5 Aralık 2025, Cuma
09:46
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Üzüldükçe ve öldükçe yaşamak mı? Bu da nereden çıktı şimdi? Ne alaka? Kim bunlar?Bu nasıl yaşamak?

Bunlar gibi birçok sorunun cevabı,‘Han Duvarları’ şiiriyle meşhur Faruk Nafiz’de. Çamlıbel, ‘Şair’ isimli şiirinin bir yerinde şair için şöyle der:

" Varsın seni ömrünce, azabın kolu sarsın.

 Şair! Sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın."

Mevsim hazan olunca hüzünlü şiirler şarkılar daha çok hatırlanıyor ve kalbe daha çok bunlar işliyor nedense. Çünkü bizler gene Faruk Nafiz’in deyişiyle belirtirsek:

“Eşyayı tanırken hepimiz sade dışından

Esrarına yol bulduk onun anlatışından”

Yani şair ve sanatkâr, bizim hissedip de söyleyemediklerimizi en kısa, en güzel ve en çarpıcı biçimde ifade edendir. Düşüncelerimizi, duygularımızı anlatırken zaman zaman şiirlere şarkılara başvurma ihtiyacı duymamız da bundandır.

“Yine hazan mevsimi geldi

Yine yapraklar rüzgârların peşi sıra gidecek.”

Bir eski şarkının bu sözleri, sonbaharın hükmünü icra ettiği bugünlerde ne zaman aklıma düşse ilk önce Yahya Kemal’in:

“ Artık ne gelen ne beklenen var

Tenha yolun ortasında rüzgâr,

Teşrin yapraklarıyla oynar.” dizelerine alır götürür beni.

Eskiden sonbahar aylarına “ teşrinler” denirdi. Teşrin-i evvel, ekim; teşrin-i sani, kasım ayı yerine kullanılırdı. İşte şimdi ‘teşrin’lerdeyiz. Ve şimdi yapraklar topraklara daha yakın.

Günlerin kısalmasıyla birlikte, sarıdan mercana tabiata hâkim olan renkler, ister istemez duygulandırıyor, düşündürüyor ve daha farklı etkiliyor insanları. Bu etki, şair ve sanatkârda acayip çağrışımlarla derinleşiyor; sonra renk, ses ve kelime olarak okuyucuyu her yönüyle sarıp sarmalayan bir anlatıma dönüşüveriyor tuvallerde, notalarda özellikle de şairlerin mısralarında.

Bu yazımda biraz da mevsim hassasiyetiyle hazanı anlatan şiirlere, şarkılara yer vermek geçti içimden. Edebiyatımızda Ahmet Haşim’den Cahit Sıtkı Tarancı’ya hazan şiirleri bu bakımdan büyük bir yekûn oluşturur. Tarancı’nın ‘Otuz Beç Yaş’ şiiri doğrudan bir hazan şiiri değil; fakat şairin her şiirinde yolu bir şekilde ölüm düşüncesine ulaşır. Adı geçen şiirinde de hazana ait o bildik görüntülerin ölümle mükemmel bir biçimde ilişkilendirildiğini görürüz.

“Ayva sarı nar kırmızı sonbahar,

Her yıl biraz daha benimsediğim

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar.”

Necip Fazıl Kısakürek’e göre sonbahar;kemale ermiş ‘Bahçedeki İhtiyar’ın halini en iyi anlayandır vebu nedenle duygularına da ilgisiz kalamayandır:

Yıllar gözyaşı olup da kaymış
Nurlu ihtiyarın yanaklarında;
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.

Süzülüyor ufukta bir kızıl yeri,
İçi karanlıkla dolu gözleri;
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı, dudaklarında

Şair Attila İlhan, “Adım Sonbahar” adlı şiirinde zamanla mevsimle içinde bulunduğu durumu bakın nasıl ilişkilendirir:

“Nasıl iş bu/ her yanına çiçek yağmış erik ağacının/ ışık içinde yüzüyor/ neresinden baksan gözlerin kamaşır

Oysa ben/ akşam olmuşum/ yapraklarım dökülüyor usul usul/ adım sonbahar”

Güftesi ve bestesi Yıldırım Gürses’e ait birçoğumuzun bildiği şu şarkı kim bilir kaç kez tercümanı olmuştur duygularımızın:

“ düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştim/ biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim/ her sonbahar gelişinde sarı sarı yapraklarla/ kuru dallar arasında sen gelirsin aklıma “

Yıldırı Gürses hatırlanır da Teoman Alpay’a kulak verilmez mi bu mevsim:

“Böyle mi esecekti son günümde bu rüzgâr/ Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar/ Kalbim acılarla hep bölünmüş dilim dilim/ Bütün kuşlar vefasız mevsim artık sonbahar”

İşte böyle…

 Bu mevsim bir gezintide bazen dalları iyice yere eğilmiş ve gelene geçene artık yükünden kurtulmak ister gibi bakan bir ayva ağacıyla yahutbir bahçenin duvarları boyunca yayılmış mercan rengi sarmaşıklarla her yerde karşılaşabilirsiniz. Hele bugünlerde Kuğulu’ya yolunuz uğramışsa, kendinizi eteklerden ta doruklara uyumlu renkleri bağrında toplayan o mükemmel tablo karşısında bulursunuz da şair Bekir Sıtkı Erdoğan’ın söylediği biçim dalıp gidersiniz bir yerlerden bir yerlere.

Hüzün şiirlerinden sonuncusu, üzüldükçe ve öldükçe yaşayanlardan Hancı, Kışlada Bahar gibi şiirleriyle tanıdığımız Bekir Sıtkı Erdoğan’ın olsun.

Güz Düşünceleri

“Bu sabah gökyüzü daha bir yorgun,

Daha bir dumanlı,

Daha bir derin!

Şu anda omzumdan tanıdık bir el,

Tutup silkelese şöyle bir güzel,

Kurtulsam yükünden düşüncelerin”

        Selam ve dua ile…     

         Hacı Halim KARTAL

 

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı