5 Aralık 2025, Cuma
10:50
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Gerçekten de aklını gerektiği gibi kullanmayanları (ahmakları) kandırmak ve yanıltmak kolay; ikna etmek zordur. Öte yandan aklını kullananı ikna etmek kolay, kandırmak zordur — derler.

Aklını gerektiği gibi kullanmayan kişiyle bir tartışmaya girerseniz ilginç bir şey fark edersiniz: beş hatanın arasına bir doğru koysanız bile o, mantıklı olana şüpheyle yaklaşır. Zaman ve şartlara göre bu insanlar farklı isimlerle anılır: bazen “büyücü”, bazen “belâ”, bazen “aydın”; bugünlerde ise “entelektüel” kavramıyla süslenirler. Ama yaptıkları genelde değişmez.

İnsanlık tarihi bunun örnekleriyle doludur. Yakın tarihten birkaç örnek vermeye bile gerek yok: 21 Temmuz 1905’te Abdülhamit’e suikast düzenleyen Ermeni militan (Joris Efendi) olayında, o dönemin bir kesimi bombalı saldırıyı tereddütsüz desteklemiş, hatta gazete sayfalarında bu eylemi över ifadeler kullanmaktan çekinmemiştir. “Ey şanlı avcı, damını beyhude kurmadın; attın fakat yazı ki, yazıklar ki vurmadın.” gibi satırlar yazılmış; başkaları “Memleketi bir zalimden kurtarmak için bu kahramanlığı bir Ermeni vatandaşımız yapmıştır” diyebilmiştir. O dönem bu görüşler sadece matbuatta dolaşabildiği için sınırlı bir çevreyle sınırlı kaldı; bugün ise aynı tarz yanlış akıl yürütmeler çok daha geniş kitlelere televizyon ve internet aracılığıyla hızla ulaşıyor.

Kısacası, hak görünümü altındaki ihanet ve ahmaklıklar değişmiyor; sadece figüranları farklılaşıyor. Dün bu eylemler bazılarının “vatanseverliği” adı altında gizlendi; bugünse başka isimler almış durumda.

Gelin, konuyu basit bir hikâyeyle bitirelim:

Saf ve inançlı bir vatandaşımız var. Kendi doğruları ve saplantıları olan, namazına-niyazına düşkün biri. Ancak bir gariplik var: namaz kılarken kıbleye hep yanlış duruyor — ama bunun farkında değil. Kendisinden küçük bir hoca, kıblenin yönünü düzelttiğinde bu vatandaş hemen “kandırıldım” sanıyor ve bozuluyor.

Bir gün soruyoruz: “Sen kıblenin böyle olduğunu nereden biliyorsun?” Verdiği cevap son derece ilginç: “Dayım bana namaz kılarken sol omzunu terekten yana çevirirsen kıbleye dönmüş olursun, dedi. Siz benim dayımdan mı daha iyi biliyorsunuz da beni kandırmaya çalışıyorsunuz?”

Elbette ki buna ikna etmek zor. Tereğin konumunu değiştirsiniz, binanın yönü elvermediği için hâlâ sorun kısır döngüde kalıyor. Bugün de benzerleri var: Herkesin bir “dayısı”, “emmisi” veya “abisi” var; onların tarifleri, bilgileri kişisel inançların yerine geçiyor. Gerçeğe ulaşmak, bu tür ısrarlı yanlış bilgilerin gölgesinde çoğu zaman çok zor.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı