5 Aralık 2025, Cuma
09:42
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Bazı insanlar vardır; hayatımıza sessizce girer ama içimizde öyle bir yere oturur ki yıllar geçse de unutulmazlar.
Benim için o insanlardan biri Hasan Hüseyin Öğretmen

Erdogan köyünün o şirin okuluna ilk geldiği günü dün gibi hatırlıyorum. Gençti, heyecanlıydı, gözlerinde umut taşıyan bir ışıltı vardı. Daha kapıdan adım attığı an, okulun havası değişmişti sanki. Çocukluğumuzda gördüğümüz en taze nefesti o. Çünkü o gelmeden önce okulun üzerine çökmüş ağır bir gölge vardı.

Yıllarını öğretmenliğe vermiş, ama artık sevgisini tüketmiş, bakışı sert, kalbi donmuş bir Süleyman Öğretmen
Elindeki eski deri çantasını hiç bırakmaz, çantanın içindeki o kısa sopayı gören öğrenciler kaçacak delik arardı.
Ders anlatmaz, döverdi.
Öğretmez, korkuturdu.
Bizden aldığı tek şey vardı: Sevincimiz…

Derken bir gün, sınıfın kapısı açıldı ve içeri yeni bir öğretmen girdi:
Hasan Hüseyin Öğretmen…

Tahtaya adını el yazısıyla yazdı.
O an anladım; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Hasan Hüseyin Öğretmen sadece bir öğretmen değildi; bizdendi.
Bizim gibi gülüyor, bizim gibi konuşuyor, bizim gibi duygulanıyordu.
Teneffüslerde bahçeye iner, top oynayan öğrencileri izler, beden derslerinde bizimle birlikte koştururdu. Yorulmazdı, pes etmezdi, hep gülümserdi.

Her öğrenci onun gözünde ayrı bir değerdi.
Yoksul öğrencilerin eksiklerini kendi maaşından karşılar, çantasında taşıdığı kitapları sırayla dağıtırdı.
Ömer Seyfettin’in "Yalnız Efesi" kitabını bana verdiği günü hiç unutmam…
“Okuyun çocuklar,” derdi,
“Bu millet ne çektiyse cehaletten çekti. Siz okuyun ki biz mutlu olalım.”

Bu sözler, çocuk aklımda bir ömür boyu sakladığım bir vasiyet gibi duruyor hâlâ.

Sadece okulda değil, mahallede de herkes onu severdi.
Bir hastalık olduğunda kapıyı çalan oydu, bir düğünde ilk tebrik eden oydu, bir cenazede omuz veren yine oydu.
Çünkü o, toplumun içinde toplumla var olan bir öğretmendi.

Eski düzeni kabullenemeyen Süleyman Öğretmen, onun bu sevilen tavrını kıskandı, bir süre sonra çekip gitti.
Ama Hasan Hüseyin Öğretmen kaldı…
Köyün gönlünde kaldı.
Bizim gönlümüzde kaldı.

Bugün dönüp geçmişe baktığımda, bana okumayı sevdiren, öğretmenliğin bir meslek değil bir insanlık görevi olduğunu gösteren o güzel yürekli insanı özlüyorum.

Evet,
Hasan Hüseyin Öğretmenim… Seni çok özledim.
Ve senin şahsında, tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü saygıyla, sevgiyle kutluyorum.

Çünkü sizler, bizlere sadece ders anlatmadınız;
Hayatın kapılarını açtınız.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı