Ben Özhan ÖZMEN değerli Seydişehirhaber okuyucuları. Seydişehir?li acizane bir kardeşinizim. Erciyes Üniversitesi Gazetecilik bölümü öğrencisiyim. Allah?ın izniyle ilk yazımı kaleme alıyorum. Bu fırsatı bana veren Sayın Hakkı Balcı ve Sayın Fahri Kubilay Beylere teşekkür ediyorum. Allah utandırmasın..
TÜRKİYE ? ORTADOĞU ? DÜNYA
Son zamanlarda oldukça yoğun ve hararetli günlere şahit olduk milletçe. Dış politikamızı yeniden şekillendirdik, siyasi ilişkilerimizi yeniden yapılandırdık, bunları yaparken bazen sakin bazen de oldukça gerilimli günler yaşadık. Devletçe izlediğimiz komşularla ?0? sorun politikası sonucu çeşitli ülkelerle ekonomik ve siyasi anlaşmalara vardık, kimileri ile vizeleri kaldırdık. Bunlar eminim ülkemiz için faydalı olacaktır. Bunları bir kenara bırakıp kaynayan bir kazan olan Orta Doğuya gelelim. Bilindiği üzere Arap Baharı ile diktalarla yönetilen bir takım ülkeler halk ayaklanması ile demokratikleşme sürecine girdi. Türkiye olarak değişiklik yanlısı ve destekçisi olduk. Sonuçta devlet ilişkileri çıkarlardan ibaret. Elbette bunun bize ekonomik ve siyasi getirileri olacaktır. Kapitalizmin yönettiği dünya düzeninde diktalara yer kalmadığı açık bir şekilde ortada. Gelelim Arap Baharından bizim asıl gündemimize . Davos ile başlayan Türkiye-İsrail zıtlaşması son noktaya gelmiş durumda. Mavi Marmara olayının ardından prestij meselesine dönüşen özür krizi iki devlet arasında ipleri kopardı. Aslında geç bile kalındı. Türkiye olarak zamanında sert ve kararlı tutum izleseydik İsrail bu kadar şımarık olamazdı. Sonuç itibariyle İsrail ile ilişkilerimiz 2. katip düzeyine indi, Akdeniz de seyrüsefer serbestliği başladı.Karşilıklı restleşmeler ve tehditler birbirini izledi. Elbette ki bu yaşananlar yalnız Türkiye ve İsrail?i değil bütün dünyayı bilhassa ABD?yi yakından ilgilendiriyor. Ne de olsa iki ülke de ABD?nin müttefiki. Şu da bir gerçek ki Türkiye yine yalnız ve yine tek başına. Bizler yüzyıllardır burada tek söz sahibiyken bu gücümüzü kaybettik ve yeniden kazanmanın peşindeyiz. Umuyorum ki olacak. Fakat yalnız Araplarla olacak iş değil. Geçiş dönemlerinde gereken desteği sağladık, birtakım sözler aldık ama Araplardan bahsediyoruz. Velinimeti Osmanlıya sırt çeviren milletten. Hazır Türkiye dış politikada atağa geçmişken biraz da Kafkaslara, Türki Cumhuriyetlere doğru atak yapsa faydamıza olur düşüncesindeyim. Nitekim bu bölgelerde de önemli ekonomik yatırımlar yapıp ticaret hacmimizi geliştirebilir, tarihten gelen ve bir türlü sağlamlaştıramadığımız bağlarımızı sağlamlaştırabiliriz. Türkiye istediği noktaya gelmek istiyorsa bir bölgede değil her bölgede aktif olmalı. Bir de dünyanın en stratejik noktasında olduğumuzu unutmayalım. Batımızı fırsat düşkünü hatta biraz kaba olacak ama aç çakallar gibi bekleyen ülkeler sarmışken arkamızı sağlama alsak fena olmaz.

