Divan şairlerimizden acıların insanı olgunlaştırdığına inanan yahut bir bakıma‘dertleri zevk edinen’ Fuzuli demiş ki: “Dost bi-vefâ, felek bi-rahm, devran bi-sükûn/ Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, tali' zebûn!”
Anlamı kısacadert çok, dert ortağı yok; düşman kuvvetli, talih düşkün!..” demek.
Lakin bir dert ne denli büyük olursa olsun çaresi de vardır elbette.
Vardır da hani, nerede, ne zaman, nasıl?
Kimde?
Soruları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.
Çare ne peki?
İnsan…
Evet, çare; aklı, imanı ve vicdanı olan, sorumluluk bilincine ulaşmış insan…
Ancak böyle bir insan söyleyebilir diye düşündüm yazıma başlık olarak seçtiğim bu sözü.
Söz, Muhammed Varol Öztürk’ün birbirinden güzel şiirlerinden birinin adı. Şairin diğer şiirleri de çok güzel! Mesela “İnadına Yaşayacağız ve Seveceğiz İnadına…”, “Çocukları Küçük Kurşunlarla mı Vururlar Anne?”, “Yak Gitsin” bunlardan.
İlk defa dinlediğim bu şiirde şairin dile getirdiği düşünce ve duyguları çok etkileyici buldum. Sözün gücüne inanan biri olarak şiirin bende hâsıl ettiği düşünce şu oldu: Tüm kayıplarımızın, tüm acılarımızın, tüm ıstıraplarımızın üstüne bizi akl-ı selime götürecek, derde deva yerine geçecek bundan daha etkili bir reçete olamaz her halde!
Doğrusu, duygu ve düşüncelerime fazlasıyla tercüman olan bu şiiri, yaşadığımız her yerde hasretini duyduğumuz güzelliklerin çoğalmasına küçücük bir katkıda bulunması umuduyla sizinle paylaşmak istedim.
SEN YOKSAN KİMSE YOKTUR
Her şey ilk adımla başlar.
Dönüp dönüp bakma ardına,
Çünkü senin yürümediğin yoldan yürümez hiç imse.
Ve yürümüşsen bir kez, menzil de sana yürüyecek göreceksin.
Yol vardır derde salar, yol vardır müptezel kılar.
Kitap'tan çıkıp Kitap'a ulaşmıyorsa yol dediğin, salla gitsin.
Kitap'a yolcu olmayan yolcu olamaz aşka.
Yürüyeceksin, aşkı bileceksin, sonra kendini, yol olacaksın sonra.
Gözlerini koru, dilinle susup yüreğinle konuşabildiğin gün
ihtiyacın olmayacak kelimelere
bir çift söz olacak iki damla gözyaşın
kayacak açılmış avuçlarına, üçüncüsünü kendine saklayacaksın
hayat seni gözlerinden tanıyacak.
Ama şimdi konuş.
Sen susarsan ancak sövgüler çoğaltır bu adamlar.
Sen konuşmazsan kulaklar işitmez, yürekler sarsılmaz.
Sen eğilip su vermezsen bir çiçeğe eğer
yanar kavrulur yeryüzünün tüm yeşili.
Sen öpmüşsen bir gülü yanağından, solmaktan utanır.
Sen okşamazsan, hiç kimse okşamaz hiçbir yetimi.
Ucuz kahramanlıkları geç, yalakalıklara eyvallah etme.
Bil ki en büyük kavgaya kendiyle tutuşur insan
ve sen savaşmazsan savaşmaz, savaşamaz hiç kimse.
Sil bütün isimleri, zincirleri kır.
Bil, bazı savaşların kahramanı yoktur.
Kendini bil, adını unut, yüreğini koru.
Meydana gel, meydana dur.
Unutma, sen yoksan kimse yoktur!”
***
Herkesin hesabı kitabı odaklandığı şeye göre değişiyor. Millet ve memleket sevdalıları için yol da hesap da bellidir: Bu; insanların özgürlüklerini doya doya yaşayacakları bir vatanda birbirini seven, birbirine güvenen, birbirinin haklarına saygılı, hukukun üstünlüğü ilkesinin en yüce değer olarak korunduğu bir toplum inşasıdır. Öyleleri de vardır ki onların hesabı da farklı versiyonlarını da bildiğimiz aşağıdaki fıkrada olduğu gibi her şeye rağmenkontrol edebildikleri yakın çıkarlarıdır.
***
Moğol orduları bir İslâm beldesini işgal ederler. Minarede ezan okunduğunu duyan komutan, tercüman olarak kullandığı belde sakinine bunun ne olduğunu sorar. Tercüman, “Bu okunan azandır. Müslümanları namaza davettir.” der. Söylenenden pek bir şey anlamayan Moğol komutanı tercümana, “Bunun mala-davara zararı var mı? diye sorar. Tercüman, “Hayır hiçbir zararı yoktur.” diye cevap verir. Moğol komutan da “Bırakın; sabahtan akşama kadar okusun!...” diye adamlarına emir verir.
Selamların en güzeliyle…
15 Aralık, 2025
Hacı Halim Kartal

