Bir büyüğüm işgüzarlılıklara tepkisini ?sen bunu bilinde mi yapan yoğusa gafandan mı atan..? diyerek gösterir.
İş yapacağız derken çiş yapan; levreği, kadifeyi, çin çapağını bu sulara sokan yağ balığından bizleri mahrum bırakan?
Seydişehir ile özdeş bu güzelim balığı asimile eden faşist ruhlu iş bilmezler?
Dinize imanınıza söyleyin!...
Siz bu ne idüğü belirsiz, sinsilesi bozuk balıkları bizim kara sularımıza bildiğinizden mi attınız, yoksa kafanızdan mı salladınız?
Balık yasağının başladığı bu günlerde aklıma düştü yine ve ağzımdan çıktırıverdi bu sitemler.. Sürç-i lisan ettimse, yada edersem affola?
Birkaç kez, yok edilen yağ balığı ile ilgili makale yazdım ancak; ipleyen olmadı?
Yağ balığı merkezli önceki yazılarımı okuyan muhteremler belki de;
?Boğazına dursun?,
?Hay senin yağ balığına?,
?Her işi bitirdikte yağ balığı mı kaldı?,
?Get boğazına hamsi sok? gibisinden laflar ettiler. Bunlar tabi ki tamamıyla varsayım?
Bu yazımdan sonra da ?den den dediğini den? gibi tepkiler de gösterebilirler ama, bir türlü ?yazıyon yazıyon da ha bide bizi dinle? diyen yok?
Sayın Kaymakamım,
Sayın Belediye Başkanım,
Yağ balığı ile ilgili bir şeyler dendi, bir girişimde bulunuldu ve bundan haberimiz yoksa sizlerden Suğla?daki yağ balığı sayısı kadar özür dilerim?
Hiçbir araştırmaya vesile olunmadıysa, girişimde bulunulmadıysa da acep neden diye sorma hakkımı kullanırım. Ve çim çapağı sayısı kadar sitem ederim?
S.Ü. Meslek Yüksek okulunun çiçeği burnunda müdürü Sayın Yunus Çengeloğlu, sizden hassaten rica ediyorum.
Selçuk Üniversitesinin Su ürünleri bölümü olmayabilir ancak; diğer üniversitelerle ortak bir çalışma yaparak asimilasyona uğrayan yağ balığımızı tekrar kazandırabilmenin yolları varsa bir Seydişehir?li olarak el atın nolur?
Konu hakkında Başta kaymakamımız Dr. Necdet TÜRKER, Belediye Başkanımız İbrahim HALICI?yı bilgilendirin sizin el attığınız yere kol atsınlar?
Sakın yanlış anlaşılmasın. Mesele yağ balığı değil, kaybolan değerlerimiz. Geriye dönüp derin bir iç çekerek , Leblebiyi nasıl bitirdiğimizi, suğla?nın sömürülüşüne nasıl seyirci olduğumuzu, alüminyumun nasıl iç edildiğini, değerlerimizi değirmen gibi nasıl öğüttüğümüzü hatırlarız?
Leblebinin yerine bir tutam nohut ekemedik..
Suğla?nın yerine bir maşrapa su katamadık?
Alüminyuma asla çare olamadık?
Bari yağ balığımızı yaşatalım?

