banner161

banner150

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kıymetli Üstat,

Karşında beşinci devrenin kapısında dimdik duran, elif gibi Allah’tan başkasına boyun eğmeyen bir gençlik var. Gökleri titretecek bir nida kopararak “ Mukaddes emaneti ne yaptınız? ” diye hesap soracağı günü sabırsızlıkla bekleyen, aslan kükrercesine yeri göğü inletecek olan bir gençlik akrep ve yelkovanın adımlarını takip etmekte. Allah’ın buyruğunu ve Efendimiz (s.a.v.)’in ölçüsünü sinesine kazıyarak dava adamlığının ilk kademesini geçmiş olan bir gençlik zirveye ulaşma yolunda inatçı adımlarla ilerlemekte.

         Giden şanlı akıncı hangi günde döner yurduna, meçhuldür ama onların yerine “ Kim var? ”denilince sağına soluna bakmadan fert fert “Ben varım!” diyen iman dolu sinelerin bürüdüğü adımların, korkusuzluklara atılmasını öngören bir gençlik arşınlıyor davasını, her adımı kudsî bilip.    

Kelâm ettiğin gibi Üstat, yaprak sıkıldıysa ağaçtan bahanedir belki de sonbahar. Ama sen bir de o fırtınalara aldırmayan, yağmurlar ıslattıkça azme susayan ağacı görmeye bak. İlkbaharda bütün yaprakları dize getirecektir o ağaç. Kökü ezelde, dalı ebedde olan çınarlar da âmân vermeyecektir yapraklara.

         Asırlardır bunca keşif ve oyuncağına rağmen kurtuluşu arayan batı adamının ulaşamadığı, Türk’ün de bu kurtuluşu batı adamında bulduğu sandığı şeyi, İslam’ın nur salkımlarında tane tane gösterecek bir gençlik taht kurmaya hazırlanmakta.

         Sahte kahramanlar oynatılsa da hayalî sirklerde, akrep ve yelkovan bir ayağını varlığa atmışken diğerini de yokluğa atmıştır. Hayat, varlık ve yokluk arasında ince bir çizgiyken muammaya giden bu yolda oyalanmak da niye? Ömrümüzden asırlar çalan zamana boyun eğmek, tarihin tozlu raflarına eskiyen kitaplar gibi terk edilmek değil midir ki?

         Yokuşlarda susamak pahasına bu gençlik, devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışacak, imkânsızın bir imkânını küçüklüğüne bakmadan yüreklerinde taşıyacaklardır.

         Yere göğe sığdıramadıkların bir “ hoşçakal ” a sığdırır ya seni, Üstat. Sığmıyorsa sığdırmakta diretmeyeceksin ki gönlün gevşemesin. İlle de bir şeyler sığdıracaksan yumruğundan farksız kalbine secdeyi sığdır, ki ziyan olmasın. Mecnun olup Leyla için çöller aşmak, Mevla için secdeye varmak kadar heybetli olmasa gerek.

         Etekleriyle dünyayı kaplayan dağlar bile taşıyamamışken akıl yükünü; geleceğin dava adamları acizliğine bakmadan taşıyacaktır bu ağır yükü, sonunda ne rütbe ne de mal olmasına rağmen.

         Nehirler bile yukarıya akma mücadelesini kaybetmemişken bizse maddede kurtarılan bir milletin ruhta batırılışını neden korkak gözlerle seyredelim ki? Yumruğu masaya vururcasına bir cesurlulukla, kararlarına adım atmayı öğreten bir gençlik tam karşında Üstat.

         Hani mermerlerin inlediği tekbir seslerinin aşkından rüzgâr adeta delirmişçesine kıvranır ya, biz gençler de Allah’ın “ Sen olmasaydın, Sen olmasaydın Ya Muhammed, kâinatı yaratmazdım. ” dediği Efendiler Efendisi’nin izini kaybetmemecesine kıvranmaktayız. Alemleri aydınlatan nurunun demetinden nasiplenmekçesine çölde katre aramaktayız.

         Ve biz ,Üstat,

Haksızlığa “ elif ” gibi dimdik olur, Allah‘a karşı acizliğimizden “ vav ” gibi eğiliriz.

 

(N.Fazıl ‘ın Gençliğe Hitabesi ve eserleri baz alınmıştır.)

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner155

banner147