BEHÇET TOPÇU

TİTANİK VE AYSBERG

09 Temmuz 2020 08:59

20. Yüzyılın başları teknolojinin son sürat ilerlediği, insanların üstesinden gelemeyecek hiçbir sorun olamayacağına inanmaya başladıkları, hatta artık dinlerin bundan sonra gereksiz olduğu ve Allah inancının yer küreden silinip gideceğini iddia edenlerin           ( Materyalizmin) çoğaldığı bir dönemdir.

            Çağlar öncesinde Tanrılık davasına kalkışan Firavun?u denizde boğan İlahi irade 20. yüzyılda insanoğlunun günden güne artan kibrine aysberg ( denizlerdeki buz dağı ) aracılığı ile bir nokta koyacaktır.

            Titanik 20. yüzyılda insan elinden çıkmış en büyük, en gösterişli bir gemidir. Herkes onun batmaz, sarsılmaz olduğuna inanır. Fakat yola çıkışından dört buçuk gün sonra bir aysberge çarpar.

            Görkemli bir filmi de çekilmiş,  birçok dalda ödüller almış olan Titanik?in trajedik serüvenini Hekimoğlu İsmail?in ? İlimler ve Yorumlar ? adlı eserinden okuyalım:

            ? 14 Nisan 1912 yılında dünyanın en büyük seyahat gemisi olan Titanik, Avrupa?dan hareket ederek Amerika?ya ilk seferini yapıyordu. Vapurda iki bin kadar insan vardı. Yolcuların ekserisi zengin, tahsilli ve asilzade kimseler idi. Yol uzun, gemi geniş, eğlenmek için her türlü imkân hazırdı. Gemi o kadar emin yol alıyordu ki denizlerin derinliği yolcuları ilgilendirmiyordu bile. Ayrıca büyük Titanik?in mürettebatı da büyük oluvermişti. Civardaki gemilerden yapılan ikazlara Titanik?in telsizcisi adeta azarlayarak cevap vermiş: ? Ben New York?la konuşuyorum. Haberleşmemi kesme!? demişti.

Saat gece 12?ye 20 vardı. Geminin baş tarafındaki nöbetçi birdenbire bir beyaz hayaletle karşılaşmış gibi oldu. Gözlerini ovuşturup bir daha baktı, evet bu bir buzdağı idi. Hemen telefonun mandalına basıp bağırdı:

-          Aysberg tam önümüzde? Aysberg tam önümüzde?

İçerde yolculardan kimi kâğıt oynuyor, kimi içiyor, kimisi de şarkı mırıldanıyordu. Kız arkadaşıyla konuşan gençler de vardı. Dans için vakit geçmişti. Daha ziyade akşam yemeklerinden sonra dans faslı hemen başlar, gemi yoluna devam ederken kadınlar erkeklerle sarmaş dolaş çılgın gibi eğlenirlerdi? Zaten çokları için bu, bir yolculuk değil eğlence idi.

Makine dairesine verilen kumandalar çanlardan belli oluyordu. Fakat bu hal gemicileri ilgilendirirdi. Yolculardan uyanmayanlar bile vardı.

Kaptan ? Stop? emri verdikten sonra arkasından ? Tornistan? ( Geminin geri gitmesi) edilmesini istedi. Evet hafif bir sarsıntı duyulmuştu. Bu sırada kamara penceresinin önünden beyaz bir buzdağı geçti. Oyun oynayan milyonerlerden biri garsona işaret etti. Garson koşarak geldi, iki kat oldu:

-          Buyurun efendim?

-          Neden durduk?

-          Önemli bir şey olmasa gerek. Şimdi hareket ederiz efendim.

Milyoner papazı attı ve sigarasından bir nefes daha çekti.

Geminin buz dağına çarpması çok hafifti. Zaten gemi çarpınca durmamış, yoluna devam etmişti. Gemiyi kaptan durdurdu. İşte o çarpma anında geminin altı bıçakla kesilmiş gibi boydan boya yırtılmıştı. Titanik zor şartlar içinde idi.

Şu hal gösteriyor ki teknik ne kadar ileri giderse gitsin, insan faktörü ihmal edilecek şey değildi. Teknoloji maddede ilerlemeyi sağlıyordu. En iyi cihazlar, silahlar ve makineler yine insanın eline verilmeyecek mi? Öyle ise insan da en iyi duruma getirilmelidir ki büyük kayıplar önlenebilsin.

Artık sular motor dairesine doluyordu. Telsiz devamlı ?S.O.S.? veriyor, yardımcı çağırıyordu. Bununla beraber Titanik?in batmayacağı inancı herkeste hâkim idi. Bu kocaman ve modern gemi, batmazdı ve batamazdı.

Fakat sular haram malın sevgisi gibi geminin kalbine dolmaya başlayınca, geminin hali kalmamıştı. Saat 12?yi 20 geçe sandallar denize indirilmiş ve kadınlarla çocukların sandallara binmesi emredilmişti. Kadın kocasından, evlat babasından ayrılmak istemiyor, birbirlerine sarılıp, hıçkırıyorlardı. Tayfalar şiddet hareketine başvurmak zorunda kalmış, bir an evvel yolcuları kayıklara almaya çalışıyorlardı. Çünkü felaketin büyüklüğünü yolcular değil, gemiciler bilirdi.

Tek teselli vardı: ?Titanik batmaz!? deniyordu. Ayrıca etraftaki gemilerden: ? Hemen geliyoruz.? haberi gelmişti? Mürettebat zorla yolcuları kayıklara bindiriyor ve ayrılık feryatları yükseldikçe, geminin batacağına herkesin inanacağı geliyordu. Sanki akıl: ? Bu gemi batmaz!?derken içten gelen bir ses: ? Elveda!? der gibiydi. Kaptan soğukkanlılığını kaybetmiyordu. Zaten Avrupa?nın en tecrübeli kaptanıydı. Kaptan güvertesinden haykırıyordu:

? Telaşa kapılmaya ve korkmaya gerek yok. Bu bir tedbirden ibarettir. Sabah kahvaltısını beraber yapacağız, diyordu.

Öte yanda bavulunu alamayan, almak istemeyen canını kurtarmanın çaresine bakarken sevdiklerinden ayrılanların feryadı ve hıçkırıkları kaptanın konuşmasını duyulmaz hale getiriyordu. Birdenbire hava fişekleri atılmaya başladı. Bunlar geminin yerini gösteriyordu. Gelmekte olan gemilere işaretti.

Hava fişeklerinin atılmasını gören 6 numaralı sandal yolcuları, hemen açılıverdiler. Hâlbuki sandala 35 kişi daha almaları gerekirdi. Böyle yapmalarının sebebi: ?Yolcumuz az olsun ki biz kurtulalım.? gibi bencil düşünceleriydi. Gemideki su seviyesi durmadan yükseliyordu. Gemiciler artık bir şey yapamaz duruma gelmişlerdi.

Milyonerlere ait olan bir numaralı kayık da diğeri gibi 12 kişiyle ayrılmıştı. Bu çok acı bir durumdu. Çünkü 28 kişi daha almaları gerekirdi. Fakat kesesini dolduranlar vicdanını boş bırakmış ve kalplerini karartmışlardı ki başkalarının ölmesine razı olabiliyorlardı. Geminim baş tarafında üç kişi, birbirine sarılmış duruyordu. Bunlar ana, baba ve evlatlarıydı. Birlikte ölmeyi kabullenmiş ve hallerine razı olmuşlardı. Kadının mücevherat dolu çantası, erkeğin evrak valizi ve çocuğun oyuncakları? Hepsi gemide kalmıştı. ? Birlikte gidelim.?dediler?

Saat bir buçuktu. Hava fişekleri en işlek yollardaki arabalar gibi gidip geliyordu... Bir yandan da sandallar indiriliyor, sandallara atlamak isteyen erkeklere ateş açılıyordu. Sandaldaki bir kadın tekrar gemiye döndü. Kendisine el sallayan kocasının elini tuttu:

-          Birlikte yaşadık, birlikte?

Diyerek başını göğsüne kapattı ve onlarda öylece sessiz kaldılar. Dil konuşmuyor, kalplerde susmuyordu. Saat ikiye çeyrek var. Sabah çok uzaklarda olan bir sevgiliydi. Artık ondan da ümit kesildi. Belli ki bu gecenin sabahı olmayacaktı. Geminin burnu ağır ağır sulara gömüldü. Pervaneler havaya kalktı. Hoparlörlerde caz parçaları çılgınca çalıyor. Her tarafta ışıl ışıl elektrik lambaları yanıyor. Titanik büyük bir idam sehpası oldu. İçinde halen 1500 kişi vardı. Hepsi idama mahkûm gibi idi. Ölümü kabul etmeyenler, dünyadan ayrılmak istemeyenler, dostlarını bir daha göremeyeceğini sananlar bağırıyor, dizlerini dövüyor, yerlerde yuvarlanıyor fakat gemi yavaş yavaş sulara gömülmeye devam ediyordu. Bütün bu feryatlar ölümü istemeyenler bütün bu çırpınışlar ölümü öldüremiyordu.

            Herkes acı gerçekle yüz yüze. Beklenmeyen ölüm aniden kapıyı çaldı. Bazılarının inanmadığı öteler âlemi yakına geldi. Dünyası iyi olanlar için ölüm oldukça kötü idi.   

Birden bire hoparlörlerde ilahi çalmaya başladı. Yolcuların çoğu her şeyden ümidi kesmiş olarak bağırdılar:

-          Sana yaklaşıyoruz Allahım!

Bütün kapıların kapandığı anda, açılan büyük kapı?

2?yi 18 geçe elektrikler de söndü. Bu karanlık, ah bu karanlık herkesi ürpertmiş ve titretmişti. Artık isteyen kendini mezarda sanabilirdi. Fakat ? Ölüm nasıl bir şeydir? Nasıl öleceğim?? diyen beyinler az değildi. Aynı anda geminin arkasında koşuşan gölgelerden bazıları suya atladı. Buz gibi suda yüzüp Atlas Okyanusu?nu aşıp, sahile çıkacaklardı. Can bu, tatlı idi.

            Sonra birdenbire gemi ikiye bölündü ve sulara gömüldü. Nasıl kurtulduklarını bilmeyen fakat kendini suyun yüzünde bulanlar yakınlardaki kayıklara çıkmaya çalıştıklarında onların kafasına kürekle vuruldu ve insanlar, can kurtarması gereken insanlar insan kanı akıtarak yaşamak için, belki de bir kötü ihtimali önlemek için denizi kana boyadılar.      ( Titanik kazasında ölmeyenler bir gün geldi öldüler. Hem de yataklarında. Çokları da ölmeden evvel öyle hallere düştüler ki ölümü mumla arayıp bulamadılar. Bazıları: ? Bu adamın işleri neden bu kadar kötü gidiyor?? derken, o, kürekle ezdiği kafaları hatırlıyor ve susuyordu.)

            Saat 2?yi 20 geçe bir vapurun ışıkları göründü. Artık zamanında gelmeyen yağmur nasıl kıtlığa sebep olursa, bu da öyle idi. Fakat sandallardakiler sevindi.

-          Kurtulduk!

Diye haykırdılar, sevinç gözyaşları döktüler. Bir deniz kazasında kurtulanlar, hayatta onları bekleyen binlerce felaketten kurtulmuş sayılmazlardı ya... İnsan, insan için kurt olmuştu. Kurtulmamız gereken en büyük felaket bu idi. Lakin kim bunu bilecek ve insanı, insana kimler dost edecekti?

Şafak sökerken bindikleri gemilerden etrafı seyreden yolcular birbirlerine:

-          İşte bizi batıran aysberg budur!

Diyorlardı. Ahlakı batıranlar, gemiyi batıran aysbergden şikâyetçi idi.

Aysberg hiçbir şey yokmuş gibi kendi halinde sessiz sedasız bekliyordu. O, bir külli kanun emrinde idi. Külli kanunlardan, külli kanunları koyandan haberi olmayanlar, her zaman bir çığlıkla uyanır ve bir başka uykuya geçmek zorunda kalırdı.?    

 

-          Selam ve dua ile.                                

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

KUR’ANSIZ HİDAYET OLMAZ
22 Mart 2024 08:59

KENDİMLE (HASBİHAL’İM) SÖYLEŞİM
19 Şubat 2024 08:59

NEDİR BU SİGARA?
06 Şubat 2024 08:59

UMRE’DE ŞEKİL-SİMGE ve SEMBOLLER
16 Ocak 2024 08:59

KUR’AN AYETLERİNE GÖRE YAHUDİ KARAKTERİ
26 Aralık 2023 08:59

ZALİMİN MERHAMETE GELMESİNİ BEKLEMEK
29 Ekim 2023 08:59

KORKU – ÜMİT VE TEDBİR ÜZERİNE
26 Eylul 2023 08:59

ZAMANE
03 Eylul 2023 08:59

İMAN ESKİR Mİ?
01 Ağustos 2023 08:59

VATAN ve MUKADDESAT
10 Temmuz 2023 08:59

OYUMU KİME VERSEM ACABA
30 Nisan 2023 08:59

HARAMLARIN HÜCUMU
24 Mart 2023 08:59

İNSAN KENDİNE MÂLİK MİDİR?
20 Şubat 2023 08:59

MÜMİN VE İNANÇSIZA GÖRE ÖZGÜRLÜK
12 Ocak 2023 08:59

KÖYÜM KETENLİYE ZİYARETİM
14 Aralık 2022 08:59

İLAHİ KANUNLAR VE AKIL
20 Kasım 2022 08:59

MÂNİ-DAR SÖZLER
19 Eylul 2022 08:59

KUR’ANI UNUTMANIN AĞIR VEBALİ
29 Ağustos 2022 08:59

KUR’AN’A GÖRE ÜÇ SINIF MÜSLÜMAN
31 Temmuz 2022 08:59

15 TEMMUZ ANISINA
14 Temmuz 2022 08:59

KUR’AN-I KERİM’İN ÜSTÜNLÜĞÜ
20 Nisan 2022 08:59

KUR’ANIN ŞİFA GÜCÜ
20 Mart 2022 08:59

KUR’ANI ANLATAN AYET MEALLERİ
17 Şubat 2022 08:59

KUR’AN’A VARİS OLMAK
24 Ocak 2022 08:59

İBRET ALMA MEKÂNI-HASTANELER
01 Ocak 2022 08:59

MÜ’MİNİN HAYATINDA KUR’ANIN YERİ
18 Temmuz 2021 08:59

KUR’AN MUCİZESİ
03 Haziran 2021 08:59

HİRA DAĞI VE VAHİY NURU
02 Nisan 2021 08:59

GEÇMİŞİ UNUTMA(MA)K
20 Şubat 2021 08:59

İSLÂM DÜŞMANLARININ KÖTÜ SIFATLARI
29 Ocak 2021 08:59

NİÇİN MÜSLÜMAN-TÜRK DÜŞMANLIĞI
25 Aralık 2020 08:59

GAFLET VE TEFEKKÜR
03 Kasım 2020 08:59

AKRABALIK VE SILA-İ RAHİM
05 Ekim 2020 08:59

KARDEŞLİK BAŞTACIMIZ OLSUN
11 Ağustos 2020 08:59

KARDEŞLİK BAŞTACIMIZ OLSUN
09 Temmuz 2020 08:59

MEĞER BİZ YAŞLANMIŞIZ
09 Temmuz 2020 08:59

BUNU DA GÖRDÜK RABBİM
09 Temmuz 2020 08:59

ACI HADİSELER
09 Temmuz 2020 08:59

BİR NEFES İKİ NİMET (TEFEKKÜR)
09 Temmuz 2020 08:59

SÂDİ-Î ŞÎRAZİ’DEN ÖZLÜ SÖZLER
09 Temmuz 2020 08:59

MİLLİ KÜLTÜRÜMÜZ, MANEVİ DEĞERLERİMİZ
09 Temmuz 2020 08:59

RAMAZAN VE HUCÛRAT SÛRESİ
09 Temmuz 2020 08:59

İLÇEMİZDEKİ SEÇİM ÇALIŞMALARI ÜZERİNE..
09 Temmuz 2020 08:59

KARA HABER DUYULUNCA
09 Temmuz 2020 08:59

SONUÇLAR HAYIRLI OLSUN
09 Temmuz 2020 08:59

