Doğanın İncisi Kaya Balı
Toros Dağları’nın eteklerinde, Seydişehir’in Ortakaraören Mahallesi ile Sayalı Yaylası’nın eşsiz doğasında asırlardır süregelen bir gelenek yaşatılmaktadır: kaya balı hasadı. Bu yöntemle, yabani arıların kayaların kovuklarına yaptığı tamamen doğal bal, nesilden nesile aktarılan bilgiyle toplanmaktadır. Geleneğin son temsilcisi Şakir Cırık, dedesinden öğrendiği yöntemlerle bu eşsiz balı hasat etmekte ve aynı zamanda bu bilgeliğin gelecek kuşaklara aktarılması için çaba göstermektedir.
Asırlık Yöntem: Doğayla Uyumlu Bal Hasadı
Geleneksel Teknikler ve Doğal Malzemeler
Şakir Cırık, ilkbaharda Sayalı Yaylası’nda kayaların arasındaki kovukları belirleyerek işe başlamaktadır. Bu kovuklara, arıları cezbetmek amacıyla katran ağacından elde edilen reçine sürmektedir. Reçinenin kokusuna gelen arılar burada yuvalarını kurar ve bal üretimine başlar. Sonbahara kadar hiçbir müdahale yapılmaz, süreç tamamen doğanın işleyişine bırakılır.
Doğal Koşullar ve Balın Kalitesi
Yaklaşık 1.700 metre yükseklikteki yaylada, yerleşim alanlarından ve fabrikalardan uzak bir çevrede gerçekleşen üretim, tamamen doğal koşullarda sürmektedir. Kimyasal kullanılmayan çiçeklerden toplanan özlerle üretilen bal, arıların kendi yaptığı peteklerde olgunlaşmaktadır.
Tablo 1. Kaya Balının Temel Özellikleri
| Özellik | Açıklama |
|---|---|
| Yükseklik | 1.700 m |
| Konum | Toros Dağları, Sayalı Yaylası |
| Arı Türü | Yaban arıları |
| Bitki Örtüsü | Doğal çiçekler, kimyasal yok |
| Hasat Zamanı | Sonbahar |
Şakir Cırık: Bir Geleneğin Son Temsilcisi
Aileden Gelen Bilgelik
Cırık, dedesinden öğrendiği teknikleri yaşatarak Toroslar’da yüzlerce yıldır süregelen bu geleneğin devamlılığını sağlamaktadır. Her yıl 10–20 kaya kovuğundan bal elde edilmekte, miktar mevsim koşullarına göre değişmektedir.
Aile Desteği ve İşbirliği
Bu zorlu süreçte en büyük destekçisi eşi olan Cırık, elde edilen balın bir kısmını dostlarıyla paylaşmakta, bir kısmını ise kendi ihtiyaçları için kullanmaktadır. Ayrıca, arıların kışlık yiyeceklerini bırakmakta ve onları yayladaki kovanlara taşıyarak döngülerini korumaktadır.

Bal Hasadı: Bir Doğa Macerası
Riskler ve Zorluklar
Hasat sırasında arılar balı korumak için saldırganlaşır. Maskeler ve koruyucu kıyafetler kullanılmasına rağmen arı sokmaları kaçınılmazdır. Zaman zaman kamera gibi ekipmanlar bile arıların hedefi olabilmektedir.
Hasat Anının Etkileyiciliği
Milyonlarca arının vızıltısıyla doğanın sessizliği bozulur ve bu süreç unutulmaz bir deneyime dönüşür. Şakir Cırık’ın kayaların arasındaki balı titizlikle çıkarması, izleyenlere kadim bir geleneğin canlı tanıklığını sunar.

Kaya Balının Şifası ve Artan Talep
Şifa Kaynağı Olarak Bal
Kaya balı; şeker hastaları, öksürük, astım, bronşit gibi rahatsızlıkları olan kişiler, büyüme geriliği bulunan çocuklar ve halsizlik yaşayan bireyler tarafından tercih edilmektedir. Geleneksel inanışa göre her sabah bir kaşık tüketilmesi tavsiye edilmektedir.
Talebin Artışı
2016’da yapılan bir haberle gelenek ulusal ve uluslararası ölçekte tanınmış, kaya balına yönelik ilgi ve talep artmıştır. Araştırmacılar, profesörler ve belgesel yapımcıları bölgeye gelmiş, balın sınırlı üretimi ise değerini daha da yükseltmiştir.
Geleceğe Dair Umutlar ve Projeler

Markalaşma ve Ekonomik Potansiyel
Seydişehir’de üreticiler, Kaymakam Tuncay Sonel’in öncülüğünde markalaşma çalışmaları yürütmektedir. Paketleme tesisleri, bal ormanları ve patent girişimleri gündemdedir. İlçede yaklaşık 150 arıcı ve 5.000 kovan bulunmakta; yılda 50–60 ton bal üretilmektedir.
Eğitim ve Kalkınma Projeleri
Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA) tarafından yürütülen ana arı yetiştirme projesi ile arıcıların kendi ana arılarını üretmeleri hedeflenmektedir. Bu kapsamda 20 arıcıya eğitim verilmekte, bal verimliliğinin artırılması amaçlanmaktadır.
Tablo 2. Seydişehir’de Arıcılık İstatistikleri
| Özellik | Değer |
|---|---|
| Arıcı Sayısı | 150 |
| Kovan Sayısı | 5.000 |
| Yıllık Üretim | 50–60 ton |
| Proje Hedefi | Ana arı yetiştirme, markalaşma |
Doğal Ürünlere Artan İlginin Dönüşümü
Son yıllarda insanlar, doğadan toplanan ürünlere olan ilgilerini keşfetmişlerdir. Bir dönem yalnızca yöre halkının bildiği kaya balı, günümüzde Türkiye ve dünyada talep görmektedir. Sumak, mantar gibi doğal ürünlerde olduğu gibi kaya balı da ticari değer kazanmış, ancak aşırı talep doğal kaynakların sürdürülebilirliği konusunda soru işaretleri doğurmuştur.
Sonuç
Seydişehir’in Ortakaraören Mahallesi ve Sayalı Yaylası’nda asırlardır süren kaya balı geleneği, Şakir Cırık’ın çabalarıyla yaşamaktadır. Bu kadim yöntem, doğayla uyumlu bir üretim anlayışının ürünüdür. Artan talep ve markalaşma çabaları geleceğe dair umut verse de, doğal kaynakların korunması büyük önem taşımaktadır.
Kaya balı yalnızca bir besin değil; aynı zamanda kültürel bir miras ve şifa sembolüdür. Bu değeri korumak, doğaya saygıyla yaklaşmak ve gelecek kuşaklara aktarmak, yöre halkının ve tüm insanlığın ortak sorumluluğu olmalıdır.

