Herkesin haklı olduğu, işlenen en ağır cürümlerde bile faillerin kendilerini aklayacak gerekçeler bulup işin içinden sıyrılmaya çalıştığı bir dünyada, bu kadar suçun günahın sorumluluğunu kim üstlenecek?
Metaforların, rüyaların, sürrealizmin yönetmeni Faysal Soysal henüz vizyona girmeyen Ceviz Ağacı filminde(2020) bizi suç ve cezayla yüzleştiriyor. Doğup büyüdüğü kasabanın lisesinde edebiyat öğretmeni olarak görev yapan Hayati, hayatla bağlantısı dünyevi hırslar yönünden yeterince güçlü olmayan, başkalarını mutlu edecek hedefler açısından düşük profil çizen biridir. Kendi kararlarını hiçbir zaman kendisi alamamış, başkalarının onun için aldığı kararlara uyma edilgenliğini tercih etmiştir. Hikayeler yazan, ilk kitabıyla ödül almış bir yazar olarak yazmayı sürdürmekte de zorlanan Hayati’nin tutukluğunun içinde aşkın düşünceler saklıdır. İsmiyle müsemma bir şekilde hayatlanıp yeşerebilmesinin ne kadar sancılı olacağı ise film ilerledikçe ortaya çıkar.
Çocuk yaşta babasını kaybetmiş kasabalı genç bir edebiyat öğretmeni, üniversitede Rüya isimli bir kıza aşık olmuş ama ona açılamamış. Annesinin evlenmelisin! baskısıyla okula tayin olan resim öğretmeni Yaprak ile sanattan edebiyattan konuşabilmelerine tutunarak, zamanla sevmeyi umarak arkadaşlığını ilerletip evlenir. Filmde bu olağan yaşamın içindeki olağanüstülüklerin sade ve berrak bir anlatımla gözler önüne serilmesine tanık oluyoruz. Küçük bir kasabanın sakin akışı içinde yaşanan gündelik hayattan yola çıkan film, yerelden evrensele insanın karmaşık sergüzeştinin üzerindeki perdeyi kaldırır. Bir kez daha görürüz ki küçük bir ölçekte olan, yaşanan, varolan neyse, dünyanın her bir santiminde yaşananla aynıdır.

