve yerinde olacaktır. Herkes imkânı nispetinde ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatırlayarak ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını katlayarak alacaktır.
Bilhassa Peygamberimiz (asv) müminin aile efradına aşure gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir. Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Bir hadis?i şerif?te şöyle buyurular:
?Her kim aşure gününde ailesine ve hane halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder.? (5)
Nuh tufanını herkes bilir Cenab-ı Hak küffarın işini bitirdikten sonra, yere ?suyunu yut göğe suyunu tut? emrini vermiştir. Bunun üzerine sular çekilmiş, Nuh (asm) gemisi o zamanlar Cûdi olarak bilinen, Musul yakınlarındaki bir dağın üzerinde karar kılmıştır. (6)
Yerler kuruyup yaşama elverişli hale gelince, Nuh (a.s.m) ve ümmeti karaya ayak bastılar. Rivayete göre elde kalan yiyeceklerden ne varsa, hepsinin karışımından bir yemek yaparlar. İşte ismi olmayan bu yemek çeşidinin adına aşure çorbası denilmiştir.
Rivayete göre bu olay Muharrem?in onuncu gününe rastlamıştır. Nuh (a.s.m) bu gün küffarın şerrinden kurtulmasına karşılık şükür orucu tutmuştur.
Katâde?nin (ra) rivayetine göre, Allah Resulü (sam) buyurdular ki: ?Aşure orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah?ın rahmetin den umarım.?(7)
İbnu Mes'ud (ra) rivayetine göre: Allah Resulü (sav) buyurdular ki: ?Kim ailesine Aşure günü geniş (cömert) davranırsa Allah da ona senenin geri kalan günlerinde geniş davranır.? Süfyan?ı Sevri derki: ?Biz bunu denedik ve öyle bulduk.? Rezin tahric etmiştir. (8)
Aşure günü gitse de muharrem ayı henüz duruyor, değerlendirilebilir.
Ayrıca aşure günü dediğimiz o günde ondan fazla olay cereyan etmiştir. Rivayete göre muharremin onuncu gününde Cenab-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan da bulunmuştur. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.m) Aşure Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.
Demek ki bugün, Allah'ın ihsanının bol olduğu bir gündür. Bu fırsatı da kaçırmayalım inşallah. Bir şeyler yaparak biz de, Rabbimizin ihsanına, ikramına kavuşalım. Bunun için ne gerekiyorsa yapalım.
(1) Tövbe Suresi 9/36
(2) Diyanet vakf, mealli Kur?an-ı Kerim.
(3) Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarih, VI, 308, 309
(4) (Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarîh, VI, 307, 308)
(5) et-Tergîb ve'l-Terhİb 2/116
(6) Hud Suresi 11/44
(7) Tirmizi, Savm 48, 752;
(8) Kü, Sit, 3234; Cami?üs-Sağir (Şerhi Feyzu?l-Kadir?de mevcuttur) 6, 235.

