6 Aralık 2025, Cumartesi
07:05
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Tarım üreticilerimizin yaşayacakları susuzluğa şubat ayı içerisinde Toroslar gazetesi, Seydişehir Haber ve Konyanın sesi internet sitelerindeki köşelerimden ?KURU TEHLİKE? başlıklı yazımda işaret etmiştim.

 

Yazımda hiç kimseyi hedef almadığım halde düşmana mukavemet gösterircesine yapılan basın açıklamasını hatırlıyorum?

 

Hiç bir anlam da verememiş ve yadırgamıştım?

 

Ayrıntıya girmek istemiyorum fakat,  önyargılarla yapılan bu açıklama,  bugün susuzluktan tarlası ile birlikte dudakları çatlayan çiftçilerin çilesine maalesef derman olamadı?

 

Mahsulünü münavebe ile 15-20 günde sulayabilen ve hatta kanalizasyon suyuna muhtaç kalan çiftçilerimizin sesi uzaktan polifonik gelebilir ancak, gerçek ses pekte öyle değil?

 

Çiftçi kan ağlıyor. Yalvar yakar su buluyor. Mahsulünü nemlendirecek kadar suyu buldu mu şükür diyor? Bir daha su vermeyi düşünüyorsa zırnık su kalmadığını da biliyor?

 

Sabaha kadar elinde kürek kanal kenarlarında tarlasına bir gıdım su akıtmaya çalışanlara bizzat şahidim, kavgaların bini bin para? Öfkelerin haddi hesabı yok?

 

Hal böyleyken hemşerim İbili?nin dediği gibi ?Her bişeycik tamam? mı? Diyelim... Hasan efendi yerlerine, süzekliğe, ayrı belişiklere, gara toprağa ihanet mi edelim?

 

Bugün bölgemizde yaklaşık 30 bin hektar arazi sulanması gerekirken sulanabilen arazi  zorlamalarla, kişisel çabalarla 8 bin hektarı geçmiyor. Bu vahim bir durumdur?

 

Yani dostlar?

 

Seydişehir ve civarında rızkını topraktan kazananların önümüzde ki yıllar susuzluğunun daha da artacağı bir gerçek?

 

Beyşehir gölünün eşik kodunun yükseltilmesi halinde rica minnet gelen suyun her geçen yıl daha da azalacağı ise diğer bir gerçek?

 

Diğer yandan?

 

BSA kanalı bitirilmiş olsa,

 

Seydişehir Suğla cazibe sulama projeleri tamamlansa bile,

 

Beyşehir gölünü besleyen su kaynaklarının gittikçe azalması, Beyşehir gölüne endeksli üretilen projelerin bölge çiftçisine çokta yarar sağlamayacağı kanaatini gittikçe güçlendiriyor? 

 

Kaldı ki..!

 

Göl içerisinde ki düdenlerden kaçan sularının önlemi, teknik çalışmalarla alınması gerekirken, tarımsal sulamaya daha az su verilerek göl kurtarılmaya çalışılıyor. Yörük sırtından kurban kesmekte bu olsa gerek?

 

Beyşehir gölünden su güldür güldür aksa bile Seydişehir cazibesine su taşıyacak kanalın ödenek yetersizliğinden 2008 yılında yaklaşık 2 kilometrelik kısmının yapılabilmiş olması ise madalyonun diğer yüzü?

 

Peki ne yapılmalı?

 

Yağışı bol olan bir coğrafyadayız. Kendi göbek bağımızı kendimiz kesmeliyiz?

 

Beyşehir gölüne bağımlı projeler gerçekleşe dururken, bölgemizde gölet olabilecek mekanlar titizlikle ele alınmalıdır.  

 

Bölge çiftçisini Beyşehir gölünden gelecek suya bağımlılıktan kurtarmak için alternatif kaynaklar araştırılmalıdır. Dün yapılan göletlere yeni göletler eklenmelidir...

 

Ödenek yetersizliğinden ağır çekim ilerleyen projeler bir an önce bitirilmelidir?

 

Gerekirse sulu tarıma alternatif bitkilerin üretilmesi için teşvikler sunulmalıdır?

 

Bize bir değil bir çok gölet gerek?

 

Ve bütün bunları kim yapacaksa yapmalıdır?

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı