6 Aralık 2025, Cumartesi
12:59
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

 Diyor Helen Keller. Bende geçen cuma günü bu cesaretle Motivasyon seminerimi gerçekleştirdim.Gayet olumlu tepkiler almama rağmen kendime bir özeleştiri yapma gereği duydum. Sahnede gereğinden çok konuştuğumu farketmiştim. Aslında asıl amacım olayın yani anlatmak istediğimin özünü verip, geri kalanını hikaye,öykü ya da komik olaylar nezdinde dineleyenlere bırakıp sonuca onların ulaşmasını sağlamaktı. Ama gerek memlekette ilk seminerim olması; gerekte beni dinleyenler arasında ailemin,sevdiklerimin,değerli hocalarımın vb. kişiler olmasından dolayı sanırım sahne tatlı gelmişti. Goethe?nin ??Yapabildiğiniz ya da düşleyebildiğiniz her neyse, başlayın. Cesaretin dehası, kudreti ve büyüsü vardır.??deyişindeki büyüye kapılıp 2,5 saate yakın sahnede kaldım. Fakat bu süreye rağmen daha anlatacaklarımın birçoğunu anlatamadığım hissine kapılmama ise şaşırmıştım. Sonra kendi kendime Muro?nun deyişiyle bir çözümleme yaptığımda şu düşünceler geçti aklımdan; Genellikle çok konuşmaya yatkın bir ulusuz galiba . Hele aydın kesimden olanlar bayırlar söylev vermeye , uzun uzun konuşmaya  ve böylece ülke sorunlarını çözüp rahatlamaya ...Yoğun  işleriniz arasında bir bakarsınız,bir arkadaşınız  kahvenizi  içip  sohbet   etmeye  gelmiş. Kovsanız  kovamazsınız. İki  saat  dereden  tepeden  konuşur,dedi  kodu  yapar,sonra kalkıp gider.

         Uzun konuşmalara karşı savunma önlemleri  niyetine sözler uydurulur. Fransızlar,?Boş fincanlar iyi öter? der. Bizde ise uzun konuşanlar karşısında kafa sallayıp tevekkül içinde,?memleket çok laftan battı zaten.? deriz.

          Kendimizi bu sözlere kaptırıp fazla konuşmayalım diye , dut yemiş bülbüle mi döneceğiz? Cevabımız her halde hayır. Atasözleri ve deyimler çoğunlukla iki yönlü olur. Çok konuşmaya karşı çıkan sözler olduğu gibi, güzel konuşmadan yana olanlar da vardır.

           Öyleyse bir orta yol bulmalı. Güzel konuşma bir sanattır. Kendine özgü kurallar vardır. Can sıkmayacaksınız. Bilgili olacaksınız. Ama ne kadar kural koyarsanız koyun, uzun, heyecanlı söylev atmanın mı ,yoksa kısa, özlü konuşmanın mı daha yararlı olduğu konusunda belirli bir sonuca ulaşmak güçtür. Bu konudaki tartışma eski çağlara kadar gidiyor.

Eski Yunan?da Spartalılar ?az ve öz? konuşmanın erdemine inanırlarken, Atinalılar bol bol nutuk atmayı severlermiş. Bir gün Atina?da kıtlık  başlamış. Sparta?ya bir heyet gönderip yardım istemişler. Heyet üyeleri birbiri ardından çıkıp Sparta Meclisine parlak söylevler vermiş. Yalvarmış, yakarmış en dokunaklı sözlerle kıtlığın getirdiği zorlukları sergilemiş, ama sonuç alamamış. Atinalılar bir heyet daha göndermiş. Gene sonuç yok. Bu arada Spartalıların gelenekleri bilen bir Atinalı çıkıp,?beni gönderin. ben yardım  alıp gelirim.?demiş. En sonunda onu göndermişler Atinalı, yanına dibi delik ,boş bir çuval alıp Sparta Meclisinin huzuruna çıkmış .Çuvalı göstermiş. Ters yüz etmiş,dibinin delik olduğunu göstermiş. Ondan sonra  sadece bir tek söz söylemiş: ?açız.? Kürsüden inmiş, Sparta  kralı Atinalıyı yanına çağırıp, ?size yardım edeceğiz ?demiş.? Yalnız anlamadığım bir şey var. Niye o kadar uzun konuştunuz?

  

 

 

Muhammet Burak OLGUN

 

www.nlpturkeycenter.com

NLP Education & Training Center

NLP Trainer & Certified Coach

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
Etiketler: #yazilar
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı