13 Aralık 2025, Cumartesi
05:49
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Ayasofya?nın Bediüzzaman?ın dünyasında farklı bir yeri vardır. Tarihin övünç kaynaklarından biri olan Ayasofya, O?nun hayatındaki önemli olaylara ev sahipliği yapması ile de önemlidir. sözgelimi İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti?nin kuruluş merasimi için okunan  Ayasofya mevlidi O?nun hatıratında sık sık atıf yaptığı bir olaydır.

Osmanlı ve Avrupa?nın geleceği  hakkında yaptığı öngörü, Şeyh Bahid Efendi kıssası yine Ayasofya ile birlikte anılır.

Risale-i Nur külliyatında tevhid ile ilgili önemli temsiller yine Ayasofya ile dile getirilir.

?Görmez misin ki; Ayasofya kubbesindeki taşların bâni ve ustası nefy edildiği zaman, o kubbenin her bir taşı Mimar Sinan gibi birer mâhir usta kesilmesi lâzımdır? ifadesi bu cümledendir.

O?nun Ayasofya?ya verdiği değer, siyasî liderlerin laf osun kabilinden nutuklarını süsledikleri türden değildir. Kendisini idam ile yargılayan mahkeme huzurunda rejimin adını anmaktan hala korktuğumuz liderini, Ayasofya?yı puthane yaptığı için eleştirir:

?Hem bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefi ve Kur'an ve cihad hizmetinde dünyada pırlanta gibi pek büyük bir nişanı ve kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârı olan Ayasofya Câmii'ni puthaneye ve Meşihat Dairesini kızların lisesine çeviren bir adamı sevmemek bir suç olması imkânı var mı?? (Şualar, s. 385)

 O?na göre;Ayasofya, bu kahraman milletin ebedî bir medar-ı şerefidir.

Kur'an ve cihad hizmetinde yaptığı hizmetler için verilmiş pırlanta bir nişandır.

Kılınçlarının pek büyük ve antika bir yadigârıdır

Ayasofya?yı mana ve maddesiyle bir dava haline getiren İmam Bediüzzaman, bizzat Ankara?ya kadar gitmek ve İslâmiyet'in kahramanı bir kahramanı saydığı  Adnan Menderes  ve Tevfik İleri gibi zatlara işin önemini anlatmak ister. Demokratlara ezan-ı Muhammedî?yi aslına çevirmekle aldığınız kuvveti, Risale-i Nurları neşretmek ve Ayasofya?yı ibadete açmakla takviye ediniz demek ister. Bu yapılabilirse başta alem-i İslam ve  bir kısım Hristiyan devletlerin desteği kazanılacaktır.  Ancak Ankara?ya girişine izin verilmez.

 

Bu sefer  Ayasofya için Adnan Menderes?e bir mektup  gönderme kararı alır.

Hakikat usandırmaz kaidesine itimat ederek mektubun ana umdelerini kısaca hatırlamakta yarar vardır. Üzerinden yarım asır geçmesine rağmen güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiş, temel bir siyaset beyannamesi niteliğindedir.

Üstad siyasî partileri dört ana gruba ayırır.

  

   İttihad-ı İslâm Partisi: Halkın yüzde altmış-yetmişi tam dindar olmadıkça bu partinin iktidara gelmesi zarar verir.  İslamî terbiye zayıfladığı için siyasî cinayetlere karşı dini siyasete âlet etmeğe mecbur olur. 

   Halk Partisi: Kanun perdesi altında memurlara verdiği rüşvetler sayesinde demokratlara galip gelmiştir. İbadeti terk ettirip nefse itimadı teşvik ettiği için memurlarda bir nemrutçuluk ve ağalık meyli uyandırır. Makamları nefsin gayet hoşlandığı  bir hâkimiyet şeklinde  bir kısım memurlara rüşvet olarak  dağıtır. Gazetelerin yardımı ile demokratlardan güçlü görünür.

Milliyetçi Parti: Şayet  Türkçülüğü, İttihad-ı İslâm'ın  esası olan İslâmiyet milliyeti içerisinde eritirlerse Demokratlara dahil olurlar.

  Irkçılık fikri  Avrupa?nın, âlem-i İslâmı parçalamak için geliştirdiği bir hastalıktır. Zevkli ve cazibedar bir ruh hali verdiği için her millette bu fikre iştiyak gösterenler vardır. İslamî terbiyenin zayıfladığı bir dönemde ekseriyet kazanarak iş başına geçerlerse  yüzde yetmişi başka unsurlardan olan halkları,  hem hakikî Türklerin hem hâkimiyet-i İslâmiyenin aleyhine  sevk edeceklerdir.

 Demokratlar Ne Yapmalı:

Halkçı Partinin ana prensibi, Kuran?ın esas kanunlarına aykırıdır.  Bunlardan birini ?Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir? hadisi ifade eder.  Memuriyet ve emirlik, reislik değil bilakis millete bir hizmetkârlıktır.

 Demokratlık ve vicdan hürriyeti, İslâmiyet'in bu temel kanunu esas tutulmak suretiyle sağlanabilir.  Zira  kuvvet kanunda olmazsa, şahsa geçer. Keyfine göre istibdat yapar.

Aynı şekilde Milliyetçi (Irkçı)  Partinin  ana  ilkesi de Kuran?ın en esaslı diğer bir kanununa aykırıdır.  Ayet-i kerime ?Birisinin günahıyla başkası muahaze ve mes'ul olmaz? emrini verir. Bu ayete göre  "Bir masumun hakkı, yüz câniye feda edilmez"  Halbuki ırkçılık damarıyla, bir adamın cinayetiyle masum bir kardeşini, belki de akrabasını, belki de aşiretinin efradını öldürmekte kendini haklı zanneder. Bu durum vatanın en  büyük bir meselesidir.  İslâmiyetin hakimiyeti önündeki en büyük tehlikedir.

Demokratlar, Halkçı Parti?nin ?memuriyeti, bir hakimiyet olarak gösterip, nefislere cazip bir rüşvet olarak vermesi ile elde etiği güçten,  Milliyetçi Parti?nin ırkçılık damarını okşayarak elde ettiği şehvetli gücün tehlikelerinden kurtulmak zorundadır. Bu da ancak  her şeyden daha cazip İslam hakikatlerine  tam olarak dayanmakla mümkün olabilir. Yoksa Halkçıların, ırkçıları elde edip, demokratları mağlup etme ihtimali yüksektir.

 Üstad Bediüzzaman, siyasî tabloyu özetledikten sonra Demokratlar için bu iki şerden kurtulmanın çaresini İslam Kahramanı Adnan Menderes?e şöyle anlatır:

  

Adnan Menderes'e ?!

 

     ?Eskilerin lüzumsuz keyfî kanunları ve sû'-i istimalleri neticesinde, belki de tahrikleriyle zuhur eden Ticanî mes'elesini dindar Demokratlara yüklememek ve âlem-i İslâm'ın nazarında Demokratları düşürmemenin çare-i yegânesi kendimce böyle düşünüyorum: Ezan-ı Muhammedî'nin (A.S.M.) neşriyle Demokratlar on derece kuvvet bulduğu gibi; Ayasofya'yı, beşyüz sene devam eden vaziyet-i kudsiyesine çevirmek ve halen İslâm'da çok hüsn-ü tesir yapan ve bu vatan ahalisine âlem-i İslâm'ın hüsn-ü teveccühünü kazandıran, yirmisekiz sene mahkemelerin muzır cihetini bulamadıkları ve beş mahkeme de beraetine karar verdikleri Risale-i Nur'un resmen serbestîsini dindar Demokratlar ilân etmeli ve bu yaraya bir nevi merhem vurmalıdırlar. O vakit âlem-i İslâm'ın teveccühünü kazandıkları gibi, başkalarının zalimane kabahatları onlara yüklenmez fikrindeyim. Dindar Demokratlar, hususan Adnan Menderes gibi zâtların hatırları için, otuzbeş seneden beri terkettiğim siyasete bir-iki saat baktım ve bunu yazdım.?

 Said Nursî

Ve bu hakikata yakînen şahid olup tasdik eden Risale-i Nur Talebeleri:

Mehmed Çalışkan, Mustafa Acet, Hamza, Sadık, Halim, Raşid, Ahmed Hüsrev, Sungur, Tahirî, Nuri vs. ( Emirdağ Lahikası, s.176)

 

 

Üstadın çizdiği siyasi tablonun ne netliği adeta göz kamaştırıyor. Maziye olduğu gibi istikbale de nazar-ı nüfuzunun derinliği karşısında hayret etmemek elden gelmiyor. Asrın İmamı Olmak böyle bir şey olsa gerek?!

Ayasofya?nın değeri konusunda sözü uzatmak mümkün ama bu bahsin çekiciliğine kapılmadan, siyasî tabloyu derinden etkileme gücüne sahip olan asıl tehlikeye dikkat etmek gerekiyor.

Ayasofya?nın başına bir şey gelirse bu millet bunu asla affetmez ve AKP biter. Aksine Halkçıların Irkçıları elde ederek AKP?yi bitirme planını esastan bozacak en büyük çare, AYASOFYA?yı ibadete açmaktır.

 

 

 

?Ayasofya Ey muhteşem mabet!.. Merak etme. Fatih'in torunları bütün putları devirip seni camiye çevirecekler. Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere  kapanacaklar... Tehlil ve tekbir sedaları boş kubbelerini yeniden dolduracak. İkinci bir fetih olacak... Ozanlar bunun destanını  yazacaklar, ezanlar ilânını  yapacaklar... Sessiz ve öksüz minarelerinden yükselen tekbir sesleri fezaları yeniden inletecek. Şerefelerin yine Allah?ın ve onun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed'in şerefine ışıl ışıl yanacak... Bütün dünya Fatih dirildi sanacak... Bu olacak Aynsofya, bu olacak- İkinci bir fetih, yeni bir basübadelmevt... Bu muhakkak. Bu günler yakın, belki yarın, belki yarından  da yakın! Osman YÜKSEL?

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı