Koca dünyada Gazze mezalimi üzerine konuşup kınama mesajları yayımlamanın bir adım ötesine geçilemediğini görmekten daha can yakıcı bir şey varsa bu, yaşanan acıları daha fazla izlemeye dayanamayıp gözlerimizi mezalim sahnelerinden başka taraflara çevirmek olmalı.
Diyorum ki ‘insanım’ diyeninbugün Gazze’den daha önemli bir gündemi olmamalı orada icra edilen mezalim bitmeden, bitirilmeden. Ne spor, ne siyaset; ne sanat, ne ekonomi hiçbir şey, orada akan kanı durdurmaktan, ölümlerin en dehşetlisini yaşayan bebeklerin ve annelerin imdat çığlıklarına koşmaktanalıkoymamalı kimseleri, kimsemizi.
Yazık ki içimizde şimdilik bizi sokmayan yılandan semtimize asla uğramayacağına dair söz almış gibi bin yıl yaşaması için dua edenler var; lakin gerçek şu ki yılanınısırması tabiatı gereğidir; kendisine dua eden veya etmeyeni ayırmak gibi bir huyu yoktur. O sadece işine bakar, geçer.
Gerçi, Namık Kemal, ‘Hürriyet Kasidesi’nin bir beytinde mezalimi sistematik hale getirenleri insan saymaz:
“Muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir,
Köpektir zevk alan sayyad-ı bi insafa hizmetten”
(Dünyada zalimlerin yardımcıları alçaklardır. İnsafsız avcıya yardım etmekten zevk alan köpektir.)
Vatan şairi olarak tanıdığımız Namık Kemal, 1860’lı yılların sonlarına doğru kaleme aldığı bu şiirinde ‘hürriyet’ aşkını ve bu aşk için ‘insanım’ diyenin ölümüne mücadele etmesi gerektiğini dile getirmişti.
O yıllarda Filistin, Hicaz vatan toprağıydı. Başımıza bir felaket gelse ki 93 Harbi bunlardan biridir, şair, ‘Vaveyla’ isimli şiirinde üzüntüsünü “Git vatan Kabe’de siyaha bürün/ Bir elin Ravza-i Nebi’ye uzat”gibi mısralarla anlatırken dolaylı olarak atalarımızın dört yüz yıl adalet ve merhametle idare ettikleri vatan haritasını da resmetmişti.
Bugün yaşasaydı Gazze’de, Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de yaşananlar için neler söylerdi kim bilir… Bugün de Gazze’de, Filistin’de her taraftan kuşatılmış bir avuç insan ölümüne vatan ve özgürlük mücadelesi veriyor. Anneler kurşunlanıyor kucağında veya karnındaki bebekleriyle. Uçak sesleri, bomba sesleri bütün çığlıkları duyulmaz hale getiriyor.
TeodorHerzl gibi insanlık düşmanı, kibir ve nefret abidesi iblisler, Siyonizm, Satanizm veya daha başka adlarla din gibi, ahlak gibi, namus gibi insana ve insanlığa ait tüm değerleri özünden bozarak sapkın inanışlarına göre Tanrı’dan intikam almaya çalışmaktadırlar bütün güçlerini birleştirerek. Amaçlarına da adım adım ulaşmakta olduklarını pek ala görebiliyoruz.
Görebiliyoruz da şöyle bir irkilip kendimize gelebiliyor muyuz? Hayır! Milyonlarca insana hitap eden koca koca üniversitelerimiz, barolarımız,sendikalarımız, sivil toplum kuruluşlarımız işin neresinde?
Biz ne yapıyoruz?
Her şey gözlerimizin önünde yaşanırken dindaşlarımız, kardeşlerimiz dediğimiz en mazlum bir halkın dünyanın en güçlü silahlarıyla, bombalarla ölmeyenlerin de açlık ve susuzlukla öldürülüşünü seyrediyoruz. En bilindik tepkimiz malum: Çoğu zaman cılız seslerle içimizden yüzlerine karşı ‘kuduz köpekler, alçaklar, namussuzlar, yamyamlar, iblisler, insanlığın ezeli ve ebedi düşmanları…’ deyip deyip bu hain düşman güruhunun kahrolması için dua ediyoruz.
Derdimiz büyük; lakin deva da bizde, içimizde.
Deva niyetine aşağıdaki mısralarla bitiriyorum.
“Kurtuluşun yolu İslâm'a dönmek
Peygamber izinde nefsini yenmek
İslâm birliğini kurup güvenmek
İç ve dış düşmanı yenecek misin?
Yoksa kibrit gibi sönecek misin?
Fertten işe başla batağı kurut
Cemâat oluştur safları sık tut
Ümmetin birliği bu şarta meşrut
Tabandan tavana gidecek misin?
Vazifeni îfâ edecek misin?
Ya RabbîAksâ'da namazım için
Kubbetu's-Sahra'da niyâzım için
Katına yükselen avazım için
Ümmeti muzaffer kılacak mısın?
Gözlerim zaferi görmeden Rabbim
Kıyıp da canımı alacak mısın?”
NOT:Bu şiir Hayrettin Karaman’ın 1995 yılında yaptığı Kudüs ziyareti sırasında yazılmış, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başşehri ilan etmesi üzerine Filistin’de başlayan yeni intifada ve dünya çapında protestoların arttığı bir zamanda 10 Aralık 2017 Pazar günü Yeni Şafak gazetesinde yeniden yayımlanmıştır.
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal, 22 Eylül, 2025

