Seydişehir bütün katmanları ile küçülen halini konuşuyor. Dedi kodu bölümleri hariç yerel sohbetlerin önemli bir bölümü ?ne olacak bu şehrin hali? kıvamında gerçekleşiyor.
Herkes bildiği, gördüğünce fikir üreterek çorbada tuz miktarı katkıda bulunmak istiyor. Çareler üretilmeye çalışılıyor. Niyetler halis.. Peki bu ahvalin sonuç getirici yönü var mı?
Metre karelik alanlarda ortaya attığımız, dilimizden çıktırıveren basit gördüğümüz yada basit karşılanan ama oldukça önemli çoğu fikrin hayata geçirildiği vaki mi?
Cevaplar kesinlikle birinci soruya yok, ikinci soruya hayır şeklinde olur. Alt yapısı olmayan, dar mekan fikir alışverişlerinin ömrü o anlık, etki alanı ise fikir atanların cürmü ile sınırlı kalır.
Eğer bu görüş yanlış olsaydı, sokak sohbetlerinde kesilen ahkamlar kapladığımız alanın ötesine geçebilseydi, Seydişehir bugün itibari ile alüminyum yan sanayinde ülkenin lokomotifi olabilirdi. Olamadık çünkü; bizim kapasitemiz bu imiş ve maalesef cürmümüzle sınırlı kaldı?
Hafif sanayi bölgesinde yüzlerce kişiye istihdam kaynağı olan, ilçe ve ülke ekonomisine katkıda bulunan onca imalatçımızın varoluşu çok yakın tarihlidir. En eskisi 8-10 yıllıktır. Birincil alüminyum üretiminin 1971 olduğunu düşünürsek aradaki 30 yıl heba olmuştur.
Geriye dönüp heba olan bu otuz yıla ağıtlar yakmanın kar getirmeyeceğini biliyorum. O halde ne yapmalı? Seydişehir özelleştirme davasının neticesine endeksli, geleceğe mahkum bekleyişi mi seçmeli?
Yoksa..!
Eti alüminyum A.Ş nin bu durumunu kendi seyrine bırakıp, yeni projeler mi üretmeli?
Net cevap: Ye-ni pro-je-ler ü-ret-me-li?
Peki bu projeleri kim üretecek? Sanayicimizin, ne yapacağına karar veremeyen yastık altı kuru paralı zenginimizin sermayesini değerlendireceği atraksiyonları, manevraları kim öngörüp önderlik yapacak?
Bunun için aklıma gelen ilk makam Kaymakamlık makamı, ikinci makam ise Belediye Başkanlığı? Diğer önemli ve olması elzem unsur ise Sivil Toplum Kuruluşları, ayrıca Üniversitedir?
Bu iki makamın önderliği ve dürtüsüne ihtiyacımız var?
STK?ların ise hali hazır durumu bilimsel nitelikte değerlendirip şehrimiz her türlü alanda hangi projelerle durağanlıktan kurtarılır ufuk ötesi çalışmalar yapmalıdır.
Mesela?
Avrupa Birliği Hibe fonlarından Seydişehir ne kadar yararlanabildi? Fon hakkında yatırımcımız yada parası olanlar ne kadar bilgilendirildi? İlçemizde ki STK?lar AB fonlarından ne kadar faydalandı? Fon ve projelerini etkin takip etti mi? Üyelerini uzman kişilerce bilgilendirme fonksiyonunu yerine getirdiler mi?
Bildiğim kadarı ile şu ana kadar AB fonundan yararlanan sadece Seydişehir belediyesi oldu? Arıtma tesisleri için ürettiği proje ile 60 milyon YTL tutarında fayda sağladı ? Onun dışında AB hibe fonundan birkaç firma küçük ölçülerde faydalandı?
Halbuki, AB hibe kredileri, özellikle dernekler, vakıflar, araştırma merkezleri, sivil toplum örgütleri, eğitim kuruluşları gibi toplumun geneline fayda sağlayan kuruluşlara daha kolayca veriliyor.
Ülkemizde iller bazında yapılan AB hibe programlarının dağılımda aslan payını Van ve Konya almış. Van 171 proje ve 16 milyon euroluk bütçeyle birinciliği alırken, onu ilimiz Konya 165 proje ile izlemiş? Seydişehir?in 165 projenin içindeki yeri ise kayda değmeyecek ölçüde küçük?
Seydişehir?in Eti Alüminyum A.Ş?den sonra bel bağladığı KOBİ?ler, bu fonlar sayesinde atağa kalkabilir. Çeşitli projeler ile AB?den sağlanacak fonlar, kalkınmamızın anahtarı olabilir. İşte bu anahtara ulaşmanın yolu bilgilendirmeden geçer. Onu da yapacak olan Kaymakamımız ve Belediye Başkanımızın önderliğinde STK?lar ve S.Üniversitesi Meslek Yüksek Okuludur.
Sözün özü dostlar sosyal problemlerimizin ortadan kalkması için özellikle STK?lar vizyonu eksik ve içine kapanmış olmaktan kurtulmalıdırlar.
İlçebayımız ve Şehrül-eminimizin arz etmeye çalıştığım kalkınmanın anahtarlarına ulaşma yolunda oynayacakları rol ise çok önemli.
Onların sosyal problemlerin ortadan kaldırılması ve Toplumsal barışın daha iyiye götürülmesinde ki önemleri farkında olamadığımız kadar büyüktür?
Onlar baba rolünü vakit kaybetmeden en gerçekçi halleriyle üstlenmelidirler?

