BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

?Bir şehir, bu kadar çok sayıda alışveriş merkezinin yükünü nasıl kaldırıyor?? hayret etmemek mümkün değil. 

 

Bir tanesi varken para kazanıyorlardı. İkincisi kuruldu, yine para kazanıyorlar. Üçüncüsü, dördüncüsü, beşincisi.. ve daha kaçıncısının kurulacağı hiç belli değil. Bir tanesinin, kaçıncı şubesinin, hangi semti şenlendireceğinin de önceden kestirilmesi mümkün değil.

 

Zaman zaman isim değişiklikleri oluyor. Zaman zaman bazılarının yerinde yeller esse de, acilen bir başka isimle aynı yerde bir başkası kuruluyor. Aynı sokağın içinde yan yana, dip dibe, karşı karşıya, arka arkaya, sıra sıra dizilen onlarcasını görmek mümkün olabiliyor.

 

Büyük ölçekli, orta ölçekli, hatta kendisi bakkal, ama levhası ?AVM? olan sıra sıra, dizi dizi ?market?ler.

 

Hemen ötede, bakkal, manav, kasap, tatlıcı, çerezci, fırıncı ve dahi büyüklerin kapsam alanı içinde olan ama hayatiyetlerini kendi imkânlarıyla sürdürmeye çalışan irili ufaklı ticarethaneler. Canhıraş bir şekilde evine ekmek götürme telaşındaki küçük esnaflar?

 

Özellikle bu küçük esnaflar, sabahın köründe açıyorlar işyerlerini. ?Gecenin leyline? kadar açık tutuyorlar. Kapılarını sürekli açık tutmak, müşterisini, etrafındaki bunca rakibine karşı memnun etmek, küstürmemek zorunda olan emekçi esnaflar? ?Hem bu işlerini görürlerken hem de diğer işlerine nasıl zaman ayırıyorlar? Bunların elektrik faturaları olmaz mı, telefon faturaları, su faturaları olmaz mı, banka işleri olmaz mı,  kuyruklarda beklemeye nasıl zaman ayırırlar?? hep merak ettiğim hususlardır bunlar.

 

Yazımızın esas konusunu, ?büyük alışveriş merkezleri? oluşturmaktadır.

 

Para kazanmalarından bahsetmiştim yukarıda. Elbette para kazanmak için kuruluyor bu merkezler.  Sahibine kazandırdığının yanında, istihdam ettiği; onlarca, bazen yüzlerce insanın da geçim kaynağıdır bu yerler.

 

Genellikle kurumsal bir yapıları vardır. Bu sebeple kayıtsız bir işlevleri de bulunmamaktadır. Bu özellikleriyle de devlete karşı, hem istihdam açısından, hem de vergi yükümlülükleri açısından görevlerini eksiksiz olarak yerine getiren kuruluşlardır, diye düşünüyorum.

 

Ayrıca bu gibi yerlerde; hem alışveriş yapmanın hem de sık sık ziyaretler edilerek zaman değerlendirmenin ya da bir başka anlayışla zaman harcamanın dayanılmaz hazzı vardır.

 

Benim, burada asıl üzerinde durmak istediğimi konu ise bu merkezlerin ürün teminindeki prensipleri, reklam anlayışları ve üretici ile aralarındaki sözleşmenin ?yüzeysel bir eleştirisi? şeklinde olacaktır.

 

Televizyonlarımızı, şehir içindeki reklam panolarını, gazete ve dergileri süsleyen ilanlar;  posta kutularımızı, bina girişlerimizi, merdiven basamaklarımızı, bazen kapılarımızın eşiklerini işgal eden, tomar tomar, deste deste; çöp kutularında, cadde ve sokaklarda, kaldırım kenarlarında görebildiğimiz, zaman zaman caddelerde gezerken elimize tutuşturulan kartvizitlerin, rengârenk kuşe kâğıtlara basılan broşürlerin parasının kimin cebinden çıktığını düşündüğümüz oluyor mu hiç?

 

Uyguladıkları promosyonların, verdikleri hediyelerin, yaptıkları çekilişlerin,  gelin gibi süsleyerek hazırladıkları; arabaların, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi ve sair diğer hediyelerin kimin yiğitliği sayesinde oluştuğunu hiç merak ediyor muyuz?

 

Farz edin ki; bir leblebi üreticisisiniz. Malınız bu yerlerde pazarlamak istiyorsunuz. Girdiniz bir AVM?nin idari binasından içeriye. ?Selamünaleyküm? dediniz ve halinizi arz edecek bir güler yüz bekliyorsunuz. Çok beklersiniz. Çünkü siz bir müşteri değilsiniz. Bu sebeple de müşteri pozisyonunuzdaki gördüğünüz güler yüzü aramanız beyhudedir. Şu andan itibaren, o alışveriş merkezinin bir ?hizmetkârısınız.? O ürünü ister sizden alır, isterse kimden alırsa alır. Buna siz değil orası karar verir. Ama bir müşteri, orası için bir ?velinimettir? elbette onunla sizin aranızda fark olacaktır.

 

?Bundan daha normal bir durum mu var?? diye düşünen okuyucularım da olabilir. Elbette onlar da haklıdırlar. Onların da düşünme özgürlükleri vardır.

 

?Önceden randevu aldınız mı??

 

?Eğer almadıysanız gidiniz ve randevu alıp öyle geliniz.?

 

Randevu saati gelip çattığında, içeri girersiniz ve eğer sizin ürününüze ihtiyaç hâsıl olmuşsa ve ürününüz o merkezin kriterlerine uygunsa önünüze bir form uzatılır.

 

?Şu formu doldurunuz ve imzalayınız.?

 

 Formda şunlar yazlıdır.

 

1. Aylık ciro priminiz   :  %  2

 

2. 3 Aylık ciro priminiz :  % 3

 

3. 6 aylık ciro priminiz  :  % 2

 

4. Yıllık ciro priminiz    :  % 2

 

5. Reklam giderlerine     : % 2.

 

Bu oranlar, ürün verdiğiniz merkezde, sizin ürünün yapmış olduğu satış cirosu üzerinden, ürününüzün bedelinden ayrı olarak kesilmesini taahhüt etmek zorunda olduğunuz oranlardır.

 

6. Yılda 3 kez birer hafta süreli olarak promosyon katkısı. (AVM istediği oranda fiyat tespit ederek malınızı bu sürede promosyona tabi tutabilir.)

 

7. Raf bedeli

 

8. Malınızın bedeli, 2x30+5 gün sürede ödenir. Bu formül, malınızın bedelsiz olarak, 2 ay 5 gün süreyle sürekli olarak içeride tutulacağını ifade eder. O süreden sonra ürün bedelinizin; çek ile mi, nakit olarak mı ödeneceğini de yine orası ayrıca belirler.

 

9. Ürününüzün perakende fiyatı nedir?

 

10. En ufak bir müşteri şikâyetinde ürününüz raftan indirilir ve haklarınız saklı kalmak kaydıyla ürününüzün alımından vazgeçilir.

 

11. Ve dahi diğer hususlara yine AVM?ler tek taraflı olarak şartlarını yazmışlardır ve siz imzalamak zorundasınızdır. İmzalamazsanız da güzel gönlünüz bilir. Mal vermek için sırada bekleyen onlar hatta yüzlerle ifade edilen üreticiler mevcuttur. Ama onlar da kaçınılmaz şartları kabul edip ya bu şartlarda ürün vermek ya da ürünlerini satamamak riskine katlanmak zorundadırlar.

 

Elbette bu maddeler uzayıp gidiyor. Bu maddeler yüzünden zuhur eden bedellerin de fiyatlara ister istemez yansımak zorunda olduğunu akılda tutarak; bunca reklamın, promosyonun, verilen hediyelerin, kaymak gibi broşürlerin ve oralarda sunulan hizmetlerin kimin yiğitliği sayesinde yapıldığı hususunu sanırım anlamış olmalısınız.

 

Hayırlı alışverişler diliyorum.

 

Tayyar YILDIRIM

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.