Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetli erenler ve dahi erenlere gönül verip, erenleri sevenler.
Malumunuz olduğu üzere “Allah dostları”, yüce dinimiz İslam’ın zahir ve batınını ikmal etmiş, nefsani arzularını bertaraf etmiş, zühd ve takva yolunda değişik merhaleler ilahi kameranın altında görüp Peygamber (s.a.v.) Arafat’ta bizlere emanet buyurduğu güzellikler içerisinde hâl ve ahlakını önce kendisi sonra yaşadığı yere kısacası tüm dünya’ya yayan birer temsilciler...
En emin beldenin en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’in tebliğ ve irşad vazifesini yerine getiren ve devam ettiren gönül rehberi,mihraplardan, minberlerden, kürsülerden ve minarelerden İslam'ın rahmet dolu mesajlarını milletimizle buluşturan, insanlarımızın hüznünde ve sevincinde yanında olan, bu uğurda ADANMIŞ bir şekilde emanet aldığı görevini ifa etmek için gayret gösteren din görevlisi hocalarım ve mesai arkadaşlarım, Camiler ve Din Görevlileri Haftanızı tebrik ve tebşir eder, bu mukaddes görevde Camilerimizi inşa eden hayırseverlerimiz ve camilerde görev yapan hocalarımızdan baki hayata göçenlere Allah’tan rahmet, hayatta olanlara hayırlı başarılı görevler diliyorum.
Bizi kendilerinden biri olarak gören ve1-7 Ekim tarihleri arası Camiler ve Din Görevlileri Haftası nedeniyle, bizleri evimizde ziyaret ederek şereflendirenve 22 yıl bil fiil Yalıhüyük’tekigörevimin dışında düğün, cenaze, taziye, asker uğurlama, inşaatlar ve hasta ziyaretlerinin yanı sıra Cuma günleri kürsü ve mihraplarda şerefle görev yaptığım Yalıhüyük İlçe Müftüsü SayınEnes SAYAR hocama, VHKİ Sayın Mücahit KOLUKISA’ya sonsuz teşekkürlerimi bildirir. Bizleri memnun ettikleri için kendilerinide Hz. Allah (c.c.) memnun eylesin. Hayırlı hizmetlerinde muvaffak eylesin.
En emin beldenin en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) hayatının bütün alanlarını iman, ahlâk ve ibadetle yoğurarak insanlığa eşsiz bir örneklik sunmuştur. Onun örnekliği sadece müslümanlar için değil, adalet ve merhamet arayışında olan bütün insanlar için bir ilham kaynağı olmuştur. Allah Resulünün Rabbisine olan derin bağlılığı, samimi kulluğu ve ibadete verdiği büyük değer, onun risalet yolculuğunun en belirgin yönlerinden biri olmuştur.
Hiç şüphesiz camiler sadece namaz kılınan bir mekân değil, aynı zamanda bir kongre merkezi, kardeşliğin, ilmin, irfanın, dayanışmanın ve ümmet bilincinin kalbi olmuş, mescide olan sevgisi ve cemaate verdiği önem, müslümanlarınmüminlerin gönüllerinde cami hayatın merkezi olarak icra edilmiş ve yerleştirmelerine vesile olmuştur.
Müslümanların müminlerin hayatlarında en temel kimlik göstergesinamaz ise, onlar için en temel kimlik göstergesi olarak yer almıştır.
Tarih boyunca müslümanlar, bu nebevi örnekliği takip ederek camileri yalnızca ibadethane değil, aynı zamanda ilim, kültür, dayanışma ve hizmet merkezleri hâline getirmiştir. Vakıflar ve medreselerle bütünleşen camiler, her yaştan insanın ihtiyaçlarına cevap veren rahmet yuvaları olmuştur.
Unutmayalım ki, yarenlerim içinde yaşadığımız ve Hz. Allah (c.c.)’nun yaptığı, yarattığı bu kâinat, en büyük ve muhteşem bir cami ve mabettir. Öyle bir mabed ki kâinat denilen bu muhteşem mabedin tavanına baktığımızda muhteşem ay, güneş ve yıldızlarla Allah’ın varlığını ispatlayan yaldızlı gök kubbe. Tabanı ise her mevsime göre sergi ve renkleri değişen yeryüzü halısı. İşte o muhteşem kâinatın mimarı ve mühendisi hiç şüphesiz Hz. Allah (c.c.)’dur. Bakınız Rabbimiz (c.c.) İsra 44’te “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih ederler. O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Fakat siz onların tesbihini anlayamazsınız. O halimdir. Bağışlayıcıdır.”buyurmaktadır.
Ayrıca, “Ben cinleri ve insanları, başka değil, sırf bana kulluk etsinler diye yarattım.”
Dolayısıyla Hz. Allah (c.c.) kâinatın içinde olan insanları ve cinleri kul olarak yaratmıştır. Ona ibadet etsinler. Kulluk etsinler diye.O’nu tanısınlar diye. Tıpkı Miraç’a davet şekli olan “KULU MUHAMMED’İ” gibi. O zaman Allah’ı anan ve anlatan insanoğlu ibadetle meşgul olduğu ibadethanede günah işleyemez, içki içemez, haksız yere insanları katledemez. Kan ve gözyaşı dökemez. Cinayetler işlenmez, kumar oynanmaz, uyuşturucu kullanılmaz, açık saçık veya giyinmiş çıplaklar olarak, farzı itip tarz’la dolaşamaz, kimse kimsenin hakkını yemez, kimse kimsenin namusuna yan bakmaz, hırsızlık, yolsuzluk, arsızlık, yalan, iftira, aldatma olmaz. İşte bunların olmadığı bir dünya cennet olur cennet.
Sanki kötülüklerin işlenmesine bizler sebep olduk galiba. Çünkü biz müslümanlar, özellikle de peygamber varisleri olan din görevlilerimiz insanlara kâinatın bir mescid, bir cami olduğunu galiba kendimiz yeterince anlayamadık. Ve anlatamadık.
Mesela, Ahmet efendinin yaptırdığı bir camide meyhane, kumarhane, zinanın yapıldığı yerlere karşı çıkarız değil mi? Peki Allah’ın mescidi olan kâinatta neden bunca günahlar aşı kere işlenmekte. İçki, kumar, Zina, fuhuş, ırkçılık, cinayetler neden oluyor o zaman? Cevabını almak üzere o soruyu hiç kendimize sorduk mu? Demek ki bizlerin eksikliklerimizden, gevşekliğimizden, bananemizden kaynaklanmaktadır zannımca. Bakınız Enes bin Malik (r.a.) diyor ki, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyururken dinledim. Şüphesiz yüce Allah buyurdular ki ben yeryüzü halkına azap etmek istiyorum da üç şey beni kararımdan caydırıyor. Nedir o üç şey...
a)-Mescitlerimi imar edenler, yapanlar, onaranlar ve mescitlerde toplanıp namaz kılmakla, iman ve Kur’an dersleri yapmak suretiyle mescitleri, camileri şenlendirenler.
b)-Benim rızam için birbirlerini sevenler.
c)-Gecenin ilerleyen saatlerinde kalkıp teheccüd namazı kılanlar, seher vaktinde tevbe edip bağış isteyenler. Dolayısıyla, zaman zaman dini değerlere karşı yaşanan duyarsızlık, alakası olmayan kişi veya kişilerin cami ve cami görevlisinin ve namazın ehemmiyetini gölgeleyebilmektedirler.
Buna rağmen günümüz müslüman genç ve yaşlılarının davranışlarına baktığımızda, maalesef Allah ve resulünden fersah fersah uzaklaşmakta olup, biz din gönüllülerine çok büyük sorumluluk düşmektedir. Öyle ki, gerektiğinde, 2 namaz arası esnafını tanımak. Komşusunu tanımak. Muhtaçları, hasta ve kimsesizleri tespit için kapı kapı dolaşmalıyız. Kim neyi sever veya sevmez. Hangi konuya meyillidir. Hangi konuda tuzağa düşmüştür. Düşürülmüştür. Hangi konuda başarılıdır. Bu insanlara ben camiyi, caminin içerisini, secdeyi, sehiv secdesini, secde ettiği Allah’a secde etti diye onlara cenneti nasıl sevdiririm bu düşüncelerle hizmete daha çok ehemmiyet vermeliyiz.
Bu uğurda canla başla başkanlığımız bünyesinde çalışan gerçek manada ADANMIŞ din gönüllülerin haftasını tebrik ediyorum. Bu hafta vesilesiyle, yeryüzünde küfrün, cehaletin yok olmasına, dünyanın KANREVAN değil, çocukların koşup oynadığı bir gülistan olmasına, başta Gazze, Filistin ve tüm dünya müslümanlarının halasına, küffarların zelil ki, Efendimiz (s.a.v.) “Küfür tek millettir.” buyuruyor. O habibin hatırına küffarları kahru perişan eyle Allah’ım. Akıttıkları kanlar kadar kanlarını akıt Allah’ım. Bıraktıkları açlar kadar aç bırak Allah’ım. Başta büyük şeytan ABD olmak üzere, “Yıkılasın ey İsrail, enkazını göreyim. Sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim.” İsrail ve destek veren kâfirleri, yangın felaketleriyle, sel felaketleriyle, deprem felaketleriyle, rüzgâr felaketleriyle, batır yerin derinliklerine Allah’ım. Onları yok eyle Allah’ım. 72 değil maalesef 172 fıkraya ayrılan müslümanlara birleşme şuuru ver Allah’ım. Kur’an’ın etrafında, Kur’an’ın hâkim olması çabasında birleştir Allah’ım. Haftamızın birleşmemize vesile olmasını, bizleri yoktan var eden. Varlığından haberdar eden. Şekil veren, rızık veren. Takvaca kimilerini kimilerinden üstün kılan Rabbimiz (c.c.)’dan niyaz ederken, 1-7 Ekim tarihleri arası Camile ve Din Gönüllüleri Haftası münasebetiyle, İslam’ın evrensel mesajlarını insanlığın idrakine sunan, hiç şüphesiz en zor vazifelerden biri, düğünde sevinen, cenaze, hüzün, hastalardan gönül alan, gece gündüz mesai içerisinde olan ve o mesuliyeti hissedilerek din hizmetinde bulunan ve o hizmete ADANMIŞ, bu şuurla mihrap, minber ve kürsülerinde görev yapan mihrabı ile nübüvveti, kürsüsü ile eğitim camiasını, minberi ile devleti temsil eden, Din Gönüllülerimizin Camiler ve Din Görevlileri Haftasını tebrik ve tebşir ederim. Ahirete göçmüş olanlara Rabbimiz (c.c.)’dan af ve mağfiretine nail olmasını niyaz eder, bizleri de hayırlı dualarına ortak eden İlçe Müftüsünden vaizine, İmamından Müezzinine, Kur’an Kursu, Hizmetli ve şoförüne şükranlarımı sunarım. Selam ve dua ile.
Yusuf ÇAKICI
Seydişehir/ KONYA

