BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Çok uluslu bir devlet olan Osmanlı 15. Yüzyıldan itibaren bugünkü Yunanistan’ın bir bölümünü oluşturan Mora’yı yönetmeye başlamıştır. Müslüman bir devlet olarak tüm Hristiyan mezheplere denge politikası uygulamıştır. Bu sayede Ortodoks Rumlar kimliklerini yitirmeden bugünlere gelebilmişlerdir. Fakat her devletin yaşadığı malum son Osmanlı’da da görülmüştür. 1683-1699 Kutsal İttifak savaşları neticesinde Mora bölgesi Katolik olan Venedik eline geçmiştir…                Moralılar kendilerine mezhep özgürlüğü tanımayan Venedik’e isyan etmişlerdir. Tabi isyancılar yenilgi sonrası Osmanlı’ya sığınmışlar ve devlette talebi geri çevirmemiştir. Bunun siyasi nedeni de vardır: Akdeniz’in kilidi olan Mora’nın Osmanlı’da kalması elzemdi. Osmanlının isyancılara yardımı sonrasında 1715-1718 arasında Avusturya ve Venedik ile iki cephede savaşılmıştır. Netice de Osmanlı Mora’yı hakimiyet altına almıştır. Her şey sütliman görülmektedir.

Ta ki… 1789 Fransız İhtilali yaşanmış ve Avrupa ulusları bağımsızlık naraları atarken Avrupa’nın gözdesi Rumların bundan nasipsiz kalmaları mümkün değildi. Osmanlıya isyan konusunda başı Sırplar çekse de Moralılar daha kısa sürede kesin sonuç almayı başaracaklardır. İlk isyan Romanya’da çıkarılmış fakat bu bölgenin halkı Rum isyanına destek vermemiştir. Çünkü kendilerine doğrudan faydası yoktur. Bu defa Rum ayaklanması Mora’da yaşanmıştır. Osmanlı isyanı Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım alarak bastırmak zorunda kalmıştır. İsyanın çıkmasından yararlanan Ruslar Osmanlıya saldırmıştır. Mora isyanı 1820’de çıkmış ve toplam 9 yıl sürmüştür. Sırplar ise 60 yıl isyan sonrası aynı neticeye ulaştılar. 9 nere 60 nere Yunan zekası deyip geçelim. Olay sonrası Mehmet Ali Paşa isyan bastırma karşılığında ödülü olan Mora’yı alamayınca isyan etmiştir. Bu defa Kavalalı olayı başımıza bela olmuştur. Birbiri ardınca gelen olaylar zinciri sonrasında Mısır Mehmet Ali’ye de yar olmamış ve İngilizler konuvermiştir.                                                                                    

Özetle: 100 yıl önce yardım isteyip canlarını sayemizde kurtaranlar 100 yıl sonra karşımıza isyancı olarak çıkabilirler. Batı hep kullanır. Akıl edip kullanılmayacak devlet adamları yetiştirmek şarttır. Siyasi ortamda dostluk ve kardeşlik yoktur. Dün önünde masumca oturan insanlar yeri geldiğinde başına belalar açabilirler. Osmanlı bu olay sonrası devletin tercümanlık vazifesini Rumlardan alarak kendi tercümanını yetiştirmeye başladı. Diplomasi ve bürokrasi de dil önemli, tecrübe daha önemli ama en önemlisi tarih şuuruyla yetişmiş devlet adamı olabilmektir. Rabbim geçmişinden ibret alanlardan olmayı nasip etsin.

Mustafa AK

Bozkır Anadolu İmam Hatip Lisesi Tarih Öğretmeni

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.