KUTLU DOĞUM ? 20 NİSAN 571
09 Temmuz 2020 08:59

GÜVEN İÇİNDE YAŞAMAK
09 Temmuz 2020 08:59

RAHMET AYLARI VE SOSYAL HASTALIKLARIMIZ.
09 Temmuz 2020 08:59

BAŞKALARINI KEDERLENDİRMEK
09 Temmuz 2020 08:59

? BARIŞ ELÇİSİ ? OLMAK
09 Temmuz 2020 08:59

KUR?AN, ORUÇ ve RAMAZAN
09 Temmuz 2020 08:59

İKTİSAT, İSRAF VE ORUÇ
09 Temmuz 2020 08:59

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
09 Temmuz 2020 08:59

?SÖZ?
09 Temmuz 2020 08:59

YİTİĞİMİZ ; BARIŞ VE HUZUR
09 Temmuz 2020 08:59

?NUR? VE ?KİR?
09 Temmuz 2020 08:59

HAK ARARKEN HAKLANMAK
09 Temmuz 2020 08:59

FORD?UN ? T ? MODELİ VE POLİTİKA
09 Temmuz 2020 08:59

SEÇKİNLERDEN HOŞGÖRÜ ÖRNEKLERİ
09 Temmuz 2020 08:59

AFİYET, MÛSİBET VE SABIR
09 Temmuz 2020 08:59

SİYASİ AHLAK VE REFERANDUM
09 Temmuz 2020 08:59

RAMAZANA VEDA EDERKEN
09 Temmuz 2020 08:59

MUKADDES YUVA, AİLE VE BOŞANMALAR
09 Temmuz 2020 08:59

DİNİ BAYRAMLARIN FARKI
09 Temmuz 2020 08:59

HİCRİ VE MİLADİ YILBAŞI ÜZERİNE
09 Temmuz 2020 08:59

BİR İHTİYARLIR ŞİİRİ
09 Temmuz 2020 08:59

? DOST? SEÇİMİ VE DOST?LUK
09 Temmuz 2020 08:59

ÖLÜMÜ HATIRDA TUTMAK ( RABITA-Î MEVT )
09 Temmuz 2020 08:59

KUTLU DOĞUM ? 20 NİSAN 571
09 Temmuz 2020 08:59

RESSAMIN RESMİ VE SİYASİ TABLO
09 Temmuz 2020 08:59

KEM -ÂLÂT ? KEMÂLÂT
09 Temmuz 2020 08:59

AYLARIN SULTANI HOŞ GELDİN
09 Temmuz 2020 08:59

AĞLAMA - GÜLME
09 Temmuz 2020 08:59

ÖLÜMÜ HATIRLATAN ABİDELER : KABRİSTANLAR
09 Temmuz 2020 08:59

YOLCUDAN KALAN ?İZ?LER
09 Temmuz 2020 08:59

İNSANOĞLUNUN HAYAT SERÜVENİ
09 Temmuz 2020 08:59

1926 ŞUBAT SOĞUKLARI, ACI HATIRALAR VE HATIRLATMALAR
09 Temmuz 2020 08:59

GÜLE GÜLE ?BEYAZ RAHMET?
09 Temmuz 2020 08:59

BEREKET
09 Temmuz 2020 08:59

BİR BELDENİN ?KETENLİ?NİN- YÂD?I
09 Temmuz 2020 08:59

NİMET ? KÜFRAN ?I NİMET ? NİMET ŞİNASLIK
09 Temmuz 2020 08:59

GURBET - SILA VE BAYRAMLAR
09 Temmuz 2020 08:59

BİR ÖLÜM HABERİ
09 Temmuz 2020 08:59

KURBAN VE BAYRAMIN ARDINDAN
09 Temmuz 2020 08:59

ZULÜM VE ARŞİMET?İN KALDIRACI
09 Temmuz 2020 08:59

HARAMLARDA HAYIR YOK
09 Temmuz 2020 08:59

NEFSİMLE RESTLEŞME
09 Temmuz 2020 08:59

GEÇİMLİ OLMAK ÇOK MU ZOR?
09 Temmuz 2020 08:59

HASTANELERDE ÖLÜM VE İHMAL EDİLEN TELKİN
09 Temmuz 2020 08:59

İKİ KUTSAL NİMETİM
