BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” “Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler” Eskidendi, eskimeyen zamanlardan, dağların dağlara kavuştuğu, insanın insanı anladığı, yürekçe konuşulduğu zamanlardan… Birçok kültürde evlilik birliği kutsal sayılır ve çeşitli ritüeller ile kutlanır. Söz, nişan, düğün merasimlerinin en duygulu ve güzel olanlarından biri de “Kına Gecesi” Geleneğimizdir. Kına Gecesi gelin gidecek kız ve ailesi için önemli olduğu kadar konuklar adına da çeşitli önemler taşır. Genç kızlar günlerce bu özel gece için hazırlanırlar. Geleneksel giyim kuşam türlerinden tutun da kimin en güzel giysisi ne ise hazır edilir. Süsler, mumlar, ışıklar, tüller, kurdeleler, defler, tahta kaşıklar, oyun havaları, kına…vb. Hüzünlü bir heyecanla kimin üzerine ne düşüyorsa hep bir elden bu özel geceye hazır edilir. Hısım akraba konu komşu ve erkek evi günler öncesinden gelin kıza hediyeler getirmeye, Kına Gecesinde giyilecek kıyafet seçiminde dünür eviyle beraber hareket etmeye özen gösterirler. “Bir kere giyilecek dünürüm, gönlü hangi elbiseyi isterse onu giysin” der oğlan annesi kız annesine. Gelin Kız kimi zaman geleneksel bir kıyafet; Bindallı, Üç etek gibi bir giysiyi tercih ederken kimi zamanda günümüz tarzı şık bir elbise tercih edebilmektedir. Lakin geleneksel elbiseler giyilip, davul çalınan, türkü yakılan, gelin başından şeker atılan kına geceleri oldukça yoğunluktadır. Zira genç kızlarımız eskiyi, eskitmeden, hatırlıca yad etmeye devam etmekte ve bundan hoşnut olmaktadırlar. Kına Gecelerinden birkaç gün önce gelin kızın kıyafeti erkek evi tarafından alınır. Kıyafetin yanında kına akşamı misafirlere tutulacak lokum, bisküvi, şeker, meyve suyu, çay, kahve, şerbet(kına şerbeti) Leblebi ve çeşitli çerezler( bunlar küçük keselere konularak misafirlere tepsi ile tutulur) kına, kına kesesi, gümüş para, al(gelin alı)…vb. kız evine bir sepet içinde götürülür. Bu sepet de süslüdür ve törensel olarak kız evine götürülür. Sepetten sonra hem kız hem de erkek evinin çatısına bayrak dikilir ki düğün evi belli olsun. Bunun için de damadın arkadaşlarından biri bayrakçı olur ve kız evi bu bayrakçıya bahşiş verip gönüllendikten sonra bayrak asılır… Bayrak asmak da törensel bir ritüel ile gerçekleşir. Gençler kız evine bayrak götürürken bir sırığın ucuna bayrak bağlar, altına ise çeşitli örtüler, kumaşlar, tüller takıp dualar edip, türküler söyleyerek kına gecesi öncesi gelenekleri renklendirip düğün evini neşelendirirler… Bayrak da asıldıktan sonra Kına gecesi başlar. Gelin kızın geceye süslenmesi uzun bir zaman alır. Saçları, kıyafeti, ayakkabısı… Her şeyi en özenli şekilde hazırlanır. Şimdiler de gelin kız başı kuaförler tarafından yapılmaktadır. Önceden yapılan, büyüklerden dinlediğim öyle güzel gelenekler var ki; Gelin kızın saçları bir bilen tarafından kendi evinde taranır ve gelin teli takılırmış. Bu tel parlak ve çoğunlukla gümüş olurmuş. Kına Gecesinden gelin kızın tellerinden alan genç kızların şansı açık ve evliliğe yakın olduğu söylenirmiş… Daha da eskiden göçebe kültürlerde “Gelin Teli” yerine dağlardan toplanan “Gelin Yemiş” i takılırmış. Bu yemiş kırmızı bir meyve olup top top durur ve bu toplar gümüş tel yerine gelin kızın saçlarını süsler ve evliliğin bereketli olacağı varsayılırmış… Gelin, süslenmesi tamamlanınca, kınanın yapılacağı salona, eve, bahçeye ya da kapı önüne getirilip bir sandalyeye oturtulur. Çocuklar başında pervane olur gelinin. Genç kızlar gelinin kına kıyafetini incelerken büyükler el öptürür hayır dua ederler… Kına başlar. Çalınır, çağrılır. Geleneksel birçok oyun türü icra edilir. Kâh kaşık çalınır kâh halay çekilir kâh çifte vurur kaşıklar kâh tek tek… Doyasıya eğlenir misafirler ama içten içe her kadında bir hüzün vardır. Çünkü her kadın bilir ki artık baba evine veda etme vaktidir. Kız anası hem ağlamaklı hem de gururludur… Davulların vurulduğu, deflerin gazete yakarak ısıtılıp derisinin gerildiği, yerin ayak sesleriyle inlediği vaktin sonuna doğru gelin kız, kız arkadaşlarının ortasına geçip oynatılır. Her yöre kendi geleneksel oyun tarzını gelinin de görmek düşündedir ve sonra gelin sandalyesine oturtulup başına işlemeli, pullu, kırmızı bir al örtülür. Bu örtünün altında “Gelin Ağlatması” denilen gelenek yatar. Kına Gecesi adabına göre gelin ağlatılacaktır. Sonra okşama dediğimiz bir ritüel başlar. Bir kadın gelinin başında onu duygulandıracak türküleri, deyişleri ve sözleri def eşliğinde yüksek sesle söyler; *** Atladı geçti eşiği Sofrada kaldı kaşığı Kızlar evin yakışığı Al kınan eline olsun maşallah Gittiğin yerde yüzün gülsün inşallah…(Annem’den) *** Bu duygusal deyişlerin ardından hüzünlenen gelin, al örtünün altında ağlamaya o ağladıkça misafirlerden “Yeter çok ağlama göz yaşı iyi değildir” diyenlerin yanında “Ağla ağla baba evinde bu son günün” vb. diyenler olur… Sonra evliği düzgün, hayırlı ele sahip olduğu düşünülen bir kadın tarafından kızın kınası karılır. Kınayı karan kadına “Kınacı” denilir. Kına hayır dua ile karılıp içine para koyulur. Kınacı kadın gelin kıza kına yakmak ister fakat gelin elini açmaz. Burada oğlan annesi devreye girer ve gelinin avucuna ya altın ya da gümüş para koyulmasını salık verir. Gelin avucunu açınca kına yakma başlar. Türküler, alkışlar, defler eşliğinde kına yakılır. Kızın arkadaşları ellerinde mum yanan tabaklarlar türküler ya da deyişlerle kızın çevresinde döner ve okşamaya eşlik ederler. Kınalı eline işlemeli bezler, yarım eldivenler takılıp, okşanan gelin oyuna kaldırılır. Bu genellikle def eşliğinde olur. Ağlamanın ardından hemen oynatılan gelin mutlanır ve hüznü hafifler… İşte böyle güzel bir kınaya katıldım yakın zamanda; Her yeri bayraklar, allar, tüllerle süslü bir salonda bindallı giyinmiş güzel gelinin eline kına koyan kadınların sözlerine, türkülerine eşlik edip “Kınamız kutlu gelinimiz mutlu olsun” Demek düştü bahtımıza…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.