BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Yerel seçimler yapıldı. Önüne gelen analiz yapıyor. Adam ekonomist ama dalmadığı konu yok, her açıdan analiz yapıyor. Adam sosyolog, o da almış sazı eline, hem uzun hava çalıyor, hem de Aydın Havası. Adam müzisyen, bırakmış piyanosunu, dalmış konuya, çıkarabilene aşk olsun. Adam gazeteci, ?âlim-i cihan? zannediyor kendini. ?Ben ne dersem o? bilgiçliği taslıyor.

 

Düşündüm; ?benim eksiğim ne? Fazlam var eksiğim yok, bir de ben dalayım şu mevzua, Fazıl Say kadar mı yaparım bu işi? dedim ve ?saldım çayıra Mevla?m kayıra?. 

 

Yıl 3 Kasım 2002. AK parti kurulalı henüz bir yıl üç küsur ay olmuş. İlk girdiği seçimde % 35?e yakın oy alıp 365 küsur milletvekiliyle tek başına iktidar oluvermiş.  

 

Henüz ?adı yok kendi varken,? AK Parti, anlı şanlı partilerin, ömürlerinde göremedikleri bir başarıya imzasını atıvermişti. Daha doğrusu millet, bu ?adı sanı? olmayan partiyi iktidara getirivermişti.  Ne yazık ki muhalefetten kimse bu durumu üzerine almadı ve şöyle bir soluklandıktan sonra kroşelerini, hükümete karşı saydırmaya başladı. Hatta ?bu hükümetin uluslararası güçler tarafından kurdurulduğunu? bile söyleyerek, milleti  ?teğet? geçmeye çalıştı.

 

 Elbette millet; o tarihten önce, memleketi yönetenlerden memnun kalmadıkları için daha önce MHP?ye, RP?ye, DSP?ye, CHP?ye, ANAP?a, DYP?ye ve diğer partilere verdikleri oylarını, bu defa; yeni bir isme ve lidere sahip olduğu için bir ümitle AK Parti?ye vermişlerdi.  

 

(Bu durum, bir gerçeğin tespitidir. Yorum falan değildir.)

 

Daha aradan belli bir zaman geçmeden, daha bu yeni hükümetin ne yapıp yapmayacağı bile belli değilken, tekmili birden çullandılar adamların üstüne. Sağdan salvo, soldan salvo, kimi sumsuk, kimi tekme, kimi kafa, Allah ne verdiyse kafa göz demeden rast gele vurmaya başladılar. Vur Allah vur. Aldığı tekme, yumruk, sumsuk, kafa ve dahi diğer bütün uzuvlardan mütevellit darbelerle yerlerde süründüğü zannedilen bir sırada yapılan 2004 mahalli seçimlerinde, Türkiye genelinde % 42 oranında oy alarak, yine ?en büyük parti? olmaya devam etti.  Mübarekler pamuk balyası gibiydiler, sopayı yedikçe serpiliyorlar, büyüyorlar, hararlara sığmaz duruma geliyorlardı. Ama muhalefet ?mağduriyet türküsünü? ağıt şekline dönüştürüp söylemeye devam ediyordu.

 

Hâlbuki bunun kısa ve çok basit olan bir yöntemi vardı. Bu yol şöyle ifade edilebilirdi kısaca: ?Mağdur etme ki, mağdur rolü oynayamasın? Sen türküsünü çağırıyorsun, o da kalkıyor oynuyor. Bilmez misin ki bizim özelliğimizdir bu;  tencerenin kapağına ritim yapsan kalkar hemen oynamaya başlarız. 

 

(Bu da bir gerçeğin esprili bir şekilde anlatımıdır.)

 

 Devam ediyoruz;

 

Özelleştirme ile vurma, çünkü senin programında da var.

 

AB ile vurma, sen de Ülkemizin yönünün orası olduğunu biliyorsun.

 

ABD ile İsrail ile vurma, Türkiye bir NATO üyesidir.

 

AİHM kararları ile vurma, o kararların altını sizler imzaladınız.

 

Terörle vurma, bu konu bütün dönemlerin konusudur.

 

Başbakanın ağzından çıkan bir takım sözleri evirip çevirip onlarla vurma, çünkü her seçim öncesinde kullanıyorsun bunları ama her seçimde de beşer onar puan büyütüyorsun partisini. Ayrıca sizlerin ağzından çıkanları da duyuyor millet.

 

Hükümeti yaptıklarıyla, yapmak istedikleriyle, yapmayı düşündükleriyle vurmaya çalışma. Sen ne yapacaksın onu anlat.

 

Mesela;

 

İktidar olunca yapılan özelleştirmelerin hepsini iptal mi edeceksin?

 

Bundan sonra bir tek özelleştirme yapmayacak mısın?

 

Yabancılara bir metrekare gayrimenkul satmayacak mısın?

 

Çünkü biliyoruz ki Mübadele Yasasının tarihi çok eski. Çünkü biliyoruz ki her hükümet zamanında bu işlem yapıla gelmiş. Zaman zaman da yasanın şekli değiştirilmiş. Burada her hükümet zamanında ne kadar menkul, ne kadar gayrimenkul alınmış satılmış onun listesini koymaya gerek görmüyorum.

 

Sürekli olarak bir irtica paranoyası yayarak, memleketimizin bu hükümet tarafından, ?İran gibi yapılacağını?, eğer İran gibi yapılamazsa, ?Malezya gibi yapılacağını? o da olmazsa ?Suudi Arabistan gibi yapılacağının? yaygarasını yaparak, olmayan korkuları millete sunmaya çalışma. 367 gibi sonradan icat edilen konulara sarılıp bunlardan medet bekleme. Bu yaptıkların sürekli olarak seni aşağı çekiyor, AK Parti?yi yukarıya itiyor Bak beni dinlemedin ve millet, bu yanlış muhalefet ediş tarzının hesabını 22 Temmuz 2007?de yine sordu. 

 

Hiç gereği yokken tekmiliniz birden hem AK Parti?ye oy pompalıyor, hem de kalkıp ?çoğunluğun azınlığa tahakkümü?, ?karşınızda % 53 var?, falan filan diyerek, suçu yine milletin üzerine atıyorsunuz. ?Seçmesini bilmiyor? diyerek, diyenlere de arka çıkarak suçu yine üzerinize almıyor, milleti; ?bir kilogram bulgura, oyunu satmakla? itham ediyorsunuz.

 

Sonunda 29 Mart 2009 yerel seçimleri gelip çatıyor.

 

?Başbakan yerel seçimleri genel seçim havasına soktu?  diyorsunuz. Suç mu?  Değil. Pekâlâ, siz ne yapıyordunuz? Siz de kürsülerdeydiniz.

 

?Antalya halkı hükümete ders verdi? diyorsunuz.

 

?Trabzon Halkı?nın kime ders verdiğinden? bahsetmiyorsunuz?

 

?Antalya?da medeni bir devir teslim töreni yapıldı? diyorsunuz ama Fazıl Say?ın bile; Sayın Deniz Baykal?ı ve kendisini işaret ederek; ?hem benden, hem de sizden bile daha laik? dediği Menderes Türel?i yuhalattırıyorsunuz. Milleti, size oy verdiğine pişman ettiriyorsunuz. Bugün seçim yapılsa sonucun sırf bu olay yüzünden çok farklı bir sonuç vereceğini düşünüyorum. ?Daha, dakka bir gol bir?

 

% 47?lik bir hükümete, ?karşınızda % 53 var? diyorsunuz. Aydın?daki % 25?i demokrasi zaferi gösterip, % 75?i konuşmalarınıza hiç konu etmiyorsunuz.

 

Bu yerel seçimlerde ?irtica? kelimesini hiçbir yerde, hiçbir zaman duymadım. Millete bu tür korkular sunulmadı hiç. Demek ki bu tehlike ortadan kalktı. Hazır, icranın başı da hükümet olduğuna göre; irticaı ortadan kaldırdığı için, CHP?nin hükümete bir teşekkür borcu bulunması lazım.

 

Şimdiye kadarki seçimlerde; yolsuzluk, hırsızlık konuları bu derece işlenmedi hiç. Son iki aydır;  ?yolsuzluklar ülkesi? pozisyonuna sokuldu Ülkemiz.. Zaten uluslararası krizin Ülkemizi yalayıp yalayıp geçtiği bir sırada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti?nin bir yolsuzluklar ülkesi olarak algılanmasına sebep oldular.  

 

Elbette yolsuzluk yapılan bir yer varsa, yolsuzluk yapan her kim ise devletin savcıları gereğini yapıp, tüyü bitmemiş yetimlerin haklarını korumalıdırlar. Ama sırf sandığa yönelik bu tür suçlamalar küçüklere, gençlere ve dahi halkımıza önderlik eden büyük siyasetçilere, yöneticilere çok yakışan hareketler olmamıştır. İşte seçim bitti ithamlar da bitti. Ne olacak şimdi? ?Yalan, hile, ıvır zıvır, oyları kaptık, bundan sonrası beni ilgilendirmez? mi diyecekler?

 

Yolsuzluk, hırsızlık, iltimas ve dahi gayri kanuni ne kadar iş varsa hepsini yapmış olmakla itham ettikleri, günlerce millete ifşa ettikleri insanların birçoğu seçim kazandılar. Şimdi kalkıp, ?ey millet, hırsızlara oy verdiniz, hırsızları başkan seçtiniz. O halde sizler de bu suça iştirak ettiniz? diyebilecek bir tek siyasetçi var ise ben onun alnından öperim. Ya çıkıp seçilen ve seçenlerden bir özür dilemedirler ya da millete bu sözü söylemelidirler. Dürüstlük de budur zaten.

 

(Bu sözüm parti ayırmaksızın, bu şeklide propaganda yapmış olan herkesedir.)

 

Yinede son seçimler, her partinin ders alacağı seçimler olmuştur. Kimse kimseye hava atacak durumda değildir. Kimse kimseyi hizaya getirememiştir. Herkes olduğu pozisyonunu korumaktadır.

 

Pozisyon nedir?

 

AK Parti birinci,

 

CHP ikinci,

 

MHP üçüncü parti olmuştur.

 

(Bu da bir gerçeğin tespitidir. Benim düşüncem değildir.)

 

Bu derecelerin karşılığı da, altın, gümüş ve bronz madalyadır.

 

(Bu da uluslararası değerlendirme kriterlerine göre, derece yapanlara verilen ödüllerdir. Ben vermiyorum.)

 

Bundan sonra; kim doğru, dürüst, zamanlı, mekânlı, ahlaklı, faziletli, hakkı haklıya, hukuku hukuka teslim ederek muhalefet yapar, politika üretir ise işte o zaman millet; AK Parti de dinlemez, muhalefet de dinlemez, gönlünün sultanını seçer ve başının tacı yapar. Yoksa AK Parti seçildiğinde ?cahil olan millet?, CHP seçildiğinde bir anda ?doktora yapmış millet? pozisyonuna dönüvermez. Millet, kimde ümit görürse ona yöneliyor. Siyasetçi, siyasetin gereğini yapar, ona buna çamur atarak rant elde etmeye çalışmazsa, gereksiz korkulara, ?mahalle baskısı? gibi uydurmalara, ütopyalara dalıp durmaz.

 

Bu şeklide yapılan siyaset daima ödüllendirilir. Dün AK Parti ödüllendirildi ise bugün MHP ya da CHP veyahut da bir başka parti ödüllendirilir.

 

Seydişehir seçimleri bunun en güzel örneğidir.

 

Seçimlerin memleketimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

 

Tayyar YILDIRIM

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.