17 Aralık 2025, Çarşamba
01:56
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Bir Bayram sabahıydı. Müslümanlar, bayram günü yapılan vaiz ve nasihatlerden gerektiği gibi istifade etmek için, camileri hınca hınç doldurmuştu. Gerçi Almanya?nın kuzey bölgesi cuma ve bayramlarda, hep dolu olur ama o gün bir başkaydı. Hani iğne atsan yere düşmez derler ya, caminin içi işte öyleydi, boş yer bulmak çok zordu. Hoca efendi kürsüye çıkmış, heyecanlı ifadeleriyle insanları coşturuyordu. Genellikle günün konusu olan bayram ve kardeşlik kurallarını anlatıyor ve şöyle diyordu:

?Değerli Müslümanlar, bu bayram dostlarımızın ziyaret edilmesi, hele baba dostlarının hiç ihmal edilmemesi, bilhassa küskünlerin barıştırılması için iyi bir fırsattır. Büyüklerimizi ziyaret ederek, ellerini öpüp, hayır dualarını alalım. Yakınımızda değillerse, telefon ya da mektupla mutlaka onları arayıp gönüllerini alalım. Bu bayram düşkünleri, yetim ve yoksulları sevindirme noktasında da bulunmaz bir fırsattır? diyerek İslam kardeşliğinin önemine vurgu yapıyordu.

Vaazının sonuna doğru sözü Milli Şairimiz Mehmet Akif?in şiirlerine getirdi. Onun şiirlerinden pasajlar aktararak insanları heyecanlandırıyordu.

Bu zamanda çok muhtaç olduğumuz, İslam kardeşliğinin önemine vurgu yaparak, Şairimizin şu mısralarına yer veriyordu:

?Girmeden tefrika bir millet?e, düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.?

 

Hoca efendi kendinden geçmişçesine konuşurken, sonunda konuyu Çanakkale savaşlarına getirip yine ünlü Şairimiz Akif?in şu mısralarına yer veriyordu.

?Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar. O, rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,

Vurulmuş tertemiz alnından uzanmış yatıyor;

Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!?

 

 

Müslümanlara Allah?ın yardımının gelmesi, aralarındaki samimi ittifaka bağlıdır. Müslümanlar bir biriyle uğraşır biri diğerine rekabet ederse, Allah?ta vereceğini vermez. Çanakkale gününde Müslümanların yürekler toplu vurduğu için Allah?ın yardımı gelmiş, düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazını geçememiştir.

O gün dünyanın neresinde olursa olsun tüm Müslümanlar,  bir bedenin azaları gibi bütünleşmişlerdi. Kardeşlerinin başlarına gelen o musibet karşısında, maddi, manevi katkılarıyla hep yanlarında oldular.

Hoca efendi, kardeşlerim, bir örnek de Pakistanlı kardeşlerimizden verip dersimizi burada noktalayalım dedi.

Çanakkale Savaşı?nın en kızgın anlarının yaşandığı sıralarda, Pakistan?ın en büyük meydanlarından biri olan, Lahor kentinde halkın büyük bir itibar gösterdiği muhteşem bir miting düzenlenir. Mitingin amacı Çanakkale?de çarpışan Türk kardeşlerine yardım ve gönüllü asker toplamaktır. Halkın büyük çoğunluğunun fakir olmasına rağmen, meydanlarda açılan yardım sergilerine, kulaklarındaki küpelerini, parmaklarındaki alyanslarını, evdeki eşyalarını satarak elde ettikleri paraları sergiye atarlar. Kadim dostlarımızdan, Muhammed İkbal elinde bir bardak kanla kürsüye çıkar ve birkaç gün önce gördüğü rüyasını, mahcubiyet içerisinde anlatır. Daha sonra da tarihe mal olacak şu meşhur şiirini halka hitaben okur. Fakat sizi burada daha fazla tutmamak için, sonundan bir iki cümle okuyacağım. Allah Resulü Rüyasında Muhammed İkbale sorar, ?Muhammed bana ne getirdin?? İkbal, ey Allah?ın Resulü! (sav) fakirin nesi var ki sana getirsin.

Yalnız kutlanmıştır tekbirlerle bir şişe kan ki eşi yoktur, namusudur, vicdanıdır buyurun, bu Çanakkale şehidinin kanıdır. Resulü Ekrem?e Efendimize takdim eder.

 

İkbal?in bu konuşmasından sonra, İkbal ile birlikte meydanda bulunan herkes hüngür hüngür ağlamaya başlar. Gönderilen maddi yardımların yanında bir de Çanakkale?de ki kardeşlerine içten dualar ederler İçlerinden bazıları son kuruşuna kadar verdiklerini yeterli bulmayıp, gönüllü olarak cephede savaşmak için isimlerini yazdırırlar.

Bütün bunların hepsi bir yana o gün sessizce gerçekleşen bir olay daha yaşanır. ?İşte iman kardeşliği budur? dedirten ve yürekleri parçalayan bir olay cereyan eder. Meydandaki bu muhteşem mitinge kucağında yeni doğmuş bebeğiyle iştirak eden bir anne var. O anne ki; henüz yeni dul kalmış ve verecek bir şeyi de yoktur. Eziklik içerisinde kıvranırken birden hızla oradan uzaklaşır, zengin bir efendinin konağının önünde durur ve kapıyı çalar. Kapıyı açan hizmetçilere Efendi ile görüşmek istediğini söyler. Hizmetkârlar, dilenci olduğunu düşünerek bu kadını içeri almak istemezler. Fakat kadın ısrar edince, zengin efendinin karşısına çıkarırlar. Efendi sorar ?ne istiyorsun?? Kadın cevap verir; ?Bebeğimi sana satmak istiyorum.? O devirde hizmetçi olabilecek küçük yaşta çocuklar satılmaktadır. Fakat bu yeni doğmuş bir bebektir, hangi anne, canından çok sevdiği yavrusunu ve hangi sebeple satmak istemektedir.

Zengin adam kadından cevap alamaz, ama çocuğu alır, parayı verir. Fakat merak eder ve hizmetkârlarına bu kadını takip etmelerini söyler. Lahor?daki miting meydanına kadar kadını takip ederler. Kadın çocuğunu satarak elde ettiği parayı kuruşuna kadar meydandaki sergiye bırakır. Hizmetkârlar olayı efendiye anlatırlar. Şaşkınlık içerisinde kalan efendi, ?o kadını bulup getirin? der. Hizmetkârlar kadını bulup huzuruna getirirler. Efendi kadına; ?Sen söylemedin ama ben seni takip ettirdim ve paranı Çanakkale?ye gönderilmek üzere bağışladığını öğrendim. Bunu niçin yaptığını bana anlatmalısın? der.

Kadın, efendiye dönerek işte İslam kadını budur dedirtecek ve dinleyenleri yüreğinden vuracak şu sözleri söyler. ?Şimdi sen diyorsun ki; Çanakkale?ye gönderilecek bir silah için koklamaya doyamadığın yavrunu niye sattın öylemi? Osmanlı zayıf düştüğünden beridir, yanı başımıza kadar gelen İngiliz?lerin yaptığı zulümler ortada. Bu gün Muhammed İkbal dedi ki; ?Eğer Osmanlı?nın son kalesi olan Çanakkale?den geçilirse, Hilafet kalmaz ve iyi bilin ki sıra sizdedir.? Eğer İngiliz buraya da gelir, namusumuza el uzatır, bayrak iner, vatan toprağı düşmanın pis çizmeleri altında çiğnenirse, çocuğum olsa ne olur, olmasa ne olur.? İşte bu yüzden hiç tereddüt etmeden yavrumu sattım. İngiliz?lere köle olacağına size hizmetkâr olsun.

Eğer Müslüman?lar söz ve özleriyle bir bütün halinde olurlarsa, Akif?in dediği gibi yürekler toplu vurdukça, topta sindiremez tüfekte ve başaramayacakları hiç bir mesele yoktur.?

 

 ([email protected]

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı