6 Aralık 2025, Cumartesi
01:01
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Bu yazımda bir türlü bitirilemeyen Seyit Harun Camiinin restorasyon çalışmalarını işleyecek, yetkililerin dikkatini çekmeye çalışacaktım?

Zira Ramazan ayına bir hafta kala malum durum hiçte affedilir değildi? Ancak Abdullah Leblebici kardeş her yönü ile konuya sadece parmak değil, göğsünü basmış dolayısı ile ziyadesi de lüzumlu değildi artık, ancak kısaca değinmeden de geçemedim?

Özellikle ibadetini bu camide yapan çevre ahalisi ve esnafı oldukça öfkeli?

Onları daha çok ilgilendiren restorasyonun zamanında bitirilmemesinden ziyade kaybolan Seyit Harun silueti?

Gerçekten de öyle?

İçeriye girince başka bir camide gibi hissediyor sanki insan kendini? Her şey değişmiş üstelikte aslına uygun değil? Baştan savma, aceleci ve kalitesizlik göze çarpıyor?

Haliyle orada bulunan gözlemci vatandaşın dilinden şu cümle çıkıveriyor? ?Ben Camimi geri istiyorum??

Restorasyonun anlamı eski bir yapının yıkılmış, bozulmuş yerlerini aslına uygun olarak yenilenmesi ise; Yenilenen hiçbir şey aslına uygun yapılmamış? Üstelik rezillik dizboyu?

Kapatın gözlerinizi birisi sizi camiye kadar götürsün ve açın bakın başka bir şehir ve başka bir camide hissine kapılırsınız? Abartmıyorum durum aynen böyle?

Bir dönem aynı kaderi yaşayan Muallim Hane camiinin restorasyon çalışmalarına 1998 yılının temmuz ayında başlanmış aradan geçen bir yıla rağmen bitirilmemiş ve hatta terkedilmişti?

Seydişehir Mizan Gazetesinin eylül 1999 tarihli 5 inci sayısında ?Hacı Recep?in kemikleri sızlatılıyor? başlıklı haber ile konuyu sür manşet yaparak yetkililerin dikkatine sunmuştuk?

Şimdi kimlerin kemikleri sızlıyor, kim sızlatıyor bilmezlikten geliyorum?

Bildiğim tek gerçeği alenen söylüyorum? ?Caminiz geri gelmez artık??

SAYIN MÜFTÜM?

?Sayın Müftüm? başlığı altında, bu köşeden geçtiğimiz yılın Kadir gecesinin hemen sonrasında zat-ı Ali?nizden bir talepte bulunmuş? Yazımda Kadir gecesi günü Antalya camilerini şöyle tasvir etmiştim kısaca?

Metin Türker kardeşimle tabiri caizse Antalya?nın camilerinin altını üstüne getirdik. Kadir gecesinin manevi hazzını tattık gece boyu. Işıl ışıldı camiler. Berrak yüzler, ak benizler doluydu avlularda. Heyecan doluydu insanlar vaaz araları verilen molalar, tesbih namazını beklerken hissedilenler aşikardı mimiklerde gözlerde hissediliyordu?

Bütün bunları yaşarken Antalya gecelerinin alacakaranlığında. Tatil ışıltılarının manevi yansımalarında aklıma Seydişehir düştü hep. Biliyordum ki camiler teravih namazının ardından kapanmış sabah namazına kadar sessizliğe bürünmüştü...

Oysa özellikle Murat Paşa Cami avlusunda evlerde yapılan pasta, çörek, börek avlunun en geniş yerine kurulmuş çay ocakları Allah rızası kazanma adına tüm insanlara sunuluyordu. Birbirini kesinlikle tanımayan insanlar kucaklaşıyor. Kardeşliklerini ilan ediyorlardı manevi gecenin desteği ile.

Yer yer açılmış standların arkasında ekmek parası için ailecek satış yapan minik ellerin ve gözlerin pür telaşı ve yaşama sevinci artmış küçük çocuklara şahit olurken gecenin bereketi yansıyordu rızk beklentilerine sanki.. Mutluydular insanlar. Beklentisiz gönüller. Selam veren Gecen mübarek olsun diyen diller.

Antalya?da giysilerin fora olduğu mekanların tam ortasında yaşadığım birkaç gecenin ve Kadir gecesini bütün vericiliğini tattığım o anları Seydişehir?de görmek istedim. Aklıma bundan düştü memleketim.

Sayın müftüm ve ilgililer umarım önümüzdeki on bir ayın arkasından bu heyecanı tüm Seydişehir halkına tattırır ve hayır dualarına kardeşliğe vesile olurlar.? Diyerek de talebimi sunmuştum?

Her ne kadar Seyit Harun camii restorasyonu Ramazan ayına yetişmemiş olsa bile diğer camilerimizde bu manevi ziyafeti yaşatacağınız kanaatindeyim sevgili hocam...

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı