5 Aralık 2025, Cuma
10:51
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Ağaç Tepesi'nden girip Yalıncak Dağı'ndan çıkmak... Adı bile, "Giden Gelmez" efsanesini anımsatan, zorlu ve bir o kadar da büyüleyici bir yolculuğun habercisi. Burası, Antalya ve Konya arasında yükselen Orta Toroslar'ın en vahşi ve etkileyici parçalarından biri. Üzerindeki sayısız uçurum, obruk ve mağara ile Giden Gelmez Dağları, keskin ve yalçın kayalarının heybetiyle herkesi kendine hayran bırakıyor. Bu sıra dışı coğrafya, her geçen gün daha fazla fotoğrafçı ve doğaseverin hayallerini süslüyor.

Giden Gelmez Dağları'nın Büyüsü

Konya'nın Seydişehir ilçesine bağlı Madenli Köyü ve Antalya'nın Akseki ilçesinin Süleymaniye, Ceceler ve Değirmenlik mahallelerini çevreleyen bu dağ sırası, 2 bin metreyi aşan zirvelerden oluşuyor. Aynı zamanda, Antalya'yı Konya'ya bağlayan 1825 rakımlı stratejik Alacabel Geçidi'ne de ev sahipliği yapıyor. Ürkütücü görünümleriyle insanı ürküten sivri kayalıklar, bir yandan da eşsiz bir görsel şölen sunuyor.

Bu dağlarda gezmek için en ideal zaman, hava sıcaklıklarının yürüyüşe elverişli olduğu sonbahar ayları. Kışın ise ziyaret etmek neredeyse imkânsız; dağın adının "Giden Gelmez" oluşu da boşuna değil. Metrelerce kar, araziyi düzleştirir ve her an metrelerce derinlikteki bir obruğa düşme riski taşırsınız.

Bir Macera Günlüğü: Ağaç Tepesi'nden Madenli'ye

Beyşehir'den gelen ekip arkadaşlarım Beyşehir’den gelen İlhan Daştan, Hüseyin Varan, Mustafa Tellal, Ömer Kaynacı birlikte, sabahın erken saatlerinde yola koyulduk.

Rotamız, Ağaç Tepesi'nin batısından başlıyordu. Yaklaşık iki saatlik keyifli bir yürüyüşün ardından, dostumuz Mevlüt Üzümcü'nün "Kralın Tahtı" adını verdiği, nefes kesici manzaraya sahip bir bölgeye ulaştık. Burada, getirdiğimiz malzemelerle Köz ateşinde menemenimizi yapıp, o meşhur köz ateşinde mis gibi dağ çayımızı demledik ve manzaranın tadını çıkararak kahvaltımızı yaptık.

Kahvaltı sonrası, görülmesi gereken ikinci nokta olan köprüye vardığımızda öğle saatleri olmuştu.  Kendisini dağ  keçisi  olarak tarif İlhan Daştan  Hocan  gelen  teklif her şeyi   karıştırdı. İşte burada bir karar anıydı. Ya geldiğimiz yoldan geri dönecektik, ya da dönüşü farklı bir rotadan, Madenli Köyü'ne inerek tamamlayacaktık. Ancak küçük bir sorun vardı: Aracımız Ağaç Tepesi'ndeydi, biz ise Madenli'ye varacaktık.

Ekibin deneyimli üyelerinden İlhan Hoca, "Sen geri dön, aracı al ve Madenli'ye gel. Biz buradan yürümeyi deneyelim," önerisini getirdi. Saat 13:30'du. Zamanımızın yeterli olup olmayacağını tam bilmiyorduk, ancak bize güven veren bir şey vardı: Karşımızda, uzaktan da olsa, bildiğimiz Yalıncak Dağı'nı görebiliyorduk. "Hedefimiz orası olursa, akşam da olsa varırız," düşüncesiyle yola koyulmaya karar verdik.

Zorlu Parkur ve Dayanışma

Yol yorucuydu ve sularımız azalmıştı. Fakat biliyorduk ki, ileride harika bir çeşme bizi bekliyordu. O çeşmeye ulaşmak en büyük motivasyonumuzdu. Uçurum kenarlarından ve derin yarıklardan oluşan zorlu parkuru, sık sık molalar vererek aştık. Madenli'den daha önce yürüdüğümüz rotanın tanıdık noktalarını görmeye başlayınca psikolojik olarak rahatladık. En azından gideceğimiz yeri biliyorduk.

Bu sırada İlhan Hoca ile telefon görüşmeleri yapıyorduk. Onun da yolu uzundu; tek başına geri dönüp aracı alacak, Madenli'ye gelecek ve o kıymetli çeşmenin başında çay demleyip bizi bekleyecekti.

Tam o bölgeye yaklaştığımız sırada, bir sürprizle karşılaştık: Dağların adamı Hüseyin Bostancı! Zorlu bir parkuru bitirip dağın başında bir başka doğaseverle karşılaşmak inanılmaz bir histi. Bölgede gezi yapan Madenlili arkadaşlarla sohbet ederek son düzlüğe ulaştık. Nihayet çeşmeyi gördüğümüzde, İlhan Hoca'nın oraya bizden önce ulaştığını ve sıcak çayınızı demlemiş halde bizi beklediğini gördük. O anki mutluluğumuz tarifsizdi. Bölgenin buz gibi suyu ile demlenmiş çayımızı yudumlayarak yorgunluğumuzu attık ve dönüş yolculuğumuza başladık.

Sonuç: Başarmanın Huzuru

Ağaç Tepesi'nden başlayan maceramız, Madenli Mahallesi'nde sona erdi. Eğer biri bana, "Buradan oraya gidilir mi?" diye sorsa, muhtemelen "Zor, uzun, zaman yetmez, gidemeyiz," derdim. Ama zoru seçtik ve başardık. Bu başarının verdiği huzurla evime döndüm. Bu duygu, bana daha önce Küpe Dağı'nda yaşadığım benzer bir zorlu parkurun gururunu hatırlattı.

Giden Gelmez Dağları, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuk. Adı "Giden Gelmez" olsa da, bu dağlardan geriye, unutulmaz anılar ve başarmanın verdiği tarifsiz bir mutluluk kalıyor.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı