Düşünen ve okuyan insanlar olarak doğruları arayıp bulmaya, doğru yola gitmeye, doğrularla beraber olmaya, okuduğumuz eseri ön yargılardan sıyrılarak gerçeğe varmak lazımdır. Böylece eserin sahibi Seyyid Harun Veli Hazretlerini ve eser hakkında araştırma yapan kalem sahiplerini incitmemiş oluruz.
Asya Türkistan?ı horasan bölgesinden anadolumuza akın eden hak erenlerini mucize boyutunda değil de keramet boyutunda değerlendirmemiz lazımdır. Keramet nedir? Mucize nedir? Bu iki terimi iyi bilmek lazımdır. Akaid-i Ömer nesefiyye göre mucize , ?aciz kudretsiz? kılmak anlamına gelir. İslam ıstılahında ise, Allahü Tealanın Peygamberliğini ilan eden peygamberlerine, onları davalarında doğru çıkarmak için göstermiş olduğu tabiatüstü hallerdir. Nitekim peygamberimiz nübüvvettini müşriklere kabul ettirmek için birçok insanüstü mucizeler (Allahın?ın yardımıyla) göstermiştir.
Keramet ise peygamberlik iddiasında bulunmayan, fakat dinin bütün hükümleriyle tamamıyla amel eden Salih kimselerden zuhur eden harikalardır. Bu harikalar o Salih müminlerin velilik mertebesine ermiş olduklarını gösterir. Keramet sahibi veli, kerametini kendisi bilmez, kendisini ziyaret edenler tarafından anlaşılır. Keramet sahibi ben keramet göstereceğim iddiasında bulunmaz. Böyle iddiada bulunan kişileri velilerin kutbu piri Cüneydi Bağdadi hazretleri onların yalanlarını şu tarihi sözüyle dile getirir.?Nil nehrinin üstünden yürüyerek geçtim iddiasında bulunan kimse hokkabazlık yapmış olur?
Dünya emirliğini uhra sultanlığına tercih eden SEYYİDHARUN Veli hazretleri, Orta Asya Türklerinin veliler başbuğu Ahmet Yesevi hazretlerinin tasavvufu düşüncesinde kendini bulmuş tarik olarak nakşinin Halit koluna mensup olarak o silsileyi takip etmiştir.
Rahmetli Mehmet Önder beyin Seydişehir tarihinde belirttiği gibi Asya?dan Anadolu ya aralıksız yapılan göçler, mogollarınn ellerine geçirmeleri ve idareyi ellerine almalarıyla endişelenen Seyyid Harun Veli Hazretleri manevi işaretle Anadolu?ya özellikle batını dünyasında keşfettiği kendi ismiyle anılan seyyid şehrine gelmiş Eşrefoğlu beği ile temaslardan sonra onun hayranlığını kazanarak bu güzel yurdu biz nesillere armağan etmiştir.
Peygamber efendimizin torunlarından İmam Musa Kazım hazretlerine uzandığı da yazılırdır.
Kendisi alevi insanımıydı. ?
Aleviliği bilmeden düşünce hayatı, SEYYİD HARUN Veli hazretlerinin, Hacı Bektaşi Veli?ye dayandırılması Yesevi düşüncesi Hacı Bektaşi ile buluşturulmasını yadırganmamak lazımdır. Sünnet yolunda oniki tane hak tarikat vardır. Bunların yaşayış metotlarında tabii ki farklılıklar vardır.
Alevilik nedir?
Alevilik halife Hz. Ali?nin soyundan gelen, onu diğer sahabeden ve diğer üç halifeden üstün tutan mezhebe mensup kimse Alevilik düşüncesi, ister açıkça, ister gizlice, Hz Ali?ye uyup onun Kuran?daki Nas ve Resulullah (sav) vasiyetiyle imamlığa tayin edildiğini ileri süren; imametin onun soyundan çıkmayacağına inanan ve onu diğer sahabelerden üstün gören zümrelerin başlattığı fikir ve siyasi kavgalarla ortaya çıkan hareketlerin genel adıdır.
SEYYİD HARUN Veli hazretlerinin birkaç menakıbı yayınlamıştır.
Bir öğretmen kardeşimiz değişik kaynaklardan esinlenerek Hacı Bektaşi Velinin SEYYİD HARUN Veli hazretleriyle aynı soydan aynı akaidden geldiğini yazıyor. İkisi de İmam-ı Cafer?e dayandığını böylece SEYYİD HARUN Veli Hazretlerinin Caferi mezhebindendir fakat İran ile ilgisi yoktur. Hoca Ahmet Yesevi ekolünün müritleridir? diyor.
Bizim görüşümüz;
Elimizdeki menekıbeler gerçek tarihi yansıtmaz, ismi üstünde menekıbedir. Efsanelerle folkloruyla kültürümüzü süsler, bizlere mistik dünyanın kapılarını açar. Yanılgılar bile olsa bu hususta kalem oynatan zatlara saygı duyarız. Tartışılmanın ufuklarımızı açmaya vesile olur.
Yunusumuz ne diyor.?Bizim düşüncemiz onun düşünceleri, bizi onun yoluna (merkeze) götürür, yollar ayrı olsa da. Merkeze çıkar?
Mevlana?mız ise
?Yetmiş iki millet sırrını bizden dinler.
Biz bir perdeden yüzlerce ses çıkaran bir neyiz.?

