Seydişehir son yıllarda çok önemli gelişmelere sahne oldu. Ayrıntılarına girmek istemiyorum. İlçemizde yaşayan herkes hafızasını zorlamadan şahit olduğu gelişmelerin hepsini hatırlar.
Özellikle Alüminyum tesislerinin özelleştirilmesi ve değişen kabuk, ekonomik etkilerinin yanı sıra sosyal açıdan da gözle görülür farklılıkları beraberinde getirdi ilçemize? Önümüzde ki zaman diliminde daha da hissedilir hale geleceği kanaatindeyim.
Peki! Toplumun tümünü ilgilendiren konuların bugün ki sonuçlarından yola çıkarak, dün çözümünde izlenen usulleri başkalarının etki alanlarından çıkarak değerlendirdik mi hiç?
Birey, kurum, kuruluş yada gelişmelerin içerisinde yer alan, kendisini ilgili hisseden herkes, cürümlerini birleştirmeyi düşündü mü?
Düşünüldüyse neden etkili kuvvet doğmadı?
Parçalar neden bütünleşmiyor ve biz neden paramparçayız acaba?
Sorunların paylaşılması sorunu azalttığı veya çözdüğü halde, mutlulukların paylaşılması da sevinçlerimizi artıracağı bir gerçekse; biz neden böyleyiz hala?
Bu durumu Fetret devrinde yaşanan kardeşler arası mücadeleye benzetsem ağır mı olur diye tereddüt ettim ancak; ?Teşbihte hata olmaz? tezinden hareketle halimizi Fetret devrine benzetiverdim birden...
Ayrık otu gibiyiz adeta?
Allah aşkına, ?Seydişehir şu önemli konuda tek yürek olabildi? ?Taşlar aynı yere kondu? diyebildiğimiz, Başta payitaht olmak üzere, kurumlarımız ve kuruluşlarımız heyecanla birleşebildiler mi hiç? Mantığın hakimiyeti görüldü mü bir kere?
Politik kaygılara, koltuk sevdalarına dayalı, başkalarının mutsuzluğundan mutluluk çıkartma anlayışının hakim olduğu, bencilliğimizin en üst seviyesindeyiz sanki?
Eğer böyle olmasaydı ve bireysel kaygılarımızı şayet toplumsal kaygılara dönüştürebilseydik?
Bugün ölü şehir görüntüsünde mi olurduk acaba? ?Hadi canım sende? diyen varsa kafasını kumdan çıkarıp bir baksın sokaklarımıza, insin kan ağlayan esnafın yüreklerine?
Paramparça olmasaydık?Çoğu ilde bile bulunmayan koskoca futbol sahası sadece merasimlerde mi kullanılırdı? Toroslar?ın oksijeni ve atıl durumdaki spor tesisleri Selçuk Üniversitesi bünyesinde değerlendirilemez miydik acaba?
Bacasız fabrika Yüksek Okulun bir türlü başlanamayan ek bina bitirilemez miydi?
Alüminyumun yeni sahipleri ile Seydişehir?in arasını açanlar akli selime davet edilemez miydi? Özelleştirmenin acı reçetelerinin birinci müsebbibi olarak Cengiz kardeşlerin gösterilmesi ne kadar akli selim yaklaşımdı? Kime ne kazandırdı? Benimsenen bu usulün hem çalışanlara hem de Seydişehir?e ne faydası oldu?
Şimdiye kadar Organize sanayinde onlarca baca tüttürülemez miydi?
Keşke bizimde bir Ali Akkanat?ımız olsaydı da, onlarca okula binlerce istihdama vesile olsaydı demek geçiyor içimden?
Sorumluluk sahibi olanların, yada sorumluluğa talip olanların kapris yapma hakları yoktur.
Unutulmasın ki!.
Her hangi bir kurumda çalışan en alt birimdeki bir personelin verdiği hizmet, bir başka yerdeki genel müdürünün hizmetinden daha az olamaz, değersiz görülemez?

