BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kapının zili acı acı çalıyordu.

 

Daha iki gün önce, yan tarafımızdaki dairenin çelik kapısının kilidi, hırsızlar tarafından kırılarak içeriye girilmiş, her tarafın altı üstüne getirilerek, bazı kıymetli eşyalar alıp götürülmüştü. Götürülenlerin içinde kimlikler, sigorta kartları, banka kartları, sürücü belgesi gibi kıymetli evrak da vardı.

 

Bu olayın etkisiyle kapıyı açıp açmamakta tereddüt ettim Zil aralıksız olarak çalmaya devam ediyordu. Kapının ?dürbün gözünden? bakmaya çalıştım ama kimseyi göremedim. Davetsiz misafir, sanırım kendini yan tarafa siper etmişti. Kapının arkasındaki zinciri takıp kapıyı açmaya karar verdim. Açar açmaz, elinde bulunan iki adet kasap bıçağını bir birine sürterek aynı zamanda, kelimeleri nefes almaksızın arka arka sıralayarak; ?elindeki bıçaklardan satın almamı? söyleyen iri yapılı esmer bir adamla karşılaştım. ?Kurban Bayramının yaklaştığını, bıçaklarının çok keskin olduğunu, aynı zamanda çok ucuz olduğunu, marketlerde aynı bıçağın 30 YTL olduğunu,  buna karşılık kendisinin iki adet bıçağı 10 TL?ye verebileceğini?,  konuşmama fırsat dahi tanımadan makineli tüfek gibi sayıp dökerek anlatmaya başladı. Arada bir de bıçakları kapının aralığından bana doğru uzatıyor, sanki almazsam, ?başıma geleceklere de katlanmam gerektiği? konusunda mesajlar veriyordu, ya da bana öyle geliyordu.

 

Hâlbuki ben, daha iki gün önce, ?pahalı? diyerek adres gösterdiği o marketlerden birinden; kurban kesmek üzere kullanacağım iki adet bıçağı, bıçakları keskinleştirmek için gerekli olan masadı, kurbanlık hayvanın etini toz ve topraktan korumak maksadıyla kesim yerine serilecek olan naylonu, kesim anında gerekebilecek ipi, derisini tuzlamak için tuzu ve ayrıca deriyi muhafaza edebilmek için de birkaç tane torbayı ve dahi lazım olabilecek araç ve gereçleri satın aldığımı, bundan dolayı artık bıçak ihtiyacımın bulunmadığını anlatmaya çakılışsam da, beni bir an olsun dinlemeden bıçakları övmeye ve aynı zamanda göğsüme göğsüme uzatmaya devam ediyordu.

 

Kızsam, bağırsam, çağırsam ve kapıyı suratına kapatsam; eli bıçaklı bir adamın adresi belli olan kapımın zilinin düğmesine bir müddet sonra tekrar basıp basmayacağının hiç garantisi yoktu. Bastığı takdirde; ?kapıyı yüzüne kapatmamın; adabı muaşeret kurallarına uygun düşüp düşmediği? şeklindeki bir sorusuna verebileceğim, önceden hazırlanmış bir cevabım da olmayacaktı. Bu yüzden; alttan alarak, ?bu kurban geçti kardeşim. Demek ki senden almak kısmet değilmiş. İnşallah gelecek kurban bayramında hiçbir yerden bıçak falan almayacağım. Senin gelmeni mutlaka bekleyeceğim? diyerek,  hem onunla ahbaplık(!) kurdum, hem de kendime hiç olmazsa bir yıl gibi uzunca bir süre kazandırdım.

 

 Kurban Bayramına daha birkaç gün var. Eli bıçaklı satıcıların bundan sonra da kapımı çalıp çalmayacakları konusunda bir garantim olmadığı için, zil sesini beklemekten başka da çarem yok. Ayrıca kapının önüne gelen ?satıcı dostlara? nasıl davranılması gerektiği hususunda evde bulunanlara da kısa süreli kurslar düzenlemekteyim.

 

Zırrr!

 

 

?Alo!

?Buyurun

 

?Tayyar Bey?le mi görüşüyorum?

 

? Evet, benim.

 

?İyi akşamlar.

 

?İyi akşamlar

 

?Ben falanca firmanın, satış elemanıyım. Sizi bir dostunuz tavsiye etti. Bir akşam çayınızı içmek üzere, arkadaşımla birlikte evinize gelmek istiyoruz.

 

?Hay hay! Çayımı içmeye buyurun. Ama sakın ola ki bana bir şey satmaya kalkamayın. Benim robotum mevcut. Halı yıkamam da var. Yastıkları bir torbaya doldurup, hacimlerini küçülten, mikroplardan arındıran, onları dezenfekte eden aleti de biliyorum. Zaten onları sizin anlattığınız şekilde bir kez olsun kullanan da olmadı evimde. Ne olursunuz bana bir şey satmaya kalkmayın. Zaten şu anda evde yalnızım. Sizi ağırlamaya da müsait değilim.

 

?Pekâlâ, biz sizden bir randevu alsak da birkaç gün sonra gelsek?

 

?Çay içmeye mi?

 

?Hem çay içeriz, hem de tanışırız. Bu arada tanıtım da yaparız.

 

?Bak güzel kardeşim. Ben; ?tanıtım?, ?alım?, ?satım?, ?pazarlama?, ?piyasa?, ?robot? v.s gibi laflara karşı alerjim var. Siz benim hastalanmamı ister misiniz? Ben o lafları duyunca hastalanıyorum. Sonra iğne, hap, ilaç bir sürü mesele oluyor. Bakın şu anda sizinle ayakta konuşuyorum. Bu yüzden gözlerim karardı, sanırım tansiyonum da yükseldi.

 

?Pekâlâ, biz size gelsek, size tanıtım yapmasak, bu arada size bir de hediye versek ama siz bize bir isim söyleseniz; hiç olmazsa zincirin halkası kopmamış olur, bize bir iyilik yapmış olursunuz.

 

?Siz beni suça teşvik ediyorsunuz güzel kardeşim. Ayrıca bana rüşvet teklif ederek bir başkasının ismini vermemi istiyorsunuz. Kendimin istemediği bir şeyi, başkası için neden isteyeyim? Sizin güzel gönlünüz hatırına başkasını niye üzeyim?

 

?Pekâlâ, teşekkür ediyorum. Sizi daha sonra tekrar rahatsız edeceğiz efendim.

__???

 

?Kapıdan satışa yasak geldi.?

 

E hoş geldi, sefa geldi.

 

* Bayramınız mübarek olsun.

 

Tayyar YILDIRIM

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.