Aksakallı, kolları dirseklere kadar mütemadiyen sıvalı, hep gülümseyen, şeker yükünde, yiğit edasında bir yaşlı Serdar amca?
Yaz kış çizmeli, elleri hep nemli, koku deryasını tütühaneye çeviren elinden emekli, sıfır kompleksli dadaş mı dadaş, güzel karakterli, hem koldan hem bacaktan paytak tonton bir adam?
Yılları Arasta sokağının pas kokulu nihayetinde geçti. Gani gönüllü, neşe ambarı, sürekli pozitif, yüzlere tebessüm bırakan güzel bir şahsiyet el hasıl?
Geçtiğimiz günlerde bir esnaf arkadaşımın işyerinde eksik olmayan gülüşü ile ilişiverdi yanıma. Omzuma düşen eliyle kuvvetine, ?nassın gardeşim? diyen diliyle tevazusuna şahit olduğum bir andı?
Kollar yine sıvalı, yaşına rağmen dinamik her hareketinde ?zınk? sesi çıkaran edadaydı yine. Elleri ve dirsekleri arasında ki kuvvet karşıdan okunuyordu.
Yokladım şöyle bir pazılarını. ?Maşallah Serdar amca? dedim.
Umduğumdan da güçlüydü. Bir hatırasını anlatmaya başladı hemen Erzurum ağzıyla, heyecanla?
?Sabahın erken saatleriydi. Yüznumaramı temizleme telaşında iken üç genç belirdi kapıda. Gözleri uykuluydu. Kim tarif etmişse bulmuşlar arastadaki fakirhaneyi. ?Hoş geldiniz gençler? dedim. İhtiyaçlarını giderdiler ve ücretini ödemek için fakirhanenin kasasına yanaştılar. Pek efendi görünüyorlardı.
Hayırdır gençler? Buralı değilsiniz. Yolculuk nereye? derken, çaktırmadan göz ucuyla da süzdüm onları. Güçlü görünüyorlardı. Sporcu gibiydiler.
?Amca biz bilek güreşçisiyiz. Antalya?ya Türkiye şampiyonası var oraya gidiyoruz? dediler. Gözüme kestirmiştim onları.
?Bu ihtiyarı yenebilir misiniz? Dedim.
Şaka yaptığımı düşünerek ve hafiften küçümseyerek baktılar bana. Israrcı oldum ve kendilerinden emin bir şekilde çöktüler oldukları yere. Pek fazla zorlanmadım. Üçünün bileğini de yere serdim.
Üzüldüm, gençlerdi, sporculardı ama sabah siftahıydı. Şaşırdılar ummadıkları bir mekan ve zamanda beli bükük bir ihtiyar bileklerini büküvermişti. Uykuları da açılmıştı bu arada. Yüznumara ücretlerini de almadım. Allah bileğinize kuvvet versin dedim ve alınlarından öperek yarışmaya uğurladım onları. Saygıyla ayrıldılar yanımdan.
Aradan yıl geçti ve bir sabah yine aynı gençler belirdi kapımda. Kucaklaştık. Ayak üstü hasbıhalle geçtiğimiz yılki anıyı yad ettik. Gençler bilenmişlerdi bana. Hadi serdar amca şu bilek güreşini bir daha yapalım dediler ve çay ocağına geçtik. Gençler bu kez daha güçlüydü. Takatim azalmıştı. Bileklerim yanıyordu sanki, birisine yenildim ama ikisine yenilmedim.?
Serdar amcayı bu yönü ile tanımıyordum. Bildiğim tek yönü elvani çeşit kokuların arasında geçen ömrüydü. Arastanın aksakallı tevazu yüklü dadaşıydı bende.
Hülasa 29 Martın hizmet yarışçıları hummalı bir şekilde çalışırken, Serdar amcanın bilek güreşini duyurmayı manidar buldum.
Umarım bilekler zorlanır, biraz yanar ama asla kırılmadan sonuç saygıyla kabullenilir. Bükülemeyen bilekler öpülür.
Kazanan Şehrül-eminimiz kolları dirseklere kadar sıvayıp ilçemizin genç Serdar?ı olur?

