BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Allah’ın selamı, rahmeti bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetli erenler ve dahi erenlere gönül veren peygamber sevdalılarım.

Seneyi devriyesi olan, miladi 571, kameri Arapçada “rebî” kelimesi bahar anlamına gelir. “Rebiülevvel” ise “evvelki/önceki bahar yâda “İlkbahar” anlamına gelen Rebiul’evvel ayının 12.Gecesi. Mekkeşehrinde mukaddes bir doğum. Nebilerin, velilerin efendisi, imanlı gönüllerin şaşmaz pusulası, hakikat semalarının rahmet damlası, Âdemiyet bahçesinin kemâl meyvesi, dünya ve ahiret yurdunun sönmez güneşi, nübüvvet zincirinin son halkası, insanlık için en güzel rehber, ahlakı Kur’an olan ve “Ahlaki güzellikleri tamamlamak üzere gönderilen”, “Muhammedünbeşerün la kel beşer, Bel hüvekelyakutebeynelhacer.” “Hz. Muhammed (s.a.v.) bir beşerdir, lakin diğer insanlar gibi değildir. Taşların arasında yakut ne ise, Allah Resulü (s.a.v.)’de insanlar arasında öyledir.” (s.a.v.).

İşte ‘O’ eşsiz varlık hürmetine derdime derman ol, yüreğime ferman ol, gözüme ve dizime fer ol, sevdama yar ol, canıma can ol ya Muhammed (s.a.v.).

Gönül isterdi ki o yakutu iyi anlamak, anmak ve anlatmak için, sadece bir haftayla sınırlı kalmasa.

      O ki, (s.a.v.)  âlemlere Rahmet.

      O ki, Hz. Allah (c.c.)’nun habibim dediği kul’dur.

      O ki, kâinatın karanlığını aydınlatan güzel bir Nur’dur.

      Var mı O’ndan daha güzelini gördüm diyecek bir âdem.

O’nu anlatmayı kelimeler mi tarif edecek ona, şaşarım.

Gözler mi doyacak ona bakmaya şaşarım. Görmeden de sevilir diyorlar ya,  işte bubeden ve gözler, O’nu görmeden sevdik ya…

O,yetim bir çocuktu, bir babaydı, bir öğretmendi. ‘O’ (s.a.v.) güvenilir bir komutandı, hastalara Doktor, dertlilere dermandı. Güvenilir ve vefalı bir eş idi. Açları doyururken, kendisi aç kalan bir Peygamberdi (s.a.v.).

Ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım, onu yâd etmeye gücümüz ve haddimiz olmaz, yetmez.

Valide Sultan’ın dediği gibi; “Muhammed’den muhabbet oldu hâsıl, Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl”düsturuyla Rahmet Peygamberinin rahmet denizinde bir damla olmamız temennisiyle, ‘O’, rahmet bizimde gönlümüze düştü, yeşerdi ve Peygamber sevdası olarak aramızda vücut buldu hamdolsun.

       ‘O’nun sevgisi sanatta ve edebiyatta, musiki ve mimaride yer etti.                              

       ‘O’nun aşkı dilde selatu - selam, yürekte ‘ÂH’ olmuştur.

       ‘O’, Suda Ebru, Ebruda gül olmuştur gül.                              

       ‘O’, bazen gönül dünyamızda bir kaside, bazen de bir naât olmuştur.    

‘O’, Yaman dedenin dilinde bir arayış,

Yunus’un dilinde merhamet Peygamberi,

Mevlana’nın dilinde aşk Peygamberi,

Ahmet Yesevi’nin dilinde hikmet Peygamberi olmuştur (s.a.v.).

‘O’nu Fuzuli su kasidesinde Dicle ve Fırat’ın deli deli akışını, Peygamber sevgisine bağlamıştır.                                              

            Arif Nihat ASYA,  bütün varlığa, bütün kâinata, bütün mahlûkata “ÜMMET OL” çağrısında bulunarak bu duyguyla ‘O’nun için yaşamıştır (s.a.v.).                                                               

            Yahya Kemal, “Zaman o gül gibi gül görmemiş” dizelerinde anlatarak, en büyük hasreti terennüm etmiştir (s.a.v.).

      O istesin muradını gerçekleştirirdi Hz. Allah (c.c.) Zira o Nebi (s.a.v.) varlığın kalbi ve ruhuydu. Yaratılmışların ve bütün sevilmişlerin evveli ve ahıriydi (s.a.v.).

Evet, O, Allah'ın Sevgilisi. Nasıl sevilmezdi ve sevilince nasıl sevilirdi? Hatice-i Kübra, İsmet ve iffet madeni Hz. Hatice (r.a.)’ha annemizin bütün benliğiyle ve ruhuyla onu sevmişti. Hem öyle sevmişti ki, yoluna kurban olacak kadar. O'nu sevdikçe yüceldi, sevdikçe büyüdü.   Öyle ki; o nihayetsiz olan mülkün Seyyidi ve Kevser havuzunun sahibi Cenab-ı Mustafa (s.a.v.)'nın da zevcelerine karşı duygu ve vefası son derece derindi…

            Âlemde, O'nun sevgisinden, O'nun rızasından başka bir gaye tanımadı. Şair nede güzel demiş,

“Gül cemalini gören hayran olur efendim,

Can sana, varlık sana, kurban olur efendim.”Ya ya.

İşte o can bir gün Kâbe de secdeye kapanıp şahadet parmağını göğe kaldırarak Süleyman Çelebi Hz.lerinin dediği gibi; “Deprenir dudakları söyler kelam; Der di ki ey Mevlâ yüzüm tuttum sana; Ya ilahî ümmetim vergil bana.” Diyordu o eşsiz önder (s.a.v.).

İlahi ya rab; Kıyamet gününün tek sahibi sensin. Bize lütfunla, kereminle, merhametinle, ebedi saadetin ve cennetini O eşsiz Nebi (s.a.v.) hürmetine bizleri gerçek manada ona ümmet olanlardan eyleAllah’ım, ümmet olanlardan eyle Allah’ım.

İlahi ya Rab, evlatlarımızı Hz. Ömer (r.a.)’hın yüreğine, Hz. Yusuf (a.s.)’mın hayâsına, Hz. Aişe (r.anh)’a annemizin iffetine sahip olan gençlerden eyle Allah’ım. Kalan ömrümüzü geçen ömrümüzden daha hayırlı eyle Allah’ım.

İlahi ya rab; bu güzelim vatanımızı her türlü semavi ve arizi belalardan, musibetlerden, sel, yangın, deprem, kıtlık gibi kötülüklerdenmuhafaza eyle, milletimize birlik ve beraberlik, ülkemizedirlik ve düzenlik, topraklarımızı bereketli, bizlere bol ve helal rızıklar, dünya ve ahretle ilgili bütün hayırlı isteklerimize bizleri naileyle Allah’ım.

İlahi ya rab; Bizleri vatansız, gönüllerimizi imansız, minarelerimizi ezansız bırakma Allah’ım.

İlahi ya rab; İmanımız, hayatımıza yön versin. Salih amellerimiz, bizleri Hz. Allah (c.c.)’ya layıkıyla kul olmaya yöneltsin. Güzel ahlakımız, insanlara ve bütün mahlûkata karşı şefkat ve merhametle davranmaya sevk etsin.

İlahi ya rab; aklımıza sükûnet, kalbimize huzur, ruhumuza İnşirah, gözümüze fer ve ibret, dilimize fesih ve letafet, hayatımıza bereket, gönlümüze muhabbet, ihsan Eyle Allah’ım.

İlahi ya Rab, bizlerin hayatlarımızı Kur’an’la sulandır. Kur’an’la yetiştir. Kabrimizi Kur’an’la nurlandır. Akıl ver Allah’ım imanla ölelim. Ölürken de cemalini görüp, “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh” diyerek, zatına gülerek geleyi cümlemize nasip eyle Allah’ım. Nasip eyle Allah’ım. Âmin âmin allahumme âmin selam ve dua ile kıymetli peygamber sevdalı yarenlerim, derken Peygamberi emanet olan yüce dinimiz İslam-ı, Kur’an-ı elden ele, dilden dile günümüze kadar ulaştıran hocalarımız ve tüm din gönüllülerimizden baki hayata göçenleri rahmetle, minnetle, şükranla yad ederken, hayatta olanlara sıhhat ve afiyetle uzun ömürler vermesini Rabbimiz (c.c.)’dan niyaz eder, günümüzün Ebu cehilleri tarafından, sağdan – soldan, önden -  arkadan saldıranlara karşı ELİF gibi dik durarak tebliğe devam eden Din Gönüllü kardeşlerimin haftasını tebrik ve tebşir ederim.

Yusuf ÇAKICI

 Seydişehir/ KONYA

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.