BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Tiyatro, bir öykünün karakterlerin davranışı yoluyla bir düşünceyi aktarmak üzere, konuşma ve hareket yardımıyla, sahne üzerinde eyleme dönüştürülmesidir. Tiyatro, bütün sanatları kullanıp bunları uyumlu bir biçime dönüştüren tek sanattır. Bir tiyatro yapıtı, kendine özgü kuralları ve nitelikleri olan bir üretimdir. Özünde hareket vardır. Sözü görünüşe, düşünceyi eyleme sokar.

Gladyatör Eski Roma‘da seyirci önünde gösterime çıkan silahlı dövüşçüdür. Latince “kılıç” anlamına gelen “gladius” sözcüğünden türemiştir. Roma gündemine M.Ö. 264 yılından itibaren gelmeye başlayan gladyatörler, aralıksız olarak M.S. 5. yüzyıla kadar antik sosyal yaşamın en vazgeçilmez figüranları olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Gladyatörlerin her biri farklı silahlara sahiptir. Bu açıdan sınıflara ayrılmıştır. Bu iki kavramı biraz harmanlayınca ülkemizdeki futbol yönetimi, taraftarlar ve oyuncuları ilişkilendirmek çok zor olmasa gerek! Arenalar yerine stadyumları koyabilir, gladyatörler yerine oyuncuları konumlandırır ve kuralları ve senaryoyu da tiyatrodan edinebilirsiniz. Oyunları izlemeye gelenlerin dönemlerine göre aldıkları haz, kazanma hırsı ve destekler hemen hemen aynıdır.

Konyaspor takımı bu yıl ince ince öyle zamanlarda doğrandı ki geçmişten farklı olarak dönüp bakıldığında takım ve oyuncular hayatını değil kazanacakları kaybettiler. Akıllarda bariz kalan Alanya, Başakşehir ve Rize maçları bu işin nirvasını oluştururken, Antalya maçında verilen kusursuz bir pozisyonda çalınan penaltı sezon adına perdeyi kapatıyordu.

Antalyaspor ön alanda baskı pres yaptı. Amirin pas yollarını tıkadı. Sol kanadından hücum varyasyonları yaparken, kendi sağ kanatlarını gömerek Bytyqi ve Guilhermeyi etkisiz kıldı. Rakip üzerine geldiğinde uzun toplarla hızlı hücuma kalktı.

Konyaspor alışılagelmiş oyunundan çok da farksız değildi. 2 defa öne geçti. Defans hattı pas bağlantıları kesilince hata yapmaya başladı. Skor korunamadı. Aslında seyir zevki yüksek ofansif anlamda çok başarılı 2 oyun izledik. Günlük yaşamda bile,her güzel şeyin bir sonu olurmuş ya hani ya da her şey güzel giderken biri berbat eder ya, işte bu güzel oyunun sonunu da Mete Kalkavan getiriverdi. Alakasız bir pozisyonda verdiği penaltı, Fenerbahçe’ye ohh dedirtirken Başakşehir için ise yeniden umut ışıkları açılıverdi. Nedense bu hatalarda hep Konyaspor için rasgelmeye başladı.

Gelelim penaltı pozisyonundan sonra geriye kalan sürede cömertçe harcanan pozisyonlara siz kendi hırsınızı takımın skor bulmasından üstün tutmaya başlarsanız orada sorun ve sorunlar çıkmaya başlar ve bu hırsınız sonunda 7 metrelik kale yerine topu dışarıya vurursunuz. Bazen hakemi de yenmek gerekir deriz ya hep işte tamda öyle bir maçtı. Hadi diyelim Abdül’ün pozisyonu ile Bünyamin’in pozisyonu aynı olsun. Arkadaş 65 dakika eyyama girmeden maç yönetmişsin ne oldu da bu penaltıyı verdin. Hadi sen verdin! Vardaki arkadaş o ara ihtiyaç molası mı verdi? Bu penaltı nasıl iptal edilmez? Sonra şu kural koyucular bu elle oynama işini ciddi ciddi bir gözden geçirmeli, Yani Bünyamin’in eli avantaj sağlayıp gol vuruşu yapsa gol iptal oluyorken, pas verip diğer oyuncu gol atınca nizami gol oluyor. Bu ne kadar saçmabir kural! Bu saçmalıklarında aynı takıma denk gelmesi ise kocaman bir soru işareti!Küçük hataları saymıyorum! bariz alınan 12 puan eklesek ne olur demeyeceğim! Çünkü orda alsalar başka yerde telafi olurdu. Büyük harfle haykırmayın! Ülke futbolu niye rezil diye, balık baştan kokarmış. Öte yandan Trabzon’un kupadan da elenmesiyle 3. Veya 4. Olmanın bir esprisi kalmadı. Perde kapandı dağılalım!

Maçın sözü;Tiyatro, söze can katar; sözü görüntüye, düşünceyi eyleme çevirir!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.