Ünlü ilahiyatçı Nihat Hatipoğlu, sokakta gezerken dört genç kızın bira içtiğini görmüş ve hayretler içinde kalmış.
Bunu da ifade etmiş.
*
Ortalık toz duman!
Vay efendim, nasıl olurmuş da Nihat Hatipoğlu, bira içen genç kızları gördüğünde hayretler içinde kalırmış.
Nihat Hatipoğlu’ndan ne bekliyorsunuz ki
*
Arkadaşlar!
Söz konusu kişi...
Bir din hocası... Bir ilahiyat profesörü... Sabah akşam İslami sohbetler yapan biri...
Ne bekliyorsunuz ki ondan?
*
Ne yani?
Nihat Hatipoğlu’ndan beklediğiniz...
“Geçenlerde sokakta geziyordum. Gençlerimiz ellerinde biralarla acayip eğleniyorlardı. Şahane! Mükemmel! İşte benim özlediğim Türkiye” falan demesi mi?
*
Adam tabii ki yadırgayacak, tabii ki hayrete düşecek, tabii ki memnun olmayacak.
*
Kural net ve açık:
- Yeter ki... Kimseye müdahale etmesin...
- Yeter ki... Kimsenin yediğine içtiğine karışılmasını talep etmesin...
- Yeter ki... Kimsenin hayat tarzına zorlamaya dayalı bir müdahale özlemi çekmesin.
*
Zorlama hakkı yok.
Ama yadırgama hakkı, ama hayretle karşılama hakkı, ama memnun olmama hakkı... Tabii ki var.
*
Olaya bir de şuradan bakın isterseniz:
*
Siz sarık-cübbeyle gezen genç erkekleri ya da çarşaf giymiş genç kadınları gördüğünüzde...
Hiç mi yadırgamıyorsunuz? Hiç mi hayretle karşılamıyorsunuz? Hiç mi “Başımıza taş yağacak” duygusuna girmiyorsunuz?

