ŞEVVAL AYINDA ORUÇ
(25) Aktif İmamın okuyucularına tavsiyesi!
Aziz okuyucularım; Recep, Şaban, Ramazan ve bunlar içinde geçen Kadir gecesi gibi mübarek kandiller ve sonuçta bayram, ümmeti Muhammed bu aylarda pek çok şey kazandı. Şimdi bunların hepsi geride kaldı. Şu ilahi feyiz ve bereketten istifade edenlere ne mutlu. Bu feyiz ve bereketten istifade edenler, sanki yenidünyaya gelmiş gibi, tertemiz kaldılar. Günah yüklerinin ağırlıklarından kurtuldular.
Adamın biri bayram namazından eve gelmiş, takkesini tespihini misvakını temiz bir torbaya koymuş ve hanımına uzatmış. Hanım manalı gözlerle beyine bakmış. Bey, hanımına çıkışmış: “ne bakıyorsun öyle, ben de Müslüman’ım onları iyi sakla, gelecek sene ramazanda yine lazım olur” demiş.
Müslüman böyle yapmaz, ramazan gider kazandırdığı ibadet alışkanlığı devam eder! Belki de ramazanda kazandığı ibadet alışkanlıklarını iyice benimser, Ramazandan sonrada artırarak devam ettirme sadakatini gösterir. Bir ihmal ve terk yanlışına düşmez, zira Rabbimizin emrettiği Müslümanlık günlük aylık değildir. Ömür boyu devam eden bir Müslümanlıktır.
Ramazan ayından sonra şevval ayı gelir. Onun da getirdiği bir kısım manevi değerler vardır. Mesela: şevval ayında tutulan altı gün orucu ve yine onun gelmesiyle hatırladığımız bir kısım dinî mükellefiyetler de vardır. Çok iyi hazırlanmış, rakibinin attığı yumrukları boşa çıkaran boksör gibi, Ramazan ayında eğitimini tam alan bir Müslüman da nefisten gelen saldırıları boşa çıkarır. Boksör rakibinin karşısında, dimdik ayakta kalarak hasmını nasıl mağlup ederse, Müslüman da altı gün orucunu tutarak nefsini mağlup eder. Şevval ayının içinde tutulan altı gün orucunun sevabı, öyle küçümsenecek kadar az da değildir. Tüm seneyi oruçlu geçirmek gibi cazip bir sevap söz konusudur.
Eyub Hüreyre’nin (ra) rivayet ettiği bir Hadis-i Şerifte, Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki: “Kim Ramazan’dan sonra şevval ayından da altı gün ilâve ederse sanki bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi olur.” buyurmaktadır. (1)
Bu hadis, Ramazan orucundan sonra şevval ayında altı gün daha nafile oruç tutmayı teşvik etmektedir. Bu sebeple Müslümanlar, şevval ayında tutulan altı günlük orucu hiç ihmal etmemişler. Şevval ayında tutulan bu altı günlük orucun, bütün seneyi oruçlu geçirmiş gibi sevaplı olmasını âlimlerimiz, şu ayetle izah etmişlerdir. “Her hayırlı amel için on misli sevap vardır.” (2)
Öyle ise ramazan ayında tutulan oruç on ay yerine geçer. Altı gün on misliyle altmış gün eder. Bu da iki ay demektir, neticede Ramazan ve altı günlük şevval orucu tam bir yıla denk gelmiş olur.
Şu hususu belirtmekte fayda vardır. Bu orucun bir biri arkasına tutulması da şart değildir. Ay içinde belli aralıklarla da tutulabilir. Ayrıca, kaç gün tutarsa onun sevabını alır, eksik kalırsa bir vebal de söz konusu değildir. Burada bir hususa okuyucumun dikkatini çekmek isterim.
Mazeretlerinden dolayı Ramazanda oruç tutamayanlar, önce borçlarını tutmayı, sonra sünnet olan o altı güne niyet etmelerini tavsiye ederim.
Bundan sonra da imkânı ve şartları oluşan Müslümanlar hac hazırlıklarına başlarlar. Zaten Ramazandan sonraki gelen aylar hac ayları sayılır. Artık hacı adaylarında tatlı bir heyecan başlar. Hacla ilgili meraklı sorular sorar, hac ibadetlerini kusursuz yapmak için bilgi toplamaya çalışırlar. Hac sair ibadetlere benzemez. İnsan namaz, oruç, zekât gibi ibadet görevini yapmazsa, belki bir musibetle bu günahını Allah silebilir. Ama hac öyle değildir. “Haccın ve ondaki hikmetin ihmal edilmesi, musibeti değil, gazap ve kahrı celp eder. Cezası da kefaret-üz zünub değil, kessaret-üz zünubdur.” ( Yani artarak devam eden bir günah olur.) (3)
Kaynaklar:
(1) Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi, Hadis No, (3157) cilt, 9, Sayfa 113, Prof, İbrahim Canan Akçağ Yayınları. Feza Gazetecilik, A.Ş. İstanbul
(2) En’am Suresi, 6/160
(3) Sünuhat-Tuluat-İşarat, Sayfa (58) Bediuzzaman, Envar, Neşriyat İstanbul

