5 Aralık 2025, Cuma
11:13
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Eskiden gürül gürül akan derelerimizdeki suların döndürdüğü değirmenler vardı. Kıştan bahara aylarca çalışır, köylülerin merkeplerle taşıdıkları birkaç tenekeden ibaret tahıllarını öğütür; bulundukları yerlerden çevrelerine kirlilik değil, sadece huzur yayarlardı.

        Derelerimiz kurudu, ırmaklarımız kirlilikten yanlarına yaklaşılamaz hale geldi.

        Vakıa şimdi de değirmenler var; fakat bunlar tahıl yerine insan öğüten bu nedenle huzur ve saadet yerine desibeli yüksek gürültüler eşliğinde zulüm üreten merkezlere dönüştü.

        Çıkarılan gürültülerin, ölüm tarlaları olarak belirlenen coğrafyalarda demet demet, yığın yığın biçilen mazlumların feryatları duyulmasın diye yapıldığını düşünüyorum.

        Ne yazık ki koskoca dünyamız bir zulüm değirmenine döndürüldü ve çağdaş değirmencilerin artık böyle çalıştığını biliyoruz.

        Osmanlı Devleti’nin son yıllarında yaşamış Tevfik Fikret, Haluk’un Veda’ı adlı şiirinde zulüm değirmeninin homurtularının mazlumların ‘hak’ diyen ağızlarının taşla susturulup duyulmaz hale gelmesi için yükseldiğini anlatır:

“Âdem evlâdı bıkmamış cidden
Ne ezilmek, ne hakkı ezmekten.
Duymamış hiç bu işte yorgunluk;
Bir teşekki, hemen tokat, yumruk.
Yumruk elvermemiş, topuz vurmuş;
«Hak!» diyen ağzı taşla susturmuş.


O da kâfi değil, bugün karalar
Ve denizler zehirli kumbaralar,
Bombalar, güllelerle mâl-â-mâl.
Biraz âciz misin, zebun musun, al
Bir tokat, bir topuz, ya bir gülle;
İşte hakkın... Fakat güzel belle:
Sen de bir gün, cihan bu, kendinden
Daha âciz biriyle istersen
Aynı dilden tekellüm eylersin;
Sen de en gür belâgatinle sesin
Çıktığı, yettiği kadar gürler
Ve yakarsın... Semâ da şimşekler,
Yıldırımlarla aynı dersi verir:

Bütün âlem esir-i kuvvettir.

Buna razı değil ukuul, elbet
Haktadır, haktır en büyük kuvvet.”

Dünyanın dikkatinin Siyonistlerin iki yıldır keyfi bir biçimde katliam yaptığı Gazze’ye çevrildiği bir dönemeçte insanlık vicdanı terör devleti İsrail için ciddi bir yaptırım beklerken bir anda çıkarılan yeni gürültülerle gündemin değiştirildiğine şahit oluyoruz. Birkaç gündür Gazze’nin görüş alanından çıkarıldı sanki. Şimdi bakışlarımız İran şehirleri ile İsrail arasında gidip gelmeye başladı. Ekranlarımızda son dakika haberlerini anlık veren alt yazılar eşliğinde adeta yeni bir pingpong maçı izlemeye koyulduk. Gidip gelen topu takip ederken Gazze’nin çığlıklarını, derme çatma çadırlarda bombalardan ölmediyse açlık ve susuzluktan ölmeye terk edilmiş masumların iniltilerini çoktan unuttuk.

Desibeli yüksek her gürültünün ardından Siyonistlerin yeni mevziler kazanıp sınırlarını daha çok genişlettiğine şahit olduk.

Bir çeşit ‘cambaza bak!’ durumu yaşıyoruz.

Dikkatlerimizi sahne önündeki cambaza kilitlemeyi başaran bir enformasyonun inanılmaz etkisi altında insanlık.

‘Ağzıma bir damla içki koymadım!’ demenin bir anlamı kalmadı bugün; çünkü sarhoş olmak için ille de alkol veya başka bir uyuşturucu kullanmaya ihtiyacımızın kalmadığı bir zamanda yaşıyoruz.

Bu nedenle her şeye ve her işimize Rabbimizin ‘Gör!’ dediği yerden bakmaya daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Hoca vaazında tövbe ve istiğfarı daha çok yapmamız gerektiğini söyleyip duruyor.

Haklı…

Evet, tövbe istiğfar etmeliyiz.

Mazluma kol kanat germe konusunda bir ve beraber olamadığımız için…

Birlik olup zalimin yüzüne zulmünü haykıramadığımız için…

Her konuda Müslümanca bir duruşu beceremediğimiz için…

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/16 Haziran 2025

 

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı