15 Aralık 2025, Pazartesi
03:16
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Yarın B. Amerika’da Başkanlık Seçimi yapılacak..

Donald Trump’ mı, ‘Joe Biden’ mı seçilecek?’ diye müşterek bahis oyunları oynayanlar bile var, dünyanın çeşitli merkezlerinde.

Seçim çalışmalarının son kertesinde, iki taraf da tabiatiyle kendisinin kazanacağını iddia ediyor.

Ama, Trump’ın, seçim sonuçlarını kabullenip kabullenmemek gibi bir tavır geliştirme ihtimali açıktan konuşuluyor. Nitekim, Biden, ‘Trump’ın seçilmemesi halinde ‘seçim yolsuzluğu’ iddiasıyla, Beyaz Saray’dan ayrılmak istemeyebileceğini ama Ordu’nun kendisini oradan çıkaracağını’ ciddî-ciddî söyleyebiliyor.

Öyle bir şey olursa, Amerikan tarihinde çok eğlenceli bir tablo ortaya çıkacaktır, herhalde..

Konu Trump’a sorulduğunda, o da ‘seçim sonuçlarını, kendisinin seçilmesi ve Biden’ın seçilmemesi halinde kabulleneceğini’ söyleyerek, taraftarlarını rahatlatıyor.

Bizim Avrupa- Amerika görmüş olanlardan veya o diyarlar hakkında hayal kuranlardan niceleri, ‘Ahh Amerika, Ahh Avrupa..’ diye hayranlık derecesinde olan bazı tipler vardır ki,

‘Onların toplumları bizim halkımız gibi değil, neyi-niçin seçtiklerini bilen seçmen kitleleri var.’ derler ya, geçin efendim. O toplumların seçim tercihlerinin sadece menfaat ve  güç elde etme eğilimlerine göre şekillendiği açıkça ve defalarca yaşanmıştır, denenmiştir.

Meselâ, B. Amerika’da kamuoyunu en fazla etkileyen husus, halk kitlelerine vaad olunan menfaatler ve de, Amerika’yı daha da büyütmek, rakipsiz bir dünya gücü halinde tutmaktır.

Bu konuda Trump son 10 ay öncesine kadar başarılı sayılıyordu; ama, bir koronavirus salgınının, Trump’ı perişan edebilecek boyutlarda olduğu genel olarak söyleniyor. Çünkü, 335 milyonluk bir ülkede, salgında ölenlerin 240 binlerde olması yaklaştığı. Ama, meselâ Almanya, B. Amerika’nın dörtte biri kadar nüfusa sahip olduğu halde, ölüm kaybı 12 bin civarında.. Halbuki, Almanya da Amerika gibi aynı nisbette bir kırıma uğramış olsaydı, 60 bin kayıp vermesi gerekirdi..

Fransa ise, 65 milyonluk nüfusuna rağmen, 38 bine dayanan ağır bir kayıp bilançosu gösteriyor.

O kadar köklü seçim gelenekleri olduğu söylenen Fransız halkının, ortaya çıkardı son iki tipten birisinin Macron, diğerinin Marie le Pen olması da onların hal-i pür-melâlini göstermeye yetmiyor mu? Bu durumu göstermiyor mu? Macron, bunun için, ne pahasına olursa olsun kazanabilmek amacıyla, Fransız toplumunu bir dev korkuyla, ‘Islamophobia / İslam korkusu’ kendisine yönlendirmeye çalışıyor. Ve bu korkuyu yenmek bir politik bir konu olmaktan öteye, psikiyatri kliniklerini ilgilendiren bir konudur. Çünkü, evham derecesine gelmiş bir korkuyu bertaraf edebilmek çok zor bir konudur.

Ayrıca, toplumların, güçlerini yitirmekte oldukları korkusu da onları perişan edebilmekte..

Nitekim, Trump, şimdi bu korkuyu kullanmaya çalışıyor ve ‘kapitalizmin cenneti olan ülkemizi sosyalistlere , komünistlere bırakmamalıyız..’ gibi laflar bile edebiliyor. Halbuki, Amerika’da böyle laflar birkaç yıl öncesine kadar ciddîye bile alınmazdı.

YAZININ  TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı