5 Aralık 2025, Cuma
10:51
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Yazarken sürekli düşündüğüm bir soru var: Bir köşe yazarı davul gibi mi, yoksa tokmak gibi mi olmalı? Toplum vicdanının sesi mi olmalı, yoksa gelecek kaygılarıyla birilerine mesaj mı yollamalı?

Bence bazen, vurulması gereken yere vurabilen bir tokmak gibi olmak gerekiyor. Bazen de sinirleri gerilmiş, hassas bir davul... 25 yıllık tecrübemle söyleyebilirim ki, en çok okunan yazılar bu dengenin kurulabildiği yazılardır.

Dokunulmaması gereken kişilere veya meselelere hiç dokunmamak, muhatabın resmi ya da gayriresmi oluşu kesin bir ölçü değildir. Toplumdaki "çapraz ilişkiler" dediğimiz konularda o kadar çok kodaman var ki... Bu zenginler, bu para babaları, sade birer vatandaş gibi görünseler de, etkili ve yetkili sandığınız kişilerin hatırından çıkmayan gayriresmi efendileridir.

Yazdığımız ve yazmaya çalıştığımız, toplumun vicdanı olan gerçekler. Belki okunacak, belki anlaşılacak, belki de okuyup anlayanlar arasında, yazdıklarımızı yaşayanlar olacak. Bu satırları okuyanlar, kalemimizin ucundaki incecik umudu da görmüşlerdir belki.

Fakat, yazılması gerekeni yazıp katlanılması gerekene katlanacak dayanıklılıkta bir yazar değilseniz, aşağıda anlatacağım arzuhalci gibi "Yazmam, yazamam!" dersiniz.

Bir gün bir Şirazlı, arzuhalciye giderek mahkemeye vermek için bir dilekçe yazdırmak ister. Arzuhalci, Şirazlı'ya bakarak, "Ayağım çok ağrıyor, şimdi yazamam," der.

İstida yazmakla ayak ağrısı arasında bağ kuramayan Şirazlı, "Kardeşim, ben senden mahkemeye dilekçe yazmanı istiyorum, mahkemeye gitmeni değil!" deyince, arzuhalci sıkıntıyla iç çekerek şu cevabı verir:

"Mahkemedekiler, yazdığım istidayı okuyamadıkları için gelip beni oraya götürüyorlar da!"

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı