Nerede hani?
Ne olmuş o gönül?
Bak hala gönülden söz ediyor!
Bu zamanda hatır gönül mü kalmış kardeşim Allah aşkına?
***
Bırakalım sayıklamayı da en iyisi şarkılarda, şiirlerde, masallardaki Kaf dağlarının ardında filan arayalım söylendiği zaman içimize meltem serinliği yayan o kelimeyi; zira kirlenen,bozulan birçok şey gibi o da kirlendi, tanınmaz hale geldi ve nihayet alıp başını gitti bir yerlere. Dedim ya, ondan sadece kimi bestekârların şarkılarıyla ‘uslanmaz ozan’ların mısralarında adı kaldı yadigâr.
Gönüller de kirlenir mi demeyin; zira kirlenmenin önce orada başladığına dair yığınla tanıklıklarımız oldu son zamanlarda.
Hemen hemen her şeylerimizi ölçüsüzce, pervasızca paylaştığımız, bu bakımdan içimizde dışımızda ne varsa anında gösterme illetine tutulduğumuz sosyal medya denilen âlem bu bakımdan tam bir teşhir yeri…
Geçen ayın son günlerinden birinde işte bu teşhir yerinde karşılaştığım bir kirlenme örneği ‘başka ne kaldı?’ dedirtecek cinstendi.
Önce Gazze’dekendi öz yurtlarında tam manasıyla soykırıma tabi tutulan bir halka karşı bana göre bir insani, vicdani duyarlılık örneği ve esasen bir özeleştiri demek olan birkaçcümleyi sonra sosyal medyada bu özeleştiri üzerine ‘Gönül’ adlı bir kullanıcının yaptığı yorumu takdirlerinize sunmak istiyorum.
İnsani ve vicdani duyarlılık örneği ve esasen bir özeleştiri saydığım cümlelerin sahibiUluslararası İslam Düşünce Vakfı ve İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı, eski Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez.
Mehmet Görmez Hoca, Ayasofya-i Kebir Camiînde 50 ülkeden İslam âliminin katıldığı Cuma hutbesinde, Gazze'de yaşanan insanlık trajedisine dair tarihi ve yürek burkan bir konuşma yapıyor. Diyor ki:
"Aziz kardeşlerim, tam 2 yıl oldu. Biz her gece başımızı yastığa koyup, gözlerimizi kapatırken Gazzeli kardeşlerimizin semasında her gün ölüm kusan silahlar, nice katliamlar, nice soykırımlar gerçekleştirdiler. Tam 2 yıl oldu. Biz çocuklarımızın, torunlarımızın ağlayışını teselli edip saçlarını okşarken Gazze'de bebekler yürümeyi öğrenemeden ölmeyi öğrendiler Tam 2 koca bahar geçti. Gazzeli anneler, güller, çiçekler toplamak yerine çocuklarının parçalarını topladılar. Kanlı kefenlerini koklayarak teselli buldular. Tam 2 yıldır biz en az bin geceyi sabah ettik. Gazzeliler için her sabah kan ve ateşle başladı. Akşamlar ölüm ve dehşetle geldi. Babalar evlerine dönemedi. Dönecek evleri de kalmadı.
Aziz mü'min ve mü'mine kardeşlerim! Bu iki yıl sadece Gazze için değil bütün Müslümanlar için, bütün insanlık için tarihin en büyük imtihanı oldu. Biz 2 milyar İslam âlemi, 8 milyar insanlık ailesi sadece zulmü ve vahşeti İzlemekle ve seyretmekle yetindik. Defalarca hezimete uğradık. İnsanlığımız tükendi. İmanımız sınıfta kaldı. Hep beraber kardeşlerimizin parçalanışını, yakılışını toplu mezarlara gömülüşünü maalesef seyrettik."(Haber 7, 30.08. 2025)
Bu sözlerin en ince, en hassas bu bakımdan Allah’a en yakın tarafımız olan hatırla, gönülle, vicdanla ve hassas bölgelerin kirlenmesiyle ne alakası var sorusunun cevabını ben işte bu sözlerin altına konulan yorumda gördüm:
“Az yeseydiniz de Gazzeli kardeşlerimize yardım etseydiniz. Kâğıttan masal okumakla olmuyor.”
Söz konusu yorumu,hutbedeki sözlere ve muhataplara göre değerlendirmeye çalıştım… Yorum sahibi meselenin neresindeydi? Kendini ‘insanlıktan sınıfta kalanlardan’ saymıyordu. ‘Onlar ki sözlerin tamamını dinlerler, en güzeline uyarlar’ ayetine göre de belirsizdi yeri. Bir tek ihtimal kalıyordu geriye Rabbimizin belirlediği ölçülere göre: “Bir kişiye veya topluma duyduğunuz nefret sizi haksızlık yapmaya sürüklemesin!” Bu saikle gösterilen bir tepki olabilirdi olsa olsa.
Kardeşlerim, bir yürek yangına bir damla olabilir mi bu sözler Allah aşkına? Dahası kim olursa olsun, adı sanı ne olursa olsun, bir gönül sözü olabilir mi? Bizi kardeş, bizi yoldaş, bizi insan kılar mı?
Ne olmuş bu gönüle, gönüllere ki sözleri insanlık için esenlikve serinlik olacakken cehennemler tutuşturan alevlere dönüşmüş?
Şair Abbas Yurt’un yorumuyla bitiriyorum:
“Beyhude süs verdin kendine gönül,
Yaramı deştin sen gayri neyleyim.
Bütün bu ihtişam neyine gönül,
Haddini aştın sen gayri neyleyim.”
Rabbim, bizlere ‘gör’ dediği yerden bakmayı ve gösterdiklerini görmeyi nasip eylesin.
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 15 Eylül 2025

