SEYDİŞEHİR HASRETİ
Pazardır ertesi gün; nöbetçidir Kız Selman,
Gelir gece bekçisi, uyandırır: "-Kalkın lan !"
Ne kolay uyanırsın, ne de gözün açılır
Arkadan bir zil sesi, beynini tırmalar:
"-Zırr!" Aksırıp tıs kırarak, esneyerek kalkarsın,
Giyinirsin güç belâ ve yüzünü yıkarsın...
Kahvaltı zili çalar, yine o yaygarayla Kahvaltını yaparsın,
üç beş zeytinle, çayla...
Annenin KÖZLEMESİ hayallenir gözünde!
Seydişehir hasreti, çöreklenir özünde!
Tereyağlı HEYRE'nin mis gibi kokusunu,
Tavanın dibindeki kızarmış tortusunu,
Burnunda, damağında, ümüğünde duyarsın
Tüm iştahın kapanır, tek zeytinle doyarsın ...
Kanlı Kavak'ta yanan, ateşi hatırlarsın,
Ütülmüş nohutların kokusunu duyarsın ...
Hayıflanır kalkarsın, masadan keyfin kaçar
Sekiz ay tüm bunlara, hasretsin artık naçar.
Bir köşeye çekilip, tellersin bir sigara
Bırakırsın dumanı, hasretle ufuklara ...
Zindan eder insana, hasret koca Konya'yı
Gözünün önündedir, şimdi TARAŞÇI ÇAYI ..
. Nefis YAĞ Balık?ları yakalardık ağ ile
Tadından yiyemezdik, kızarınca yağ ile ...
Arada bir AKBALIK, GÖĞECE'de çıkardı,
Kimi ağla avlanır, kimi olta atardı ...
Mehtaplı gecelerde, köprüde toplanırdık
Su sesi eşliğinde, neler mırıldanırdık ...
Kaytarmak ister canın, gezmek için şöyle bir
Ama hem acemisin, hem de kolay değildir.
Bir kağıt kalem alır, girersin dersaneye
Hiç olmazsa sılaya, mektup yazayım diye.
Başlarsın mektubuna : "-Sevgili babacığım;
Ayın ondördü gibi, nur yüzlü anacığım !
Evvelâ selâm eder, öperim elinizden
Vuslat dualarınız, düşmesin dilinizden !
inanın hasretiniz, tak eyledi canıma
Ordayken horlamıştım, ben sizleri dâima ...
Gurbet ele düşmeden, ekmeğiniz kuruydu,
Katığınız yavandı, ayranınız duruydu.
Çapıt dolu yastığım, diken olurdu orda
Ama; pamuk döşekler, taştan daha sert burda.
Keşke hiç bitmeseydi, Mahmut Esat Okulu,
Açılmazdı bize de, zalim gurbetin yolu.
Neyse; oldu olanlar, sıhhatteyim, rahatım,
Ancak daha şimdiden, SEYDİŞEHRi aradım,
inanın kaçacağım, ama henüz çok erken,
Siz sakın üzülmeyin, idare ederim ben.
Şükür ki; dostlar burda, yalnız bari değiliz,
Bir de onlar olmasa, ne olurdu halimiz ?
İbrahim Sağlam burda, yatılı da kalıyor
Dünkü saz şöleninde, baktım o da ağlıyor...
Halil Elmas geliyor, aslı çıkarsa şayet Vural Yıldırımoğlu,
ev tutacakmış, hayret! Sanat okulundaymış,
Baygın Veli ve Hacı Gündüzlüye yazılmış,
şu Kuduz Sıtkı Avcı. Sayıl Barlas ve Mevlüt,
Konya'daymış doğruysa Sayılı Akşehir'e gidecek duydum oysa !...
Orhan Doğu, Görünmez, henüz görünmediler
Yaşar Gül de yakında gelecekmiş, dediler,
Vîcirlerin Ali'si, sanata girecekmiş,
Haber göndermiş bana : "-Paslı da gelsin !" demiş.
Ama benim ne orda, ne de burda gözüm yok,
inanın SEYDİŞEHİR, burnumda tütüyor çok !...
Deldiği boğazı hiç, aç mı kor Yüce Mevlâ Rızkımız memurlukta,
okumakta değil ya ! Pek soğuk olmasa da,
biraz serince hava, Dün akşam bir dişimi, feda ettim pilâva !
Saygı ile, sevgiyle, öperim elinizden Hayır dolu dualar,
düşmesin dilinizden ! Vallahi hasretiniz çok zormuş,
işte yemin Size lâyık olmayan evlâdınız Bahaddin !"
Gözlerin dolu dolu, döktürürsün imzayı
Kaç bucakmış anlarsın, Hanya'yı ve Konya'yı ...

