BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

AŞURE

Nohut fasulye buğday Bir kaşık tarçınla tane tane nar Buyurun dostlar aşuremiz var! 

14 Ağustos 2022
AŞURE

                  AYŞE ÜNÜVAR/UZM.PSK.DNŞ.

Eskidendi, eskimeyen zamanlardan, dağların dağlara kavuştuğu, insanın insanı anladığı, yürekçe konuşulduğu zamanlardan…

İnsanın olduğu her yerde görenek, örf, adet düsturu ile hareket edilir, acılar, üzüntüler, sevinçler mutluluklar beraberce bir yol bulunarak geleneğe dönüştürülür böylece ya yaralar sarılır ya da yaraya beraber ağlanırdı. Toplum olmanın bir arada yaşamanın getirdiği güzellikler öyle çoktu ki insan bu güzellikler neticesinde yaşama sarılıyor ve toplumsal huzur artıyordu. İşte bu güzel geleneklerden biri olan ve İslam Kültürünün yaşandığı birçok yerde devam ettirilen Aşure Geleneği, Muharrem Ayının onuncu gününde Müslümanlarca kutlanılmakta ve ağızlar tatlanmaktadır. Hicri Senenin ilk ayı olan Muharremin onuncu günü gelmeye yakın özellikle kadınları bir telaş alır. Aşırımız kutlu olsun muhabbeti ile başlayan nidalar çarşı pazarı canlandırır, evler ocaklar tatlı bir heyecanla hemhal olur… Dövme alınacak, geceden ıslatılacak, pişince içine envai çeşit yiyecek atılacak. Dövme, bazı yörelerde Aşurelik buğdayın diğer adı. Buğdayın kabuğu soyularak elde edilir ve aşurenin ana malzemesini oluşturur. Kadınlar, aşuremiz lezzetli olsun diye, Pazar Pazar dövmenin iyisini bulmak adına koşuşturur dururlar.  Aşure ayı geldiğinde koşturan sadece kadınlar değildir. Ülke olarak aşure ayında bir bereket bir hoşgörü bir heyecan gözlemlerim hep. Aileler, komşular, mahalleler, köyler, meslek grupları ve esnafların toplu düzenlediği aşure törenlerine hep bir hasbihal etme, hâl hatır sorma hali hakimdir. Ne güzeldir böyle bir araya gelmek bir geleneği yad etmek, dua etmek ve dua almak… Geceden ıslatılan aşurelik buğdayın/Dövmenin içine kimin kesesi neye uygunsa, onlar koyulur sabahında. Su, şeker, buğday asıl malzeme. Gerisi hem maharete hem de elde avuçta bulunmaya bağlı. İyice kaynar aşure, iyice pişer ki içine rengarenk atılsın ne varsa. Bir bakıma tatlı bir çorba bir bakıma tarihten gelen bir acının tatlıya bağlanmasıdır aşure. “Mâh-ı   Muharrem'de   âşûrâ   bişirüp  fukarâya  bezl   ederler”  Der Evliya Çelebi Seyahatnamesinde. Aşır/ Aşur diye geçer bir de aynı kaynakta. Çocukken Aşır Ayı geldi derdi babaannem. Demek zamanla, Aşır, Aşur ve Aşure oluvermiş bizim tatlı çorba… Tatlı çorba dediğimiz ve kutsiyet atfettiğimiz Aşure Hz. Hüseyin’in Kerbelada öldürülmesi olayı ile ilgili olarak matemin  anılması anlamında da kulanılır kimi kaynaklarda… Yine Nuh’un Gemisinin karaya çıktığında pişirildiğine dair bilgiler vardır ve yine hem zengine hem fakire dağıtılan bir çorbadır der bazı kaynaklar…Öyle bir çorbadır ki haddizatında yan yana geldiğinde anlamsız olan çoğu malzeme bu çorbanın içinde en büyük anlama ve tada ulaşır. Lezzetlidir, anlamlıdır ve tarihten bu yana bizi birler bir kılar bu çorba… Kimi niyetlerde tatlıdır, tatlandırır. Buğdayın içine şeker şekerin yanına kaynadıkça neler neler atılır; Nohut, fasulye, mısır, incir, üzüm, fıstık, fındık, nar…bunların bazılarıdır. Kaselere, bardaklara, taslara, kutulara, kovalara katılır. Kapı kapı konu komşu akraba hısım kim varsa dağıtılır. Kimi kara kazanlar vurur kapı önüne, kova kova yollar yiyene içene, kimi bir tencere kaynatıverir küçücük evinde. Kimi de “Aşure yapılacak, kimin elinden ne gelirse!” Deyip kurar kazanı orta yere. Herkese ne düşerse kimin ne kadara gücü yeterse ve kazan kazan aşurelerin bereketi yeter de artar cümle aleme… Bereketlidir, tatlıdır. Dedim ya acıyı bal eyler bizim eller ve acıyı bal eyleye eyleye kucaklaşırız hayatla, töreyle, gelenekle… Kapı çalar, kim geldi? Komşunun kızı aşure getirmiş; “Allah kabul etsin, bereketli olsun” Der, gelen kabı bir güzel boşaltıp çalkalar ve eline veririz konu komşunun… İlk aşureyi kim getirecek? Kimin aşuresi daha tatlı daha beyaz daha duru olmuş kadınlar bunun yarışına girerler ve sonra hepsi güzel, hepsi bereketli, hepsi tatlı diyerek “Gelecek yıla da çıkarsın Allah, yılına zamanına eriştirsin de gele seneye daha tatlı olsun” Deyip dualarla aşureyi ballarlar… Bal demişken aşuresine bal katandan tutun da ne varsa atanlar olur. Ne mübarek bir çorbadır da ne varsa içinde erir tatlanır ve enfes bir lezzet alır… Kutsiyet atfedilen nice değer gibi bizi birleyen aşuremizi anlatıverirken bakalım bir aşure ayında kimin payına hangi aşure düştü deyip kendi payıma düşen aşureyi anlatayım size; Yeni zamanlara kalsın, gençler de öğrensin deyip sıvadık kolları, “Okulumuzda Aşure Etkinliğimiz olacak” Dedik öğrencilerimize. Kazanları kurduk, buğdayı bir gece önceden ısladık. İçine Allah ne verdiyse attık. Her öğrenci başka bir işin ucundan tutarken ortaya en tatlı en ballı en güzel aşure çıkmaz mı? Çimenlere yayılıp oturduk, kasemize düşen aşurenin içinde bolca kavrulmuş fındık, fıstık, badem. Üzerinde tarçın ve nar vardı… Kaşığı daldırdıkça kalan buğday, nohut, fasulye… Bu Aşure Ayında Şehit Muhsin Kiremitçi Fen Lisesi Öğrencilerimle aşurenin tadına hem biz hem de kurt kuş ne varsa baktık… Yılına zamanına ermek duası ile;

Nohut fasulye buğday

Bir kaşık tarçınla tane tane nar

Buyurun dostlar aşuremiz var!

 

 

                                                                                    

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.