09 Temmuz 2020 08:59

? EVDEN ÖNCE KOMŞU ?
09 Temmuz 2020 08:59

RAMAZAN?A DEĞER KATAN KELÂM-I KADİM
09 Temmuz 2020 08:59

KAZANMAK KAYBET(ME)MEK
09 Temmuz 2020 08:59

BİR ZALİM, BİR MAZLUM VE İBRETLİK AKIBETLERİ
09 Temmuz 2020 08:59

HÜVE-L BÂKİ
09 Temmuz 2020 08:59

DARGINLIKLARDA ?GIYBET?İN PAYI
09 Temmuz 2020 08:59

SİYASETE TARAFSIZ KALMAK MÜMKÜN MÜ?
09 Temmuz 2020 08:59

NİÇİN SOL EL İLE TOKALAŞMAYIZ?
09 Temmuz 2020 08:59

ÜCRETLİ - WC - UYGULAMASI KALDIRILMALI
09 Temmuz 2020 08:59

KİRLENMENİN FARKINDA OLMAK
09 Temmuz 2020 08:59

HUZUR NE(RE)LERDE ARANMALI
09 Temmuz 2020 08:59

NİKÂH ? DUA ? DÜĞÜN ? EVLENME VE BOŞANMALAR
09 Temmuz 2020 08:59

BİR MÜSLÜMAN YOK MU KURTARACAK?
09 Temmuz 2020 08:59

DOĞRU ?DİN BİLGİSİ? NEREDEN ALINMALI
09 Temmuz 2020 08:59

EMANET-GÜVEN VE KARZ-I HASEN
09 Temmuz 2020 08:59

BEYAZ? DAN ?AK? MESAJLAR
09 Temmuz 2020 08:59

ANA - BABASI SAĞ OLAN EVLATLARA
09 Temmuz 2020 08:59

EVLADI OLAN ANA-BABALARA
09 Temmuz 2020 08:59

BULUTTAN RAHMET YAĞAR, TAŞLAR İSTİFADE ETMEZ
09 Temmuz 2020 08:59

BU ?GÜN?Ü ?DÜN? LE BERABER DÜŞÜNMEK
09 Temmuz 2020 08:59

FARKLILIKLARIN FARKINDA OLMAK
09 Temmuz 2020 08:59

İSTİAZE-ŞEYTAN ve MUAVVİZETEYN
09 Temmuz 2020 08:59

RABBİ TEMMİN BİL HAYR
09 Temmuz 2020 08:59

ES-SELÂM-KAB’LEL KELÂM (ÖNCE SELÂM, SONRA KELÂM)
09 Temmuz 2020 08:59

KIRK YILLIK KÂNÎ, OLUR MU YANİ
09 Temmuz 2020 08:59

SON KALE TÜRKİYE
09 Temmuz 2020 08:59

TUZAK VE NASİHAT
09 Temmuz 2020 08:59

GÖNÜLSÜZ YOL
09 Temmuz 2020 08:59

ERZEL-İ ÖMÜR (ÖMRÜN EN ZOR ÇAĞI)
09 Temmuz 2020 08:59

İSLAMDA FİTNE KAPISININ AÇILDIĞI GÜN (16 Haziran 656)
09 Temmuz 2020 08:59

BUGÜN DE TIPKI DÜNKÜ GİBİ
09 Temmuz 2020 08:59

KAR ŞİİRİ - “KAR”LA SÖYLEŞİ –
09 Temmuz 2020 08:59

KIŞ MEVSİMİ ÜZERİNE - HASBİHAL –
09 Temmuz 2020 08:59

HERKESİN DİKİLİ BİR FİDANI OLSUN
09 Temmuz 2020 08:59

TEVHİD
09 Temmuz 2020 08:59

TAĞUT (SAHTE İLAHLAR)
09 Temmuz 2020 08:59

GÖKTE VE YERDEKİ İŞLENEN İLK GÜNAH -HASET-
09 Temmuz 2020 08:59

TEMENNİ’Lİ MISRALAR
09 Temmuz 2020 08:59

KUR’AN KISSALARI – TUĞYAN VE TUFAN
09 Temmuz 2020 08:59

ÇALIŞMAK BİZDEN, VERMEK ALLAH’TAN
09 Temmuz 2020 08:59

UNUT(TUR)ULAN MİLLİ İDEALLER
09 Temmuz 2020 08:59

Tüm Yazılar