5 Aralık 2025, Cuma
11:12
23.07.2025
MANSET_ALTI Reklam Alanı

Batı vahşeti ve Osmanlı medeniyeti

ALİ ERKAN KAVAKLI

İsrail’in Amerika ve Batı destekli Gazze katliamları Batı medeniyetinin maskesini param parça etti.

Batı medeniyeti diye bir şeyin olmadığını bir kere daha gördük. Batı vahşetini saklamak için “medeniyet” maskesini kullanıyor. Bunu bütün dünya bir kere daha gördü.

Mehmet Akif Ersoy, Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de “medeniyet” maskeli vahşilerin vahşetini görmüş ve şöyle haykırmıştı:

Medeniyet denilen maskara mahlûku görün;

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!

Maske yırtılmasa bize hâlâ âfetti o yüz;

Medeniyet denilen maskara, hakikat yüzsüz!”

Batı vahşeti Gazze ve Filistin’de gerçek yüzünü tekrar gösterdi. Dünyaya, medeniyet, insan hakları, hukukun üstünlüğünü pazarlayan ABD ve Avrupa ülkeleri, katil Netanyahu’yu ve soykırımcı Siyonizmi destekliyorlar. 

Vicdanı kanayan insanlar protesto ediyor, kınıyor, yürüyüşler düzenliyor…

 

Amerika bütün gücüyle katliamın arkasında, katillere her türlü yardımı yapıyor. 

Teknoloji devleri Google, Facebook, X, Instagram vs. Siyonistlere her türlü teknik ve istihbarî desteği sunuyor.

Vahşi Batı’dan medeniyet ve insanlık bekleyenler hayal kırıklığı yaşıyor. 

Gerçek medeniyeti Müslümanlar temsil etti. Batının kirlettiği medeniyeti yine onlar inşa edecekler. Müslüman devletlerin acilen bir araya gelmesi ve Siyonist soykırımı ve vahşeti durdurması şart. Müslüman ülkelerin parçalanmışlığı Siyonist katillere cesaret veriyor.

 Size düşmanlarının da tasdik ettiği atalarımıza ait bir meziyeti anlatacağım.  

 

Kanunî Sultan Süleyman, 1522 yılında Rodos üzerine sefer yapmaya karar verince, adadaki Tapınak Şövalyeleri Fransız Villiers Adam’ı adaya davet ettiler ve reis seçtiler.

Villiers Adam, adaya çağrılmadan önce tarikatın başkanı Portekizli Amaral idi.

Amaral, Villiers Adam’ın Fransa’dan gelip şövalyeleri savaşa hazırlamasını, bu maksatla kalelere toplar yerleştirip savunma hazırlığına girişmesini boşuna gayret olarak niteledi. Muhteşem Süleyman karşısında şövalyelerin şansı yoktu. Osmanlı, Rodos dışındaki adalara hâkimdi ve hâkim oldukları yerleri adaletle yönetiyordu. 

Amaral, Osmanlı adaletini şöyle övdü:

Rodos’un Villiers Adam tarafından yönetilmesini görmektense Osmanlıların eline geçmesini tercih ederim.” 

Fransız Villiers Adam, surları tamir ettirdi, limanlar kapattı, gemilerin limana yaklaşmasını engellemek için zincirler ve granit bloklar çektirdi, surlara toplar yerleştirdi.

Top ustası Gabriel Mantinengo, Giritte’ki görevini terk edip Rodos’un yardımına koştu, topçuları eğitti, büyük toplar döktürdü. 

Kanunî Sultan; deniz yoluyla hacca giden hacıların yolunu kesen, gemileri soyan, hacıları esir edip köle gibi çalıştıran, Akdeniz’de eşkıyalık yapan, zaman zaman Osmanlı ticaret gemilerine saldıran Tapınak Şövalyelerinin eşkıyalığına son verme kararı vermişti.

Yüz bin kişilik ordu adayı kuşattı, kadırgalar adanın çevresine demirledi. Sultan, topçulara emir verdi, 300 büyük top aynı anda gürledi. Ada uzunca bir süre kuşatıldı. Adada bulunan kaleler bir bir yıkıldı. 

Savunma aylarca devam etti, şövalyeler ölümüne kaleleri savundular. 

Sultan açılan gediklerden hücum etmeleri için defalarca emir verdi. Mehter takımı, yeniçerileri, azapları ve sipahileri coşturdu. Defalarca hücumlar yapıldı.

Üç ay içinde 80 bin yiğit şehitlik rütbesine ulaştı.


 

Rodoslular ve Tapınak Şövalyeleri erzakları bitene kadar adayı savundular. Villiers Adam, sonunda adayı teslim etmek zorunda kaldı.

Genç sultan, yaşlı şövalyeyi nezaketle karşıladı, cesareti için tebrik, basiretli davranıp kaleleri teslim etmeye razı olduğu için teşekkür etti; bir daha korsanlık ve eşkıyalık yapmamak şartıyla silahlarını alıp adayı terk etmelerine izin verdi. Osmanlı gemileri onları Girit limanına taşıdı. 214 yıldan beri Akdeniz’de eşkıyalık yapan şövalyelerin saltanatı 20 Aralık 1522’de son buldu; 4 ay 25 gün sonra üzüntü, utanç ve gözyaşları içinde 22 Aralık gecesi adayı terk ettiler. Sanki sultana söz vermemiş gibi Malta’ya yerleşip eşkıyalık ve soygunculuğa devam ettiler.  

Batı hiçbir zaman medeni olmadı.

Müslümanlar bir an evvel İslam Birliği kurmalı, İslam Ordusu teşkil etmeli, Batı destekli İsrail katliamını durdurmalı. 

Bu hoşgörü ve müsamahadan sonra da şövalyeler davranışlarını hiç değiştirmediler. Sultanın kendilerini bağışlaması, Girit’e kadar gemilerle taşıtması en ufak bir vicdani yumuşamaya yol açmadı. 

Malta’ya yerleştiler, eşkıyalığa devam ettiler. Ellerine geçirdikleri her fırsatta Osmanlı gemilerine saldırdılar.  

Rodos, sancak yapıldı, zindanlarda çile çeken 3.000 Müslüman esir kurtarıldı.

ICERIK_ARASI Reklam Alanı
SOL1 Reklam Alanı

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ

MOBIL_UST Reklam Alanı
Alt Banner Reklamı