Konya’nın Seydişehir ilçesine bağlı Ortakaraören Mahallesi’nde yaşayan 65 yaşındaki Şakir Cırık, dedesinden öğrendiği geleneksel yöntemlerle arıcılık yaparak geçimini sağlıyor.
Toros Dağları’nın 1.700 metre rakımlı Sayalı Yaylası’nda sürdürülen bu yöntem, arıların kaya kovuklarına yerleşmesiyle tamamen doğal bal üretimini mümkün kılıyor.
Kaya Kovuklarından Bal Hasadı
Şakir Cırık, kayaların arasındaki kovuklara katran ağacından elde ettiği reçineyi sürüyor. Bu doğal reçinenin kokusuna gelen yaban arıları, kovuklara yerleşerek kendi peteklerini yapıyor. İlkbaharda başlayan bu süreç, sonbaharda bal hasadıyla tamamlanıyor.
Cırık, “Arılarımız tamamen kendi ortamlarında, doğal şartlarda bal üretiyor. Biz sadece onların yuva bulmasını kolaylaştırıyoruz. Bu yüzden elde edilen balın aroması, kalitesi ve faydası çok yüksek” diyerek yöntemin özünü anlatıyor.
Doğal Ortam ve Saf Üretim
Toroslar’ın temiz havası, zengin bitki örtüsü ve kimyasal ilaçlardan uzak doğası, bu balı özel kılıyor. Özellikle kekik, geven, adaçayı ve dağ çiçeklerinden nektar toplayan arılar, fabrikasyon ürünlerden uzak, saf ve katkısız bal üretiyor.
Cırık, “Burası şehirden, sanayiden, ilaçlamadan çok uzak bir yayla. Balımızın en önemli özelliği de bu doğallığıdır” ifadelerini kullanıyor.
Aile İşi, Nesilden Nesile Geçen Gelenek
Arıcılıkla uğraşan Şakir Cırık’ın en büyük destekçisi eşi. Kovukların hazırlanmasından balın hasadına kadar birçok aşama ailecek yapılıyor. Cırık, bu işi dedesinden öğrendiğini, çocuklarına da öğretmeye çalıştığını söylüyor.
“Bizim için bal sadece ticaret değil, aynı zamanda bir aile geleneği. Dedem nasıl yaptıysa, ben de öyle yapıyorum. Çocuklar da öğrensin istiyorum. Çünkü bu yöntem hem doğayı koruyor hem de sağlıklı bir ürün sunuyor.”
Hasat Süreci
Kovuklara yerleşen arılar, bütün yaz boyunca çalışıyor. Sonbaharda kovuklardan alınan bal, hem aile tarafından tüketiliyor hem de dostlara ikram ediliyor. Geriye kalan kısmı ise kilosu 125 liradan satılıyor.
Cırık, yılda ortalama 20 kovuktan bal elde ettiklerini, miktarın tamamen iklim şartlarına bağlı olduğunu belirtiyor:
“Yağış çoksa çiçek çok olur, bal da bol çıkar. Ama kurak olursa ürün azalır. Bu iş doğayla birebir bağlıdır.”
Sağlık İçin Doğal Şifa
Şakir Cırık’ın balı, sadece lezzetiyle değil, şifa kaynağı oluşuyla da talep görüyor. Özellikle şeker hastaları, astım ve bronşit hastaları, bağışıklık sistemi zayıf çocuklar ve halsizlik yaşayanlar tarafından tercih ediliyor.
Cırık, her sabah bir kaşık bal yediklerini, bu sayede şeker ya da kolesterol problemi yaşamadıklarını söylüyor. Balın antibakteriyel etkileri, mide rahatsızlıklarından solunum yolu hastalıklarına kadar pek çok alanda faydalı olduğu biliniyor.
Arıların Ekosistemdeki Rolü
Cırık’ın yöntemi, sadece bal üretmekle kalmıyor, aynı zamanda doğaya da katkı sağlıyor. Arıların bitkileri tozlaştırması sayesinde yayladaki flora korunuyor ve çeşitlilik artıyor.
Uzmanlara göre arılar olmadan tarımsal üretimin büyük bir kısmı sekteye uğrar. Bu nedenle, arıların doğal yaşam alanlarını koruyan geleneksel arıcılık yöntemleri büyük önem taşıyor.
Türkiye’de Bal Üretimi
Türkiye, sahip olduğu 12 binden fazla bitki çeşidiyle bal üretiminde Çin’in ardından ikinci sırada yer alıyor. Ancak bu üretimin sadece küçük bir kısmı ihraç edilebiliyor. Seydişehir’deki geleneksel arıcılık gibi yöntemler, balın kalitesini ve değerini artırıyor.
Doğadan Gelen Bir Armağan
Şakir Cırık’ın hikâyesi, dededen toruna aktarılan bilginin günümüzde hâlâ yaşatıldığını gösteriyor. Doğal bal, sadece bir gıda değil, aynı zamanda bir sağlık kaynağı ve doğanın insana sunduğu en saf armağanlardan biri olarak öne çıkıyor.

