banner161

banner150

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

“Dile kemik, zihne fren, insana insaf şarttır.” Gökhan Özcan

        Ne çok kullanırız bu kelimeyi!

        Kullanırız da ifade ettiği anlam çerçevesini onu adeta boğacak kadar daralttığımızı pek düşünmeyiz.

        Ne zaman ‘el insaf’ desek, kavramın zihnimizdeki ilk çağrışımı şimşek hızıyla merhamet yoksulu birinin bize apaçık haksızlık ettiği yahut zalimce davrandığı olacağı için feryadımız ona, sadece bunu yapmamasını, bilakis adil olmasını hatırlatmaktan ibaret kalıyor.

        Hâlbuki Arapça insaf kelimesi ‘yarım’, ‘yarısı’, ‘orta’, ‘buçuk’,  ‘bir şeyin yarısı’ anlamlarına gelen ‘nısf’tan türemiştir.

        Kapısı adalete, vicdana, merhamete, akıl ve sağduyuya nihayet insani ve ahlaki davranışların tümüne açıktır insafın. Daha çok adalete… Adalet bir hakkın olması gerektiği yerde bulunması, zulüm ise yerinden edilmesidir çünkü. Bu nenle adil olmak insaflı olmaktır, aksi insafsızlık…

        Talibi’nin şu berceste beyti bu konuda söylenebilecek yığınla sözün özü niteliğindedir adeta:

“Çeşm-i insaf gibi kâmile mizân olmaz.

 Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz”

Çeşm-i insaf: insaf gözü, bakışı; mizan: terazi

Şair, olgun bir insan için en güvenilir terazinin olayları, olguları, durumları insaf gözüyle değerlendiren terazi olduğunu;  kendi kusurunu, noksanlığını bilmesinin de bilgelik olduğunu, kişiyi erdemli kıldığını söylüyor. Kusursuzluk Allah’a mahsustur. Kısacası nereye bakarsan bak insaf gözüyle bakacaksın, kusurlu olduğunu, kusur işleyebileceğini de asla unutmayacaksındiyor.

        Bu, esasen “Hep kendi pencerenden bakma olaya, biraz da bizim fakirhanenin eşiğinden bak bakalım ne görünüyor!” demek değil mi?

        Ülkemizin yetiştirdiği veentelektüel birikimini herkesin takdir ettiği bir değer olan sosyolog-yazar Alev Alatlı’nın izleme imkânı bulduğum bir konferansında söylediği şu cümle tam da bunu anlatıyor: “Dünyaya ait olan hiçbir şey için yüzde yüz doğru veya yüzde yüz yanlış denilemez!”

         Bu bir anlamda Allah’tan başka hiçbir şey mutlaklaştırılamaz demek.

        Böyle olunca birisiyle tartışırken karşımızdakinin de en az bizim kadar haklı olabileceğini, birini suçlarken kendimizi onun yerine koymamız halinde durumun değişebileceğini bu nedenle çok dikkatli olmak gerektiğini pek ala düşünebiliriz.

‘İnsaf dinin yarısıdır.’ hadisinin ifade ettiği gerçek bu olsa gerek.

Ünlü fıkrasında Hoca Nasreddin’in hem davacıya, hem davalıya ardından da mübaşire dönerek ‘Sen de haklısın!’ derken dikkat çektiği incelik insaftan başka bir şey olabilir mi?

İnsafı, iz’anı kaybettiğimiz zaman dünyanın bütün renklerini siyah ile beyazın iki kutuplu hükümranlığına terk etmiş olmuyor muyuz?

Rahmetli Nurettin Topçu ısrarla ‘ahlakın her şeyden önce kendinin başkalarından ayrı olmadığının şuurunu kazanmak’ olduğunu ne çok vurgulamış eserlerinde!

İnsaf işte budur! En önce ve her şeyden önce başkalarından ayrı bir varlık olmadığımızın bilincinde olmak, ne kadar lüzumsuz olduğunu iş işten geçtikten sonra anladığımız kavgaları en baştan yarıya düşürmek demek.

Din kavgalarıyla, mezhep kavgalarıyla beyazın siyaha üstünlüğü esasına dayanan asabiyet kavgalarıyla insanlık tarihinde ne büyük cinayetler işlendi, işleniyor.

Siyasi görüşünü, liderini, mezhebini, meşrebini mutlaklaştıran kendini hakkın yegâne temsilcisi ve yılmaz savunucusu görünce sıkıyor yumruklarını, çeviriyor namlularını kendinden olmayan kim ve ne varsa hepsinibehemehâl yok edilmesi gereken düşman unsurlar olarak görüp ona göre davranmayı da inancının gereği sayıyor.

İnsaf bakışında ara renklerin de hayat hakkı olduğuna iman vardır.

Adım başı huzursuzluklar, pişmanlıklar yaşamamak için bu bakışı anlamaya, içselleştirmeye çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Güzel sonuçlar güzel başlangıçlar yapabilmeye ve kararlılıkla yürüyebilmeye bağlı.

‘Haklı olabilirsin; lakin ben böyle düşünüyorum.’ tavrının insafa daha yakın bir yerde durduğuna inanıyorum.

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 03 Ocak, 2022

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner155

banner147