5 Aralık 2025, Cuma
10:27
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Tarih boyunca Konya birçok defa işgal edilmiş ve büyük yağmalara sahne olmuştur. Rumlardan Haçlılara, ardından Osmanlılara kadar birçok saldırı Konya’yı tahrip etmiştir. Ancak Konya hiçbir zaman ihtişamını kaybetmemiştir. İsterseniz başlayalım. 

Konya’nın tarihî serüvenini geçen yazımda anlatmıştım. Şimdi ise bu işgalleri ele alacağız. Öncelikle dikkatimizi çeken olaylar, İslamiyet’in yayılmaya başladığı dönemlerle birlikte başlar. Çünkü bundan önce Konya, o kadar büyük bir şehir olmamakla birlikte, siyasî açıdan da çok büyük saldırılara uğramamıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) Anadolu’daki en önemli merkezlerinden biri olan İkonion (Konya), İslam devletinden sonra kurulan Emevîlerin akınlarına birçok kez maruz kalmıştır. Konstantinopolis (İstanbul) üzerine seferler düzenleyen Emevîlerin kara kuvvetleri her geçtiğinde mutlaka Konya’yı işgal ederdi. Ancak onların gitmesiyle Doğu Romalılar şehirlerini yeniden geri alırdı. 

Yıllar içinde Emevîler zayıflamış, onların yerine ilme, bilime ve eşitliğe önem veren Abbâsîler kurulmuştur. Türk tarihi açısından Abbâsîler oldukça önemli bir yere sahiptir. İslamiyet’i kabul etmemizin en büyük sebeplerinden biri, Emevîlerin mevâlî politikasını sona erdirip hoşgörülü bir yönetim anlayışına sahip olan Abbâsîlerin hüküm sürmesidir. Bu hoşgörü sayesinde Türkler, askerî ve idarî alanlarda üst mevkilere gelmişlerdir. Abbâsîler, bölgede uçlar kurmuş ve bu uçların başına çoğunlukla Türkleri getirmiştir. Bu uçlar Konya’yı o kadar çok kez ele geçirip yeniden kaybetmiştir ki, ne yazık ki tam sayısını bilmiyoruz. Yani Türkler, Konya’ya asırlar öncesinden girmişlerdir. 

Abbâsîlerin tarih sahnesindeki gücünü yitirdiği sıralarda, Türkistan’da Oğuzların Kınık boyundan olan Selçukoğulları kartalların kanatlarıyla cihana gölge ediyordu. Horasan, İran, Suriye ve daha nice toprakları fethettiler. Sultan Tuğrul’un vefatının ardından taht kavgaları başlamış, tahta ise Alparslan olarak bilinen Sultan Muhammed Alparslan geçmiştir. Ani’yi zapt ederek “Ebü’l-Feth” unvanını almıştır. Bir süre sonra Mısır seferine çıkmışken, Roma İmparatoru Diogenes’in karşı harekâta geçtiğini öğrenmiş ve onun üzerine yürümüştür. Günlerce süren Malazgirt Savaşı’nın ardından Türk kumandanlar Anadolu’yu fethetmeye başlamıştır. 

Bunların en dikkat çekeni Süleyman Şah’tır. Selçukoğullarından olduğu için Sultan Alparslan ona karşı biraz tereddütlü davranmış; fakat sonunda onu da Anadolu’ya göndermiştir. Süleyman Şah ve kardeşi Konya’yı zapt etmişlerdir. İbrahim Hakkı Konyalı’nın belirttiği kaynaklara göre Süleyman Şah, Türkiye Selçuklu Devleti’ni ilk kez Konya’da kurmuş ve tahta orada çıkmıştır. Ardından askerleriyle fetihlerine devam ederek İznik’e ulaşmış, daha sonra ise uzun bir mesele olan Suriye’ye giderek orada hayatını kaybetmiştir (farklı iddialar da vardır). 

Ardından boş kalan tahta, İsfahan’da göz hapsinde tutulan Kılıç Arslan geçmiştir. İznik’te tahta oturan Kılıç Arslan, Malatya’yı muhasara ederken Haçlılar İznik’i işgal etmişlerdir. Başkentini kurtaramayan Sultan, yeni başkentini babasının taç giydiği Konya olarak belirlemiştir. Haçlı belasını kısmen def eden Sultan, babası gibi Suriye’de hayatını kaybetmiştir. 

Ondan sonra tahta I. Mesud geçmiştir. O da Haçlılar karşısında mağlup olmuş, geri çekile çekile Konya önlerine kadar gelmiştir. Sultan, Haçlıları yenemeyeceğini anlayınca doğuya çekilmiştir. Bu sırada Konya halkı şehri terk ederek dağlara sığınmıştır. Haçlılar ganimet ve yiyecek bir şeyler bulmak için can atarken bomboş bir şehirle karşılaşmışlardır. Ardından şehri tahrip ederek Kudüs’e doğru yola çıkmışlardır. 

Anadolu’nun “Türkiye” olarak anılmasında büyük etkisi olan II. Kılıç Arslan döneminde maalesef çok feci bir olay yaşanmıştır. Sultan Kılıç Arslan yaşlanmıştı. Devleti, eski Türk adetlerinden biri olan “oğullar arasında paylaşma” geleneğini sürdürme hatasına düşerek bölmüştür. Devlet bir anda on bir parçaya ayrılmıştır. Şehzade Melikşah isyan ediyordu. Tam da bu sırada III. Haçlı Seferi başlamıştır. Sultan Kılıç Arslan, devletin zarar görmemesi için Haçlılarla anlaşma yapmıştır. Anlaşmaya göre Haçlılar, Türk topraklarında alışveriş yapabilecek; ancak hiçbir şekilde zarar vermeyeceklerdi. Bu anlaşma, Melikşah’ın Türkmenleri gaza getirmesiyle bozulmuştur. Konya yakınlarında Haçlılara saldırılmıştır. Bunun üzerine Haçlıların kumandanı ve aynı zamanda Alman İmparatoru olan Friedrich Barbarossa yönünü bir anda Konya’ya çevirmiştir. 

Konya önlerinde Selçuklular yenilerek şehre sığınmışlardır. Kısa bir süre sonra ise Konya düşmüştür. Çok büyük bir katliam başlamıştır. Yaşlı Sultan, köşkünden bu katliamı gözyaşlarıyla izlemiştir. İbn Bîbî’nin kaydettiğine göre, üzüntüden dolayı sultanın belinde kambur oluşmuştur. Bir hafta sonra Haçlılar Konya’yı terk etmiştir. Barbarossa’yı ise hazin bir son bekliyordu: Yıkanmak için girdiği Silifke Çayı’nda boğularak can vermiştir. 

Şimdilik yazımı burada noktalamak istiyorum. İkinci bölümde Moğollar, Beylikler ve Osmanlıların işgallerini konuşacağız. Teşekkür ediyorum. 

Kaynakça

İbrahim Hakkı Konyalı, Konya Tarihi 

Mevlüt Han Çataler 

[email protected] 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı