Hoş sedaydı Kazım amca?.
Kendine has şivesiyle buyur ederdi müşterilerini..
Lezzetin bedelini tahsil ederken; masa ile duvar arasına zorla yerleştirilmiş koltuğuna yarım yamalak oturur ve hemen giriş kapısında ki yerini yine alırdı?
Ve davete her seferinde ki gibi bas tonla başlardı?
Buyyın beyler buyyın, buyyın, bıyyın, bıyyın?
Müşteri içeri girerken en tiz şekli ile sonlandırırdı ?
Biyyın, beyler biyyın, biyyın, biyyın?
Güvecin damağımda kalan tadını O?nun dilinden, mahdumları sevgili arkadaşım Yahya?nın kepçesinden, Şeref Kalfaoğlu?nun ikramından tattım. Tatmayan varsa bu vesile ile tavsiyem olsun. Lezzet değişmedi. Tek fark kapıda artık buyrun diyen yok.
Davet bu kez benden? Buyrun beyler buyrun?
Konu Kazım amcanın lokantası değil elbette ama, nedense hafızamda birden canlanıverdi? Makalemle ilişkilendirdim ve giriş oluverdi yazıma. Mekanın cennet olsun Kazım amca?
Antalya yolu malumumuz?
Günde on binlerce araç geçiş yapıyor. Şehir merkezi yada centrum levhalarını tınlayan yok..
İlçemize sağladığı girdi; sadece ve sadece Seydişehir hudutları içerisinde bulunan yatırımcılarımızın verdiği hizmetlerin karşılığı ile sınırlı.
Onlarda olmasa ne giren var, ne çıkan?
Sözüm O ki.! altın yumurtlayan bu yoldan Seydişehir yeterince faydalanamıyor. Kendi lehçe ve şivemizle söyleyeyim? Tabiri caizse ?Bi sürü tomafil akıyor, bizde bakıyoz?
Bu konuya, başta Kaymakamımızın, Belediye Başkanımızın ve diğer ilgililerin dikkatlerini çekmek istiyorum?
Burnumuzun dibinden on binlerce araç geçmesine rağmen, şehrimize meraktan yada ihtiyaçtan giren araç sayısı günde bir yada ikidir. Yada hiç yoktur?
Varsayalım çevre yolundan günde10 bin araç geçiyor. Cazibelerimizi yol güzergahında belirginleştirerek ve araçların yüzde birini ilçe merkezine yönlendirebilmiş olsak... Seydişehir?e günde yüz araç girer.
Tasavvur edebiliyor musunuz? Şehir merkezinde bu kadar aracı ve katkılarını.. Kaldı ki transit geçiş yapan araç sayısının on binin birkaç katı olduğu söyleniyor.
Biri 700, diğeri 500 yıllık iki camimiz?
Öf denilebilecek serinlikte Kuğulumuz?
Turizm sektörüne ve reklama ihtiyacı olan leblebimiz?
Alüminyum tesislerimiz?
Az sayıda da olsa sarı levhaya sahip tarihi eserlerimiz... Vesaire, vesaire?
Bu cazibelerimizi kullanarak transit seyreden araçların asgarisi de olsa, şehir merkezine çekebilir miyiz acaba?
Ne dersin Kazım amca, sana danışık?
Yol kenarına nöbetleşe dizilsek ve en tiz nidayla Biyyın, beyler biyyın, biyyın.. diye koro halinde avazımız çıktığınca bağırsak?
Sağ yapıp, sola kırıp bize doğru gelirler mi acaba?

